Title: KOKU ve TAD FIZYOLOJISI
1KOKU ve TAD FIZYOLOJISI
2Giris
- Koku ve tad, gastrointestinal fonksiyonla yakin
isbirligi nedeniyle genellikle visseral duyular
olarak siniflandirilirlar - Fizyolojik olarak bu iki duyu birbiriyle
iliskilidir - Degisik gidalarin lezzetleri büyük ölçüde
bunlarin tad ve kokularinin bir karmasidir - Sonuç olarak, kiside koku duyusunu baskilayan
soguk alginligi gibi bir olay varsa besinlerden
farkli tad alinabilir - Koku moleküllerini ayirt etmede hayli egitimli
olan parfümcüler 5000 degisik çesit koku
molekülünü, sarap tadicilari ise tad ve aromaya
dayanan 100den fazla farkli tad bilesenlerini
ayirt edebiirler
3Giris
- Koku ve tad reseptörlerinin her ikisi de burunda
mukus, agizda salya içinde çözünmüs moleküllerle
uyarilan kemoseptörlerdir - Bu iki duyu anatomik olarak birbirilerinden
oldukça farklidir - Koku reseptörleri uzak çevre reseptörüdür
(telereseptör) koku yollari talamusta durak
yapmaz ve koku için neokortikal projeksiyon alani
bulunmaz - Tat yollari beyin sapindan talamusa geçer ve
agizdan kalkan dokunma ve basinca duyarlilik
yollari ile birlikte postsentral girusa yansir
4Reseptör Tipleri
5KOKU DUYUSU
- Koku Müköz Membrani
- Olfaktör reseptörler nazal mukozanin özellesmis
bir bölümü olan ve sarimsi pigment içeren
olfaktor müköz membrana yerlesmistir - Koku duyusu gelismis hayvanlarda (makrosmatik
hayvanlar) bu membranla kapli alan genis insan
gibi mikrosmatik hayvanlarda bu alan küçük ve
burun boslugunun septuma yakin olan tavaninda 5
cm2lik bir alani kaplar
6Koku Müköz Membrani
- Bu alanda destek hücreleri ve olfaktor reseptör
nöronlari olusturan nöroblasta benzer ana
hücreler (projenitör hücreler) bulunur - Bu hücrelerin arasina serpistirilmis halde 10-20
milyon reseptör hücresi vardir - Her olfaktör reseptör bir nörondur ve sinir
sisteminin vücutta dis dünyaya en yakin bulundugu
yerin olfaktor müköz membran oldugu söylenmektedir
7Koku Müköz Membrani
- Bu nöronlar olfaktor çubuklar adi verilen kisa,
kalin ve uçlari genislemis dendritlere sahiptir.
Bu çubuklardan çikan siliumlar mukusun yüzeyine
uzanir - Silia yaklasik 2 µm boy ve 0.1 µm çapli
miyelinsiz uzantilardir. Her reseptör nöronda
10-20 silia vardir - Olfaktor reseptör nöronlarin aksonlari etmoid
kemigin kribriform plagini deler ve olfaktor
soganlara girer - Olfaktor müköz membran sürekli mukusla örtülüdür.
