EGITIM ALANINDAKI INKILAPLAR - PowerPoint PPT Presentation

1 / 30
About This Presentation
Title:

EGITIM ALANINDAKI INKILAPLAR

Description:

Title: Slayt 1 Author: Web Last modified by: Web Created Date: 8/2/2006 9:28:32 AM Document presentation format: Ekran G sterisi Company: Master Other titles – PowerPoint PPT presentation

Number of Views:87
Avg rating:3.0/5.0
Slides: 31
Provided by: web1151
Category:

less

Transcript and Presenter's Notes

Title: EGITIM ALANINDAKI INKILAPLAR


1
  • EGITIM ALANINDAKI INKILAPLAR
  • 1.Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
  • Halifeligin kaldirilmasi egitim alanindaki
    inkilaplarin baslangiç noktasi oldu.Çünkü, ayni
    gün Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Ögretimin
    Birlestirilmesi) kabul edildi (3 Mart 1924).
  • Bu kanunla
  • Bütün egitim kurumlari Milli Egitim Bakanligi'na
    baglanmistir.
  • - Azinlik ve yabanci okullarin dini ve siyasi
    amaçlarla ögretim yapmalari önlenmistir.
  • - Yabanci okullarin ders programlarina Türkçe
    kültür dersleri konmus ve bu derslerin Türk
    ögretmenler tarafindan okutulmasi saglanmistir.
  • - Devlet egitimin her çesidiyle ugrasmaya
    baslamis, Milli Egitim Bakanligi bütün egitim ve
    ögretim islerinin tek sorumlusu haline gelmistir.
  • - Medreseler kapanmistir.
  • - Egitimin laiklesmesi alaninda önemli bir adim
    atilmistir.

2
  • 2. Medreselerin Kapatilmasi
  • 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu,
    egitim ve ögretim birligini ve medreselerin
    kapatilmasini saglamistir.
  • Çünkü, 3 Mart 1924 tarihli, "Ser'iye ve Evkaf
    Vekaleti'nin Kaldirilmasina Dair Kanun" ile
    vakiflarin bagli bulundugu bakanlik
    kaldirilmistir. Ser'iye ve Evkaf Vekaleti
    bütçesinde mektepler ve medreseler için ayrilan
    ödenekler Milli Egitim Bakanligi'na
    devredilmistir.
  • Bu durum, medreselerin geleceginin Milli Egitim
    Bakanligi tarafindan belirlenecegini
    gösteriyordu.
  • Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nda, medreselerin
    kapatilmasi konusunda herhangi bir hüküm yoktur.
    Ancak medreselerin fonksiyonlarini yerine
    getirmek ve din görevlileri yetistirmek amaciyla
    ilahiyat Fakültesi ile imam Hatip Okullari
    açilmasi kanunla öngörüldügünden, medreselerin
    kapatilmasi zorunlu hale gelmistir.
  • Medreselerin kapatilmasindan sonra, Atatürk, Rize
    seyahatinde medreselerin açilmasi istenince söyle
    demistir "Mektep istemiyorsunuz, halbuki millet
    onu istiyor. Birakiniz artik bu zavalli millet,
    bu memleket evladi yetissin. Medrese
    açilmayacaktir. Millete mektep lazimdir.
  • 2 Mart 1926'da kabul edilen "Maarif Teskilati
    Hakkinda Kanun" ile egitim hizmetleri
    düzenlenmistir.
  • Bu kanunun kabulüyle
  • Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun dogrultusunda bütün
    egitim kurumlari yeniden düzenlenerek bugünkü
    egitim sistemi ana çizgileriyle kuruldu.
  • ilkögretimin zorunlulugu ilk kez dogrudan dogruya
    devlet tarafindan ciddi bir sekilde ele alindi.
  • Devletin izni olmadan okul açilamayacagi
    belirtilerek ilk ve orta ögretimin temel
    kurallari belirlendi.
  • Çagdasliga uygun olmayan dersler programlardan
    çikarildi.
  • Bütün bu gelismelerle Türk egitim sistemi devlet
    güvencesi altina alinmis, demokratik, laik ve
    çagdas bir kimlige kavusmustur.
  • Egitimde esitlik saglanarak, milliyetçilik ve
    halkçilik ilkeleri egemen duruma getirilmistir.

3
  • 3. Latin Harflerinin Kabulü (1 Kasim 1928)
  • Meclis, 1 Kasim 1928'de yeni harflere dair
    çikardigi kanunla Arap harfleri yerine Latin
    alfabesini kabul etmistir.
  • Latin harflerinin kabulüyle
  • - Bati dünyasi ile yakinlasma yolunda önemli bir
    adim atilmistir.
  • - Çagdaslasmada önemli bir engel olusturan yazi
    meselesi çözümlenmistir.
  • - Okuma - yazma orani sürekli artarken, basilan
    kitap sayisinda da büyük bir artis meydana
    gelmistir.

4
  • 4. Egitimle ilgili Diger Yenilikler
  • 1933'te çikarilan bir kanunla Darülfünun
    kaldirilarak yerine "istanbul Üniversitesi"
    kuruldu.
  • Modern bilime açik olan bu üniversitede Hitler
    Almanyasi'ndan kaçan bilim adamlari da görev
    aldilar.
  • istanbul'da bir Hukuk Fakültesi açildi.
  • Ankara'da açilan Dil ve Tarih - Cografya
    Fakültesi (1933), Yüksek Ziraat Enstitüsü (1933)
    ülkemizde ikinci üniversitenin temelini
    olusturdular.
  • Bu arada Devlet Konservatuari ve Güzel Sanatlar
    Akademisi açildi.