Bu mukus, membranin bazal laminasinin hemen
altinda bulunan Bowman bezleri tarafindan üretilir
8Koku Müköz Membrani
Transdüksiyon
9Olfaktör Katmanlar
10Olfaktor Soganlar ve Koku Yollari
- Olfaktor soganlarda reseptör aksonlari mitral
hücrelerin dendritleri arasinda sonlanarak
olfaktor glomerüller adi verilen karmasik küresel
sinapslar olustururlar - Her glomerülde ortalama 26 000 reseptör
hücre aksonu konverjans (kavusum) yapar - Püsküllü hücrelerle periglomerüler kisa aksonlu
hücreler glomerüllerin olusumuna katilirlar
11Koku Yollari
- Bir sonraki tabakada, mitral ve granül
hücrelerinin dendritleri yogun resiprok sinapslar
olusturur - Mitral hücrelerin aksonlari intermediyer
olfaktor stria ve lateral olfaktor stria
üzerinden olfaktor kortekse gitmek üzere arkaya
dogru ilerler
12Koku Yollari
- Mitral hücre aksonlari olfaktor kortekste
pramidal hücrelerin apikal dendritlerinde
sonlanir - Olfaktor korteks
- Anterior olfaktor çekirdek,
- Priform korteks,
- Olfaktor tüberkül,
- Kortikomedial amigdal ve
- Transisyonel entorinal korteksi kapsar
- Bu yapilar limbik sistemin parçalaridir
13Koku Yollari
- Anterior olfaktor çekirdek karsi taraf olfaktor
korteksinden gelen girdilerin koordinasyonu ve
olfaktor belleklerin bir yandan öteki yana
aktarilmasi ile, - Piriform korteks koku ayirdedilmesi (olfaktor
diskriminasyon) ve muhtemelen kokunun bilinçli
algilanmasi ile, - Amigdaller koku ve uyaranlarina verilen duygusal
yanitlarla ve - Entorinal korteks ise olfaktor belleklerle
ilgilidir
14Koku Yollari
- Olfaktor sogana, olfaktor müköz membrandan gelen
ekstrinsik girdilere ek olarak beynin diger
parçalarindan 3 girdi daha ulasmaktadir - Merkezi girdilerden bir tanesi diagonal bandin
(sentrifugal lifler) horizontal ayagina ait
çekirdekten yukari uzanir - Diger girdiler soganin hemen ardindaki
ipsilateral anterior olfaktor çekirdekten kalkar - Olfaktor strialardaki efferent liflerin
uyarilmasi olfaktor soganlarin elektriksel
aktivitesini azaltir ve inhibitör etki eder - 3. afferent girdi ise anterior kommissura yoluyla
kontralateral anterior olfaktor çekirdekten kalkar
15Koku Esigi ve Koku Ayirdedilmesi
- Belirgin bir anomali sergilemeksizin, koku
duyarliligi, kisiden kisiye bin kata kadar
degisebilen farklilik gösterir - En çok görülen anomali, belirli bir kokuya karsi
duyarsizlikla giden ve insanlarda, 1-20
siklikta görülebilen özgül anosmidir - Dogal olarak bu, özgül koku reseptörlerinin
bulunmamasi ile açiklanir - Olfaktor reseptörler sadece olfaktor epitele
dokunan ve bu epiteli örten ince mukus
tabakasinda çözünen maddelere yanit verirler - Örnegin sarimsaga özgün kokusunu veren metil
merkaptan havada 500 pg/ Lden daha düsük
yogunlukta bulunmasi halinde dahi koklanmaktadir - Insanlar 2000-4000 farkli kokuyu ayirdedebilme
özelligine sahiptir
16Koku Esigi ve Koku Ayirdedilmesi
- Bir kokunun siddetindeki farklilasmanin
saptanabilmesi için koku veren maddenin
yogunlugunda 30 düzeyinde bir degisikligin
olmalidir - Isik siddeti için bu deger 1 dir
- Kokunun geldigi yön, koku moleküllerinin iki
burun deligine ulasma zamanlari arasindaki
farkla belirlenir - Koku molekülleri küçük olup 3-4den 18-20ye
kadar degisen karbon atomu içerirken ayni sayida
karbon atomu içerip mimarileri farkli olan
moleküller birbirinden farkli kokulara sahiptir - Asiri kokulu maddelerin bir özelligi bagil su ve
lipidde çözünürlügün yüksek olusudur
17Sinyal Iletimi
- Olfaktor sistem yapisal olarak basit bir sistem
olup birbirinden farkli milyonlarca antijene
özgül yanitlar üreten bagisiklik sistemine
benzetilmistir - Olfaktor sistemede bu kadar farkli sayida koku
arasinda ayrim yapabilme yeteneginin olasi bir
açiklamasi birbirinden farkli çok sayida koku
reseptörlerinin bulunmasidir - Koku reseptörleri yakin tarihlerde tipkilanmis
olup bunlarin çok sayida gen tarafindan birbirine
benzer serpantin reseptörlerinin yaptigi genis
bir ailenin bireyleridir
18Sinyal Iletimi
- Bu reseptörler heterotrimerik G proteinlerine
kenetlenmistir. Patch clamp deneyleri bunlarin
olfaktor reseptör hücrelerin siliumlari üzerine
yerlesmis oldugunu göstermistir - Gs ile yakin akraba fakat olfaktor sistem için
bir G proteini olan Golfun koku reseptörlerini
adenilat siklaza bagladigi gösterilmistir - Aktivasyon sonucu olusan cAMP katyon kanallarina
baglanip bunlari açarak Naun reseptör
hücrelerine girmesine ve depolarizasyon
olusturmasina izin vermektedir
19Sinyal Iletimi
- Koku reseptörlerinden bazilari adenilat siklaz
yerine fosfolipaz Cye kenetlenmistir - Bunun sonucunda olusan fosfoinositol hidroliz
ürünleri katyon kanallarini açarsa da bu görüs
henüz kesinlesmemistir - cAMP araciligi ile katyon kanal açilmasini
tetikleyen, birbirine yakin akraba genis bir
serpantin koku reseptörleri ailesi bulundugu
açikça bellidir - Koku almaya hizmet eden nöral yollarin da
kokularin ayirdedilmesinde bir rol oynayabilecegi
mümkün gözükmektedir
20Sinyal Iletimi
- Koku yollarinda belirgin derecede bir inhibitör
denetim bulunmaktadir - Mitral ve granül hücre dendritleri arasindaki
resiprok sinaptik baglantilar mitral hücre
çiktisinin inhibitör denetimine aracilik eder - Koku korteksinde bir kokuya verilen yanit
piramidal hücrelerin eksitasyonu olup bunu
inhibisyon izler - Piramidal hücreler daha sonra uzun aksiyon
kolleteralleri yoluyla kendi kendilerini yeniden
uyarirlar ve bu durum koku korteksindeki ritmik
aktivite ve hecmelere olan egilimi açiklayabilir
21Koku Maddesi Baglayici Proteinler
- Olfaktör müköz mebranin saglam olmasi halinde
koku uyarisina karsi esigin düsük olmasina karsin
patch clamp uygulanan tek bir olfaktör reseptörün
esigine göre oldukça yüksek olup uzun bir latent
süreye sahiptir - Buna ek olarak lipofilik koku üreten moleküller,
reseptörlere ulasmak için burunda hidrofilik
mukusu asmak zorundadirlar - Bu saptamalar olfaktör mukusun, koku maddelerini
yogunlastiran ve bunlari reseptörlere aktaran bir
veya daha fazla sayida koku madesi baglayici
protein (OBP) içerebileceginin ileri sürülmesine
yol açmistir - Günümüzde burun boslugu için özgün olan bir 18K
OBP izole edilmis olup bununla akraba diger
proteinlerin varligi da mümkündür - Bu protein vücutta küçük likofilik moleküller
tasidigi bilinen diger moleküllerle önemli bir
benzerlik göstermektedir
22Cinsiyet ve Bellekle Olan iliski
- Bir çok hayvan türünde koku ve cinsel islevler
arasinda yakin bir iliski bulunmakta olup parfüm
reklamlari insanlarda da benzer bir iliskinin
bulundugunu gösterir önemli bir kanittir - Koku duyusunun erkeklere oranla kadinlarda daha
güçlü oldugu ve koku duyusunun kadinlarda
ovülasyon zamani en keskin hale geldigi söylenir - Koku ve daha az ölçüde tat, uzun dönemli bellegi