5
  • 5. Egitim - Ögretim Alaninda Gelismeler
  • Cumhuriyetin ilk zamanlarinda nüfusumuzun 10
    kadari okuma yazma biliyordu.
  • Egitim-ögretim alanindaki inkilaplardan sonra
    ilkögretim mecburi hale getirildi.
  • Millet Mektepleri açilarak okuma-yazma
    seferberligi baslatildi.
  • Egitim-ögretim faaliyetlerini yayginlastirmak
    için çok sayida ilk, orta, lise ve ögretmen okulu
    açildi.
  • Türkiye'nin Egitim Politikasi
  • Atatürk, egitim politikasini iki temele
    dayandirmistir
  • a. Egitim sistemi milli olmalidir. Egitimin milli
    olmasindan kasit dilinin, yöntemlerinin ve
    araçlarinin milli olmasidir.
  • b. Egitim sistemi çagdas olmalidir. Verilecek
    egitim sisteminin, toplumsal ihtiyaçlari
    karsilayici ve dünya kosullarina uygun olmasi
    gerekir.
  • Egitim Sisteminde Gözetilecek Esaslar
  • - Ögretimde birlik saglanmalidir.Egitim
    yayginlastirilmali ve kolaylastirilmalidir.
  • - Egitimde kiz ve erkek çocuklarinin arasinda
    esitlik saglanmalidir.
  • - Egitim programlari bilimsel olmalidir.
  • - Egitim, üst düzeyde meslek elemani
    yetistirmelidir.
  • - Egitim uygulamali olmalidir.
  • - Egitim ve ögretimde disiplin saglanmalidir.
  • - Egitim, fikir ve hareketi birlikte
    yürütmelidir.

6
  • 6. Yeni Tarih Anlayisi
  • Osmanli imparatorlugu döneminde tarih anlayisinda
    da ümmetçilik etkiliydi.
  • Türklerin islamiyetten önceki dönemleri inceleme
    konusu olmuyordu.
  • Tanzimat'la beraber de Osmanli Devleti'nin ve
    hanedaninin tarihi ögretilmeye baslandi.
  • Atatürk, Türk tarihinin sadece islam ve Osmanli
    tarihleriyle sinirli olmasini kabul etmiyordu.
  • Bu nedenle tarih konusunda arastirmalar yapmak
    üzere Türk Tarih Kurumu'nu kurdu (15 Nisan 1931).
  • Türk Tarih Kurumu'nun kurulmasiyla milli tarih
    anlayisi yolunda önemli bir gelisme kaydedildi.
  • Türk Tarih Kurumu, Atatürk'ün tavsiyeleri
    dogrultusunda su konulari arastiracakti
  • - Türkiye'nin en eski halkini olusturanlar
    kimlerdir?
  • - Türkiye'de ilk medeniyet kimler tarafindan ve
    nasil kurulmustur?
  • - Türklerin dünya medeniyetine hizmetleri
    nelerdir?
  • - Türklerin Anadolu'da bir asiretten bir devlet
    çikarmalari mümkün olmadigina göre bu olayin
    gerçegi nedir?

7
  • 7. Türk Dilinin Gelistirilmesi
  • Osmanli Devleti'nin yikilmasiyla yerine çagdas
    bir Türkiye Devleti kurulmustu.
  • Bu devlet milliyetçi temellere dayanmaktaydi.
  • Millet olmanin önemli sartlarindan biri de dil
    birligi olduguna göre, Türkçe'nin de ele alinmasi
    gerekliydi.
  • Atatürk, dil çalismalarinin planli bir sekilde
    yapilmasini saglamak amaciyla Türk Dil Kurumu'nu
    kurdu (12 Temmuz 1932).
  • Dil inkilabiyla,
  • - Türkçe'nin, halk tarafindan benimsenmemis
    kelime ve kurallardan arindirilmasi
  • - Yabanci kelimeler yerine halk arasinda
    kullanilan ya da yazili kaynaklarda yer alan yeni
    kelimelerin türetilmesi
  • - Türkçe'nin zenginligini ortaya konmasi
  • - Türkçe'nin bilim dili haline gelmesinin
    saglanmasi amaçlanmistir.
  • Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'nun
    kurulmasi milliyetçilik ilkesi dogrultusunda
    yapilmistir.

8
  • TOPLUMSAL HAYATIN DÜZENLENMESI
  • 1. Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatilmasi (30
    Kasim 1925)
  • 2. Kilik - Kiyafetin Düzenlenmesi
  • 25 Kasim 1925 tarihinde Sapka Kanunu
    çikarilmistir.
  • 1934 yilinda çikarilan bir kanunla din
    adamlarinin mabetler ve ayinler haricinde dini
    kiyafetle dolasmalari yasaklandi. Sadece Diyanet
    isleri Baskani, Rum ve Ermeni Patrikleri,
    Hahambasi her zaman dini kiyafet
    giyebileceklerdi.
  • 3. Ölçüler ve Takvimde Degisiklik
  • Batili devletlerle olan münasebetlerini
    gelistirmesi için takvim ve ölçülerin de
    düzenlenmesi gerekiyordu.
  • 4. Soyadi Kanunu'nun Kabulü (21 Haziran 1934)
  • Soyadi Kanunu'nun kabulünden sonra TBMM Türk
    milleti adina, Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadini
    vermistir.
  • 1934 yilinda çikarilan diger bir kanunla "aga,
    haci, hoca, hafiz, hoca efendi, bey, pasa, hanim,
    hanimefendi" gibi eski toplum zümrelerini
    belirten unvanlar kaldirildi. Ayni kanunla, eski
    Osmanli idarecilerinin verdigi tüm nisan ve
    rütbeleri tasimak yasaklanmistir.

9
EKONOMI ALANINDAKI GELISMELER
  • izmir iktisat Kongresi (18 Subat - 4 Mart 1923)
  • Lozan'daki baris görüsmelerinin kesildigi bir
    sirada, izmir'de Türkiye iktisat Kongresi
    toplandi.
  • Atatürk, kongreyi açarken yaptigi konusmada
    "Siyasi zaferler, ne kadar büyük olursa olsun,
    ekonomik zaferle taçlandirilmazlarsa, kazanilacak
    basarilar yasayamaz, az zamanda söner."
    seklindeki sözleriyle gerçek kurtulusun ekonomik
    bagimsizliga bagli oldugunu belirtmistir.
  • Çiftçi, sanayici, tüccar ve isçi kesimlerinin
    temsilcilerinden 1135 kisinin katildigi bu
    kongrede temel ilke olarak, ekonomik
    bagimsizligin her kesim tarafindan titizlikle
    korunmasi kararlastirilmistir
  • (Misak-i iktisadi).
  • Ekonomi andi anlamina gelen bu kararda, Türk
    milletinin milli bagimsizligindan taviz
    vermeyecegi, ekonomik gelismelerin ve kalkinmanin
    milli bagimsizlik dogrultusunda
    gerçeklestirilmesi gerektigi belirtilmistir.
  • izmir iktisat Kongresi'nde ayrica
  • - Hammaddesi yurt içinde yetisen veya
    yetistirilebilen sanayi dallarinin kurulmasi
  • - Küçük imalattan süratle fabrikaya geçilmesi
  • - Özel sektörce yapilamayan tesebbüslerin
    devletçe gerçeklestirilmesi
  • - Özel tesebbüse kredi saglayacak bir devlet
    bankasi kurulmasi
  • - isçilerin durumunun düzeltilmesi
  • seklinde kararlar alinmistir.
  • Lozan Baris Antlasmasi'yla kapitülasyonlar
    kaldirilmis, bu durum yabancilarin ekonomi
    alanindaki imtiyazlarini sona erdirmistir.

10
  • Milli Ekonominin Kurulmasi
  • a. Tarim
  • 17 Subat 1925'te çikarilan bir kanunla asar
    vergisi kaldirilarak yerine daha az miktardaki
    arazi vergisi konuldu. Böylece köylünün
    rahatlamasi saglanmistir.
  • Bu uygulama Atatürk'ün halkçilik ilkesinin bir
    geregidir.
  • Köylüye yardim etmek amaci ile tohum islah
    istasyonlari, numune çiftlikleri kuruldu. Traktör
    kullanilmasi tesvik edilerek ucuz alet ve makina
    dagitildi.
  • Tarim Kredi Kooperatifleri kuruldu.
  • Yüksek Ziraat Enstitüleri açilarak tarimla ilgili
    bilimsel arastirmalar yapilmasina imkan
    hazirlandi.
  • Tarim faaliyetlerini gelistirmek ve çiftçilere
    kredi kolayligi saglamak amaciyla Ziraat Bankasi
    gelistirilerek kredi imkanlari artirildi.

11
  • b. Sanayi
  • 28 Mayis 1927tarihinde "Tesvik-i Sanayi Kanunu"
    çikarildi. Bu kanunla özel tesebbüse yatirim
    yapmada pek çok kolayliklar saglanmistir.
  • 1929 yilindan itibaren gümrük tarifelerinin
    yükseltilmesi de, memleketimizdeki sanayii dis
    rekabette korumayi amaçlamistir.
  • Bu dönemde devlet, temel tüketim ve ana mallar
    saglamak gayesi ile üç beyaz ve üç siyah
    projesine agirlik vermistir. Un, seker, pamuklu
    üç beyazi, kömür, demir ve akaryakit ise üç
    siyahi olusturuyordu.
  • Bu temel mallarin üretilmesi ile döviz tasarrufu
    saglanacagi gibi, bu maddeler için disa
    bagimlilik da ortadan kalkacakti.
  • Yeni devletin kurulusundan 1933'e kadar geçen
    dönemde sanayilesme istenilen seviyede
    gerçeklesmemistir.
  • Bu durumun baslica nedenleri arasinda
  • - Gelir sev.iyesinin çok düsük olmasi
  • - Teknik bilginin yetersiz olmasi
  • - 1929'a kadar sanayinin disa karsi himaye
    edilememesi
  • - Özel sektörün Tesvik-i Sanayi Kanunu'na ragmen
    yapabildigi yatirimlarin miktar ve çesit
    itibariyle yeterli olmamasi
  • - 1929 yilinda dünya da meydana gelen ekonomik
    bunalimin Türkiye'yi olumsuz etkilemesi
    sayilabilir.