tetiklemede özgün bir yetenege sahip olup bu
durum romancilar tarafindan islenmis ve deneyci
psikologlar tarafindan kaydedilmistir
23Koklama
- Burun boslugunda olfaktör reseptörlerinin
bulundugu bölüm iyi havalandirilamaz - Normalde her solunum döngüsünde, girdap
akimlarinin havanin bir bölümünü olfaktör müköz
membranin üzerinden geçirmesine karsin bu havanin
en büyük bölümü konkalar üzerinden düzgün sekilde
akar - Bu girdap akimlarinin olusma nedeni olasilikla
sicak mukoza yüzeyine soguk havanin çarpmasi ile
olusan konveksiyondur - Olfaktör reseptörlerin bulundugu bölgeye ulasan
havanin miktari koklama olayi ile büyük ölçüde
artirilir ve bu eylem hava akisini yukari dogru
yönlendirmek üzere burun delikleri alt
bölümlerinin septum üzerine dogru kasilmasini
içerir - Koklama genellikle yeni bir kokunun dikkat
çekmesi halinde görülen yari refkleks bir
yanittir
24Burunda Agri Liflerinin Rolü
- Olfaktör müköz membranda çok sayida trigeminal
agri lifinin çiplak uçlari bulunur - Bunlar tahris edici maddelerle uyarilirlar ve
tahris edici, trigeminal üzerinden giden yapitasi
nane, mentol ve klor gibi maddelerin tipik
kokularinin bir bölümünü olusturur - Bu çiplak uçlar nazal irritanlara karsi hapsirma,
göz yasarmasi, solunum inhibisyonu ve diger
refleks yanitlarin baslatilmasindan da sorumludur
25Uyum (Adaptasyon)
- Bir kokuya, bu koku ne kadar kötü olursa olsun
uzun süre maruz kalan bir kiside koku algilamanin
giderek azaldigi ve en sonunda ortadan kalktigi
görülür - Bazen yararli olan bu fenomen olfaktor sistemde
görülen ve merkezi kaynakli olan oldukça hizli
uyum olayina baglidir - Olay koklanmakta olan özgün koku için özel olup
diger kokulara ait esikler degismez
26Anomaliler
- Koku anomalileri arasinda
- Anosmi (koku duyusunun yoklugu),
- Hiposmi (koku duyarliliginin azalmasi) ve
- Disosmi (koku duyusunun çarpilmasi) bulunmaktadir
- Kakosmi denen hos olmayan koku halusinasyonlari
da epileptik nöbetler sonucu gelisebilir - Insanda düzinelerce birbirinden farkli anosmiler
saptanmis olup olasilikla bunlar her olguda koku
reseptör ailesinin çok sayidaki üyesinden bir
tanesinin yoklugu veya fonksiyonunun çarpilmis
olmasina baglidir - Yasin ilerlemesiyle koku esigi yükselir ve 80
yasini asmis insanlarin 75inden fazlasinda
kokulari tanima yeteneginde bozulma görülür -
27TAD DUYUSU
28TAD RESEPTÖR ORGANLARI VE YOLLARI
- Tad Goncalari
- Tadin duyu organlari olan tad goncalari 50-70 µm
boyutta oval cisimciklerdir - Her tad goncasi 4 tip hücreden kurulu olup
bunlar bazal hücreler süstentaküler hücreler
olan tip 1 ve tip 2 hücreler ve duyusal sinir
lifleri ile sinaptik baglantilar yapan tad
reseptör hücreleri olan tip 3 hücreleridir - Tip 1, 2 ve 3 hücrelerde mikrovilluslar
bulunmakta olup bunlar dil epitelindeki bir delik
olan tad poruna dogru uzanir
29Tad Goncalari
- Hücrelerin tümünün boyun kisimlari çevrelerindeki
epitel hücrelerine siki kavsaklarla baglanmis
oldugundan tad reseptör hücrelerinin sivilarla
karsilasan tek bölgesi mikrovilluslarin apikal
taç kismidir - Her tad goncasi yaklasik 50 sinir lifi tarafindan
innerve edilir - Her sinir lifi ise ortalama 5 tad goncasindan
gelen girdileri almaktadir - Bazal hücreler tad goncasini kusatan epitel
hücrelerinden dogarlar - Bunlar yeni reseptör hücrelerine farklilasir ve
eski reseptör hücreleri yaklasik 10 günlük bir