12
  • Ülkemizde 1934 yilinda ilk defa planli ekonomiye
    geçildi.
  • 1934 - 1939 yillari arasinda "Birinci Bes Yillik
    Plan" uygulandi.
  • Hazirlanan bu plana göre, özel sektörün
    gerçeklestiremeyecegi yatirimlar devlet eliyle
    yapilmaya baslandi. Plan dogrultusunda dokuma,
    demir, kagit, cam ve kimya alanlarinda 1937'ye
    kadar onalti fabrika kuruldu.
  • "ikinci Bes Yillik Plan" ise ikinci Dünya
    Savasl'ndan dolayi uygulanamadi.
  • Fakat, 1945 yilina kadar süren savas esnasinda
    Türkiye, disariya muhtaç olmadan kendi
    ihtiyaçlarini karsilayabilmistir.
  • Sümerbank'in açilmasiyla elde edilen basari, yeni
    kuruluslarin açilmasini tesvik etmis ve maden
    isleri ile ugrasacak Etibank ve Maden Tetkik
    Arama Enstitüsü kurulmustur (1935).
  • Böylece sanayide devletçilik ilkesi iyice
    yerlesmistir.
  • Kayseri, Eregli, Nazilli ve Malatya'da pamuklu do
    kuma fabrikalari ve Bursa Merinos Fabrikasi
    kuruldu. Böylece tekstil sanayii kurulmaya
    basladi.Selüloz sanayii alaninda izmit'te kagit,
    Gemlik'!i ipek fabrikasi, istanbul Pasabahçe'de
    sise ve can sanayii, Beykoz'da deri fabrikasi
    kuruldu.
  • Maden sanayi alaninda ilk defa Karabük
    Demir-Çelik Fabrikasi açildi (1939).
  • Bu arada özel sektör Usak'ta ilk seker
    fabrikasini kurmustur.

13
  • c. Ulasim
  • 1. Demiryollari
  • Yabanci sirketlerin elinde bulunan
    demiryollarinin satin alinarak devletlestirilmesi
    ilk asamayi olusturmustur. Ikinci asamada ise
    yeni demiryollari yapmak amaçlanmistir. Cumhuri
    yetin ilanindan 1938'e kadar herhangi bir dis yar
    dim almadan 3360 km. demiryolu yapilmistir.
  • 2. Karayollari
  • Cumhuriyet Türkiyesi'ne Osmanl imparatorlugu'ndan
    18335 km'lik karayolu kalmisti. Fakat bu yollarin
    büyük bir kismi harap ve!. mire muhtaçti. Yaz ve
    kis ulasima açik kasaba sehir yollarinin
    yapilmasi Cumhuriyet Dönemi'ndi gerçeklesmistir.
    1948'de karayollarinin uzunlugi 45.000 km'ye
    ulasmistir.
  • 3. Denizyollari
  • 1 Temmuz 1926'da çikarilan Kabotaj Kanunu ile
    Türk karasularinda gemi isletme hakki sadece
    Türklere birakilmistir. Sahillerimizde yük ve
    yolcu tasinmasi devlet ve özel tesebbüs
    tarafindan yapilirken, devlet bu alani kamu
    hizmeti olarak degerlendirerek müdahale etmistir.
  • Böylece yolcu tasima devlet tekeline
    birakilirken, yük tasimada devlet ve özel
    tesebbüs birlikte faaliyette bulunmuslardir.

14
ATATÜRK DÖNEMI TÜRK DIS POLITIKASI
  • 1. Dis Politikanin Temel ilkeleri
  • TBMM'nin açilisinda Mustafa Kemal Pasa milli
    politikayi "Milli sinirlarimiz içinde her seyden
    önce kendi kuvvetimize dayanarak varligimizi
    devam ettirmek, millet ve memleketin gerçek
    saadet ve ümranina çalismak ve dünya uluslarindan
    insani muameleyi ve karsilikli dostlugu beklemek"
    seklinde tanimlamistir.
  • Atatürk bu fikirleri "Yurtta baris, dünyada
    baris" vecizesiyle özetlemistir
  • 2. 1923 - 1930 Dönemi
  • Lozan Baris Antlasmasi'ndan sonra 1923 - 1930
    yillari arasinda Türkiye'nin dis politikasi,
    Lozan'dan geriye kalan pürüzlerin çözümlenmesi ve
    alinan kararlarin uygulanmasina yönelik olmustur.
  • Komsu devletlerle iyi iliskiler kurmak, meydana
    gelen pürüzleri barisçi yollarla çözmek, büyük
    devletlerle olan iliskileri normallestirmek
    amaçlanmistir.

15
  • Musul Meselesi
  • Musul sorunu Lozan Antlasmasi'nda Türk-ingiliz
    ikili görüsmelerine birakildi. Buna göre,
    "Türkiye-Irak siniri, dokuz ay içinde iki devlet
    arasinda barisçi yollarla çözülecek, çözülemezse
    anlasmazlik Milletler Cemiyeti'ne sunulacakti.
  • ikili görüsmeler sonunda çözülemeyen Musul
    meselesi, Milletler Cemiyeti'ne götürüldü. Konuyu
    incelemek amaciyla olusturulan komisyonun
    önerisiyle Milletler Cemiyeti, Musul'un Irak'a
    katilmasi gerektigini belirtti.
  • Türk kamuoyunca tepkiyle karsilanan bu karara
    göre,Musul kaybediliyordu.
  • Milletler Cemiyeti'nin bu kararinda siyasi
    sebepler agir basti.
  • Çünkü ingiltere, Cemiyetin en güçlü üyesiyken
    Türkiye, Cemiyete üye bile degildi.
  • Musul meselesinin tamamen çikmaza girdigi sirada,
  • Seyh Sait isyani patlak verdi (13 Subat 1925).
  • Bu isyanin etkisiyle yeni bir askeri harekata
    girisilemedi.
  • Türkiye, Milletler Cemiyeti'nin kararina uyarak
    ingiltere ile Ankara Antlasmasi'ni yapti (5
    Haziran 1926).
  • Bu antlasmayla
  • 1. Musul ve Kerkük Irak'a birakildi.
  • 2. Irak Hükümeti, Musul'a karsilik elde edilen
    petrole konulan verginin 10'nu 25 yil süreyle
    Türkiye'ye vermeyi kabul etti.
  • 3.Hakkari sinirinda Türkiye lehinde düzeltme
    yapildi.
  • Önemi
  • - Ankara Antlasmasi'yla Misak-i Milli sinirlari
    içindeki önemli bir bölge kaybedilmistir.
  • - Bu antlasmanin en önemli eksikligi Musul
    Türklerinin korunmasi konusunda esasli bir önlem
    getirmemesidir.
  • - Bu antlasma ile Türk-ingiliz iliskilerindeki
    gerginlik sona ermistir.

16
  • Nüfus Mübadelesi
  • Türkiye'de kalan Rumlarla, Yunanistan'da kalan
    Müslüman Türklerin degisimi konusu Lozan'da
    görüsülerek bir protokol imzalanmisti.
  • Böylece Türkiye'de kalan Rumlarla, Yunanistan'da
    kalan Müslüman Türklerin degistirilmesi
    kararlastirilmis, 30 Ekim 1918'den önce, istanbul
    Belediyesi sinirlari içinde yerlesmis (etabli)
    Rumlarla, Bati Trakya Türkleri bu degisimin
    disinda birakilmisti.
  • Yunanlilarin, istanbul'da daha çok Rum birakmak
    istemeleri antlasmada yer alan "yerlesik
    (etabli)" deyiminin yorumunda anlasmazliklara yol
    açti.
  • Anlasmazligin çözülmesi amaciyla, Milletler
    Cemiyeti'ne basvuruldu. Milletler Cemiyeti,
    meselenin hukuki niteliginden dolayi
    Milletlerarasi Adalet Divani'nin görüsünü istedi.
    Ancak Divan'in yaptigi yorum da anlasmazligi
    çözümleyemedi.
  • Bir süre sonra Türk - Yunan iliskileri
    gerginlesti. Anlasmazlik silahli bir çatismaya
    yol açmadan ortam yumusatilmis ve 10 Haziran 1930
    tarihinde anlasma yapilmistir.
  • Bu antlasma ile, yerlesme tarihlerine ve dogum
    yerlerine bakilmaksizin istanbul Rumlari ile Bati
    Trakya Türklerinin hepsi etabli (yerlesik)
    sayilmistir.
  • Nüfus degisimi sorununun çözümlenmesi iki devlet
    arasindaki iliskilerde yeni bir dönemi baslatti.
  • Türk - Yunan iliskileri 1954 yilina kadar sürecek
    iyi iliskiler dönemine girdi. 1954 yilinda Kibris
    sorunu, Türk - Yunan iliskilerinin yeniden
    bozulmasina neden olmus, bugüne kadar devam eden
    gerginlik dönemi baslamistir.

17
  • Yabanci Okullar Sorunu
  • Lozan Antlasmasi'na göre yabanci okullar, Türk
    kanunlarina ve Türk okullarinin bagli
    bulunduklari yönetmeliklere uyacaklardi. 1925 -
    1926 ögretim yilinda hükümet yabanci okullarda
    tarih ve cografya derslerinin Türk ögretmenler
    tarafindan okutulmasi, dini tören ve derslere
    ancak okulun mensup oldugu dinden ögrencilerin
    girmesi, ders kitaplarinda Türkiye aleyhine
    yazilar olmamasi gibi sartlar bulunan bir
    yönetmelik çikardi.
  • Bu durum Fransa ile anlasmazliklara neden oldu.
    Fransa ve Papalik bu meseleye karismak
    istedilerse de, Türk Hükümeti bunu bir iç mesele
    sayarak görüsmeyi reddetmistir.
  • "Türkiye'de bizim okullarimizin sahip olmadiklari
    ayricaliga, yabanci okullarin sahip olmasi kabul
    edilemez." diyen Atatürk, yabanci okullarin Türk
    kanunlarina uymasini istemistir.
  • Yönetmeliklere uymayan bazi okullar kapatilmis,
    fakat yabanci okullar meselesi Fransa ile iyi
    münasebetlerin kurulmasini geciktirmistir.

18
  • 3. 1931 - 1939 Dönemi
  • Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne Girisi (1932)
  • Milletler Cemiyeti, uluslar arasinda barisi
    saglamak amaciyla kurulmasina ragmen, bir süre
    sonra amacindan uzaklasti. ingiltere
    önderligindeki büyük devletlerin egemenligi
    altina girdi. Dünya barisini saglamaktan daha
    çok, büyük devletlerin çikarlarini korumaya
    basladi. Türkiye ise, bu sartlarda faaliyette
    bulunan Milletler Cemiyeti'ne güvenmedigi için,
    üye olmayi düsünmemistir. Musul meselesinin
    çözümlenmesinde Milletler Cemiyeti'nin
    ingiltere'nin yaninda yer almasi güvensizligin
    artmasina yol açmistir.1930'dan sonra milletler
    arasi isbirliginin önem kazanmasi, Milletler
    Cemiyeti'ne ilgiyi artirmistir. 1932 Temmuzunda
    ispanya'nin teklifi ve Yunanistan'in destegiyle
    Türkiye Milletler Cemiyeti'ne üye olmustur (18
    Temmuz 1932). Türkiye, Milletler Cemiyeti'ne
    girdikten iki yil sonra da konsey üyeligine
    seçilmistir.