yari ömre sahip olacak sekilde sürekli yenilenir
30Tad Goncalari
- Duyu siniri kesilecek olursa bunun innerve ettigi
tad goncasi dejenere olur ve en sonunda ortadan
kalkar - Bununla beraber sinir rejenere olursa buna komsu
hücreler yeni tad goncalari halinde yeniden
örtülenir - Insanlarda tad goncalari küçük dil, damak ve
farinks ile dildeki fungiform ve vallat
papillalarin duvarina yerlesmistir - Fungiform papillalar dil ucunda en büyük sayida
bulunan yuvarlak yapilarken vallat papillalar dil
kökünde V harfi seklinde düzenlenmis çok
belirgin yapilardir
31Tat Goncalari
32Tad Goncalari
- Her fungiform papillada bese kadar tad goncasi
bulunmakta olup bunlar genelde papillanin
tepesine yerlesir - Daha büyük vallat papillalarin her biri 100
taneye kadar tad goncasi içermekte olup bunlar
genelde papillalarin kenarlarina yerlesmistir - Dil sirtini örten küçük koni seklinde olan
filiform papillalar genelde tad goncasi içermez - Toplam 10 000 kadar tad goncasi bulunmaktadir
33Tad Reseptörleri
Tongue
Microvilli
Papillae withTaste Buds
Taste Pore
ReceptorCells
SupportingCells
A Taste Bud
34Tad Yollari
- Dilin ön 2/3teki tad goncalarindan gelen duyusal
sinir lifleri n. fasialisin korda timpani dali
içinde giderken dilin arka 1/3den kalkan lifler
beyin sapina n. glossofaringealis içinde ulasir - Dil disindaki diger alanlardan gelen lifler beyin
sapina n. vagus içinde ulasirlar - Her iki yanda, bu üç sinir içinde gelen miyelinli
fakat nisbeten yavas iletim yapan tad lifleri
traktus solitarius çekirdegine girmek üzere
medulla oblangatada birlesirler
35Tad Yollari
- Bu lifler burada ikinci nöronlarla sinaps yapar
ve bunlarin aksonlari orta hatti çaprazladiktan
sonra medial lemniskusta birbirleriyle birlesip
talamusun özgül duyusal durak çekirdeklerinde
dokunma, agri ve sicakliga duyarli liflerle
beraber sonlanir - Bu çekirdeklerde durak yapan impulslar daha sonra
serebral kortekste postsentral girusun ayak
bölümünde bulunan tad yansima alanina giderler - Tadin ayri bir kortikal yansima alani yoksa da
postsentral girusun yüzden gelen deri duyularina
hizmet eden bölümünde de temsil edilmektedir
36Temel Tad Sekilleri
- Insanlarda tatli, eksi, aci ve tuzlu olmak üzere
4 temel tad bulunur - Aci maddeler dil kökünde tadilirken eksi dilin
kenari boyunca tatli dil ucunda ve tuzlu dil
sirtinin ön kisminda tadilir - Eksi ve aci tad damakta da alinmakta olup bu
bölgede tatli ve tuzluya da bir miktar duyarlilik
gösterir - Farinks ve epiglot bu 4 duyu modalitesinin tümünü
alabilmektedir - Farkli bölgelerde bulunan tad goncalari
histolojik farklilasma göstermez fakat
hayvanlarda tek tek tad goncalarindan gelen sinir
liflerinin elektriksel aktivitelerinin
kayidedilmesi ile fizyolojik farklilasmanin
bulundugu gösterilmistir - Bu çalismalar bazi tad goncalarinin aci
uyaranlara en iyi yaniti verirken digerlerinin en
iyi sekilde tuzlu, tatli veya eksi uyaranlara
yanit verdigini gösterir
37Reseptörün Uyarilmasi
- Tad reseptör hücreleri içinde yer aldiklari agiz
sivilarinda çözünmüs maddelere yanit veren
kemoreseptörlerdir - Bu maddeler tad porunda karsilastiklari
mikrovilluslara etki yaparak reseptör
hücrelerinde jeneratör potansiyelleri uyandirir
ve bu potansiyeller de duyu nöronlarinda aksiyon
potansiyelleri olusturur - Çözeltideki moleküllerin jeneratör potansiyelleri
olusturmada kullandigi yol tad modalitelerinin