19
  • Balkan Antanti (1934)
  • 1933'ten sonra Avrupa'da devletler arasi
    iliskilerde barisi tehdit eden huzursuzluklar
    ortaya çikti.
  • Busirada Fasizm, Bolseviklik ve Demokrasi
    sistemleri arasinda siddetli mücadeleler basladi.
  • Özellikle italya ve Almanya'nin izledikleri
    politikalar, dünya barisini tehdit edecek noktaya
    ulasti.
  • Türkiye, bir taraftan güvenlik tedbirleri
    alirken, diger taraftan barisin korunmasi için
    çaba gösteriyordu. Bütün bu gelismeler sonucunda
    Balkan Antanti imzalandi.
  • Türkiye, Romanya, Yugoslavya ve Yunanistan'in
    katilmasiyla Balkan Antanti olusturuldu (9 Subat
    1934).
  • Balkan Antanti'ni imzalayan devletler sinirlarini
    karsilikli olarak garanti ettikleri gibi,
    birbirlerine danismadan herhangi bir Balkan
    devletiyle siyasi antlasma yapmamayi taahhüt
    etmislerdir.
  • Türkiye, Balkan Antanti ile bati sinirlarinda
    önemli bir isbirligi gerçeklestirmis oldu.
  • Bu antanta Bulgaristan katilmadi. Çünkü
    Bulgaristan Neuilly AntIasmasi'ndan memnun
    olmadigi gibi, Balkanlara yayilmayi da
    hedefliyordu

20
  • Montrö Bogazlar Sözlesmesi (20 Temmuz 1936)
  • Lozan Konferansi'nda alinan karara göre,
    "Bogazlardan geçis serbest olacak, Çanakkale ve
    istanbul Bogazlarinin her iki kiyisiyla Marmara
    Denizi'ndeki adalar askerden arindirilacakti. Bu
    bölgelerin kontrolü ve güvenligi de Milletler
    Cemiyeti'nin garantisi altinda olacakti.
  • "Dünyadaki gelismeler, Türkiye'nin "Bogazlar"
    konusunu yeniden gündeme getirmesine neden oldu.
  • Türkiye'nin ilgili devletlere basvurarak
    Bogazlarin statüsünün degistirilmesini istemesi
    üzerine, isviçre'nin Montreux (Montrö) sehrinde
    bir konferans toplandi. Bu konferansa Türkiye,
    ingiltere, Fransa, Sovyetler Birligi, Japonya,
    Yunanistan ve Yugoslavya katildi.
  • Konferans sonunda Montrö Bogazlar Sözlesmesi
    imzalandi (20 Temmuz 1936). italya da iki yil
    sonra bu sözlesmeyi tanimistir.
  • Montrö Sözlesmesi'ne göre
  • 1. Lozan Antlasmasi'nda kurulmus olan
    BogazlarKomisyonu kaldirilarak bütün yetkileri
    Türk Devleti'ne devrediimistir.
  • 2. Lozan Antlasmasi ile Bogazlarin iki yaninda
    askersiz duruma getirilen yerlerde, Türkiye
    asker bulundurabilecek ve tahkimat
    yapabilecektir.
  • 3. Ticaret gemilerinin her iki yönde Bogazlardan
    geçisi serbest birakilmistir.
  • 4. Savas gemilerinin geçisi ise zaman ve agirlik
    bakimindan sinirlandirilmistir.
  • 5. Türkiye savasa girer veya bir savas tehlikesi
    ile karsilasirsa Bogazlari istedigi gibi açip
    kapatabilecektir.
  • Montrö Bogazlar Sözlesmesi ile
  • - Türkiye büyük bir siyasal zafer kazanmistir.
  • - Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik haklarini
    sinirlayici hükümler kaldirilmistir.
  • - Türkiye'nin Bogazlarda asker bulundurmasi
    ile Dogu Akdeniz'de ve milletler arasi dengede
    önemi artmistir.

21
  • Sadabat Pakti (1937)
  • Türkiye, iran, Irak ve Afganistan arasinda
    Tahran'daki Sadabat Sarayi'nda dörtlü bir pakt
    olusturuldu (8 Temmuz 1937).
  • Bu pakt, itaiya'nin Dogu ülkelerini hedef alan
    istila politikasindan kaynaklanmistir. Orta
    Dogu'ya yayilmaya çalisan itaiya'ya karsi, ortak
    bir savunma sistemi kurmakla yayilmaci
    politikalara tepki gösterilmistir.
  • Sadabat Pakti'na göre dört devlet, "Dostluk
    iliskilerini devam ettirecekler, Milletler
    Cemiyeti'ne bagli olacaklar ve birbirlerine
    saldirida bulunmayacaklardi."
  • Paktin imzalanmasindan sonra ingiltere ve ABD de
    bu gelismeden memnuniyet duyduklarini
    belirtmislerdir.

22
  • Hatay'in Anavatana Katilmasi
  • Suriye'ye mandater devlet olarak yerlesen Fransa,
    1936'da Suriye ve Lübnan'a bagimsizlik verdi.
  • Fransa, iskenderun sancagi üzerindeki yetkilerini
    Suriye'ye devrederek buradaki Türklerin durumunu
    göz önüne almadi.
  • Türkiye, bu gelismeler üzerine Fransa'ya bir nota
    vererek iskenderun'un bagimsizligini tanimasini
    istedi.
  • Fransa bu teklifi reddetti. Milletler Cemiyeti
    ise, aldigi kararla, iskenderun'un içislerinde
    bagimsiz, disislerinde Suriye'ye bagimli olmasini
    kabul etti.
  • "Hatay" sancaginin toprak bütünlügü, Türkiye ve
    Fransa'nin garantisi altinda olacakti. Bu anlasma
    da uyusmazligi sona erdiremedi.
  • Bu dönemde uluslararasi iliskiler giderek
    gerginlesmeye basladi. Hitler'in Avusturya'yi
    ilhakindan sonra, Avrupa'da güçler dengesi
    bozulmaya basladi. Fransa, Hatay konusundaki
    tutumunu yumusatmak zorunda kaldi.
  • Yapilan seçimler sonunda bagimsiz bir devlet
    olarak Hatay Cumhuriyeti kuruldu (2 Eylül 1938).
  • Hatay Cumhuriyeti ile Türkiye arasinda iliskiler
    gelistiriidi
  • 23 Haziran 1939'da Fransa ile Türkiye arasindaki
    bir antlasma ile Hatay'in Türkiye'ye katilmasi
    kabul edildi.
  • Böylece Atatürk'ün ölümünden sonra Hatay
    meselesi de Misak-i Milli dogrultusunda
    Türkiye'nin lehine çözümlenmistir.

23
ATATÜRK ILKELERI
  • Bu ilkeler, Türkiye'yi çagdas uygarlik düzeyinin
    üstüne çikmayi amaçlamistir.
  • 1935 yilinda toplanan Cumhuriyet Halk Partisi
    kurultayinda kabul edilen "Alti Atatürk ilkesi"
    1924 Anayasasi'na 5 Subat 1937'de yapilan
    degisiklikle girmistir.
  • 1. Cumhuriyetçilik
  • Cumhuriyet, yönetimin millete ait oldugunu ortaya
    koyan bir rejimdir.Cumhuriyette temel ilke,
    seçimdir. Devlet hizmetlerinin hiçbir kademesinde
    "veraset" usulü olmayip, yerine seçim ve tayin
    vardir.Cumhuriyet, devlet baskanliginda ve diger
    kademelerde hayat boyu kalmaya karsi çikar. Seçim
    sonucunda iktidara gelen kisiler bile ömür
    boyunca devlet baskanligi mevkiinde kalamaz.
  • "Cumhuriyet" rejiminde egemenlik millete aittir.
    Devlet baskani ya dogrudan ya da dolayli olarak
    halk tarafindan belli süre için seçilir.
  • Cumhuriyetin Türk Toplumuna Sagladigi Faydalar
  • - Cumhuriyet, bütün vatandaslara devlet
    yönetimine esit sekilde katilmayi saglamistir.
  • - Türk toplumunun gelismesini ve çagdaslasma sini
    saglamistir.

24
  • 2. Milliyetçilik
  • Milliyetçilik, millet gerçeginden hareket eden
    bir fikir akimi ve çagimizin en geçerli sosyal
    düsüncelerinden biridir.
  • Türk milletinin gelecegini belirlemede temel ilke
    olan "milliyetçilik", milleti huzur ve refaha
    yönelten en güçlü bagdir.
  • Milliyetçilik, ait oldugu milletin varligini
    sürdürmek ve yüceltmek için çalismak ve bu
    çalismayi diger kusaklara aktarmaktir
  • Atatürk'ün millet anlayisi irk veya din esasina
    dayali degildir.
  • Yine Atatürk'ün millet anlayisi akilci ve
    insancildir.
  • Türk milliyetçiliginin amaci, Türk'ün her alanda
    yükselmesidir.
  • Milliyetçiligin Türk Toplumuna Sagladigi
    Faydalar
  • - Kurtulus Savasi'mizin kazanilmasini
    saglamistir
  • - Milletimizin iç ve dis tehditler karsisinda
    bütünlesmesini saglamistir.
  • - Türk toplumunu din, mezhep, irk, ve sinif
    kavgalarindan koruyarak milli birlik ve
    beraberligimizi güçlendirmistir

25
  • 3. Halkçilik
  • Halkçilik, milliyetçiligin dogal sonucudur.
  • Çünkü millet halktan olustuguna göre,
    milliyetçilik, Türk halkinin mutlulugu için
    çalismak, ortak geçmis ve gelecege birlikte bagli
    olmaktir.
  • Halkçilik, cumhuriyetçiligin de sonucudur. Çünkü
    cumhuriyet, halkin kendi yöneticilerini kendi
    içinden seçmesidir. Böylece cumhuriyet rejiminin
    bir halk rejimi oldugu görülmektedir.
  • Halkçilik ilkesi, toplumda hiç kimsenin
    digerlerinden üstün olmamasi ve kanun önünde
    kesin esitligin kabulü anlamina gelmektedir.
  • Hiçbir toplumsal grubun ve zümrenin ayricaligi
    yoktur.
  • Halk her bakimdan birbirine esit kisilerden
    olusur.
  • Halkçiligin Türk Toplumuna Sagladigi Faydalar
  • - Halkçilikla milli egemenlik tam olarak
    gerçeklesmis ve demokrasinin yerlesmesine katkida
    bulunulmustur
  • - Toplumda baris ortaminin kurulmasi
    saglanmistir.
  • - Bu ilke ile Türk toplumu yönetime katilma,
    kanunlar önünde esit olma ve devletin
    imkanlarindan esit olarak faydalanma olanagina
    kavusmustur.
  • - Halkçilik, kalkinmayi hizlandirmis, zayif bir
    ekonomik mirastan bugünkü Türkiye'yi
    olusturmustur.

26
  • 4. Devletçilik
  • Devletçilik anlayisina göre devlet ekonomik,
    sosyal ve kültürel kalkinmanin temel faktörüdür.
  • Daha dar anlamda devletçilik, "Devletin ekonomik
    alanda dogrudan dogruya müdahalesini öngören bir
    sistemdir."
  • Devletçiligin ekonomik alandaki görünümü, karma
    ekonomi seklinde olmustur.
  • Devletçilikte asil uygulama alani ekonomide
    görüldügünden, devletçilik ve karma ekonomi es
    anlamda kullanilmistir.
  • Karma ekonomi özel tesebbüs ile devlet
    isletmeciliginin bir arada bulunmasidir.
  • Devletçilik, planli ekonomiyi gerekli hale
    getirmistir.
  • Atatürk'ün Devletçilik ilkesinin Türk Toplumuna
    Sagladigi Faydalar
  • -Bu ilke sayesinde Türkiye ilk defa planli
    ekonomiye geçmistir.
  • - Devlet eliyle önemli yatirimlar
    gerçeklestirilmistir.
  • - Teknik eleman eksikliginin giderilmesi
    saglanmistir.
  • - Ekonomik kalkinmada bölgeler arasi
    farkliliklarin giderilmesinde önemli
    roloynamistir.
  • - Türk çiftçisine ürünlerini en iyi sekilde
    degerlendirme firsati saglamistir.

27
  • 5. Laiklik
  • Laik devlet anlayisi, Türk inkilabinin en önemli
    esasi olarak 1937 yilinda 1924 Anayasasi'na
    girdigi gibi, 1961 ve 1982 Anayasalarinda da 2.
    maddede yer almistir.
  • Laiklik, devlet düzeninin ve hukuk kurallarinin
    dine degil, akla ve bilime dayandirilmasidir.
  • Ancak kisinin dini inancina ve vicdan hürriyetine
    karisilmaz.Devletin egemenlik gücü de ilahi
    kaynaklar yerine millet iradesine uygun olarak
    düzenlenmistir. Türk Devleti, asamalar halinde
    laikligi gerçeklestirirken, Islamiyet'in inanç ve
    ibadete dayanan kurallarina müdahale etmemistir.
  • Laiklik, kanun önünde ayri dinlere mensup
    olanlarin esitligine ve ayri dine mensup olanlar
    arasinda mezhep esitligine önem vermistir.
  • Laiklik ilkesinin Türk Toplumuna Sagladigi
    Faydalar
  • - Din ve mezhep farkliliklari ortadan
    kaldirilarak toplumsal alanda kaynasma
    saglanmistir.
  • - Türkiye'de hukuk birliginin saglanmasi
    kolaylasmistir.
  • Toplum hayatinda dine ve insana saygi gelmistir.
  • - Yabanci devletlerin azinliklari bahane
    ederek içislerimize karismasi engellenmistir.
  • - Türkiye'nin çagdaslasmasi hizlanmistir.
  • - Din ve vicdan hürriyeti saglanmistir.
  • - Türkiye'de akla, bilime, gerçege ve özgürlüge
    dayanan bir toplum ve devlet sistemi kurulmustur.

28
  • 6. Inkilapçilik

Inkilapçilik ilkesinin Türk Toplumuna Sagladigi Faydalar - Türk toplumuna her yönden gelisme ve ilerle me yolunu açmistir. - Kisisel egemenlige son verilerek millet egemenligi kurulmustur. - Türk Devleti, yeni kurumlari ile çagdas ve dinamik bir yapiya kavusmustur.

29
BÜTÜNLEYICI ILKELER
  • 1. Milli Egemenlik
  • Milli egemenlik, milletin yöneticilerini seçerek
    kendi kendini idare etmesidir. Milli egemenlik,
    cumhuriyetçiligin bütünleyicisidir.
  • 2. Milli Bagimsizlik
  • Bagimsizlik, "baska bir devlete veya
    milletlerarasi bir müesseseye bagli bulunmamak"
    demektir. Milli bagimsizlik hür bir sekilde
    yasamayi gerektirir.
  • 3. Milli Birlik ve Beraberlik,
  • Ülke Bütünlügü Milli birlik ve beraberlik, bir
    arada yasamayi ifade eder. Böylece milletin sevgi
    ve saygi ile birbirine bagIanmasini, ortak
    ideallere yönelik olarak varligini devam
    ettirmesini saglar. Milli birlik ve beraberlik,
    milliyetçilik ilkesinin dogal bir sonucudur.
  • 4. Yurtta Baris, Dünyada Baris
  • "Yurtta Baris, Dünyada Baris" ilkesi bir taraftan
    yurt içinde huzur ve güven içinde yasamayi
    amaçlarken, diger taraftan da milletlerarasi
    baris ve güvenligi hedeflemistir.
  • 5. Akilcilik ve Bilimsellik
  • Türk inkilabinin temel özelligi akla ve bilime
    dayanmasidir. "Akilcilik", gerçegi arayip bulmaya
    yarayan yoldur. "Bilimsellik" ise, devlet ve
    toplum hayatinda bilime yer vermedir.
  • 6. Çagdaslik ve Batililasma
  • Din ve devlet islerinin ayrilmasi, medreselerin,
    tekke ve zaviyelerin kapatilmasi, yeni hukuk
    sisteminin kabulü, sapka inkilabi, harf inkilabi,
    Milat takviminin ve pazar tatilinin kabulü,
    Batili kiyafetlerin benimsenmesi, soyadi
    kanunu... Batililasmaya, dolayisiyla
    çagdaslasmaya yönelik olarak yapilmistir.
  • 7. insan ve insanlik Sevgisi
  • Türk inkilabi'nin bir özelligi insana ve insanlik
    sevgisine deger vermesidir. Türk inkilabi da
    dayandigi temel ilkelerle hümanist bir karaktere
    sahiptir.

30
MILLI GÜVENLIK BILGISI
Write a Comment
User Comments (0)
About PowerShow.com