birinden digerine degisiklik gösterir - Tuzlu uyarilar için Naun pasif, kapilanmamis
apikal kanallardan hücre içine akisi ile tuz
reseptör hücrelerini depolarize etmektedir - Zira Na kanal blokörü bir diüretik olan
amiloridin insanda dile direkt uygulanmasi tuz
tadini alma yetenegini ortadan kaldirir
38Reseptörün Uyarilmasi
- Eksi tad veren asitler ise muhtemelen H ile
apikal K kanallarini bloke ederek reseptör
hücrelerini depolarize ederler - Tatli duyusu veren maddeler zar reseptörlerine
baglaniyor ve Gs yolu ile adenilat siklazi aktive
ederek bunun sonucu hücre içi cAMPde bir artisa
neden oluyor gibi gözükmektedir - cAMP, tad hücrelerinin bazolateral zarlari
üzerindeki K kanallarini fosforile ederek K
iletkenligini azaltmak üzere protein kinaz A
yoluyla etki yapmaktadir
39Reseptörün Uyarilmasi
- Aci tad veren maddeler farkli türde etki yapiyor
gibidir - Digerlerinden farkli olarak aci maddeler patch
clamp preperatlarda akim akisini artirmakta ve
bunlar olasilikla, endoplazmik retikulumda C
salinmasini tetiklemek üzere G proteini ile
kenetlenmis reseptörler ve fosfolipaz C yoluyla
etki yapmaktadir - Bu yakinlarda a-gusdusin adi verilmis yeni bir G
protein a-altbirimi izole edilmis ve bunun tad
goncalarinda bulundugu gösterilmistir
40Reseptörün Uyarilmasi
- Bu madde transdusinlere benzemektedir
- Tad olusturan molekülleri baglayan bir protein
yakinlarda tipkilanmistir - Bu protein vallat papillalar etrafindaki yariga
mukus salgilayan Ebner bezleri tarafindan
üretilmekte olup muhtemel fonksiyonu, OBPye
benzer bir - yogunlastirma ve tasimadir
41Tad Esigi ve Siddet Ayrimi
- Insanlarda tad siddetindeki farki ayirdedebilme
yetenegi tipki koku siddetinin ayirdedilmesinde
oldugu gibi nisbeten kabadir - Tad siddetinde bir degisiklik oldugunu
farkedilebilmesinden önce tadilan maddenin
yogunlugunda 30 degisiklik olmasi gerekir - Tad goncalarinin yanit verdigi maddelerin esik
yogunluklari söz konusu maddeye bagimli olarak
degisiklik gösterir
42Temel Tad Duyularini Uyandiran Maddeler
- Asitler eksi tadilir. Reseptörü uyaran sey asidin
anyonundan çok H dur - Herhangi bir asit için eksilik genelde H
yogunlugu ile orantili iken organik asitler
çogunlukla ayni H yogunluktaki mineral
asitlerden daha eksi olarak algilanir - Bu durumun muhtemel nedeni bu asitlerin hücrelere
mineral asitlerden daha hizli sizmalaridir
43Temel Tad Duyularini Uyandiran Maddeler
- Tuzlu tad Na tarafindan olusturulur
- Bununla beraber NaCl, Na asetat veya
Na-glukonatlar daha tuzlu olup olayin muhtemel
nedeni Na, hücrelerin bazalinde Na-K ATPaz
ile disari pompalanirken daha küçük Cl-
iyonlarinin reseptör hücrelerinin çevresini saran
siki kavsaklara daha iyi sizmasi ve reseptör
hücre hiperpolarizasyonunu sinirlamsidir - Bazi organik bilesikler de tuzlu tad verirler
örnegin liziltaurin ve ornitiltaurin dipeptidleri
tuzlu tadda olup agirlik olarak liziltaurin
NaClden çok daha fazla güçlüdür
44Temel Tad Duyularini Uyandiran Maddeler
- Aci tadi analiz için genelde kullanilmis olan
madde kinin sülfattir - Bu bilesik 8 µmol/L yogunlukta farkedilirken
striknin hidroklorürün esigi daha düsüktür - Diger organik bilesikler özellikle morfin,
nikotin, kafein ve üre aci tad verirler - Magnezyum, amonyum ve kalsiyumun inorganik
tuzlari da acidir - Bu tad katyona bagimli oldugundan aci tad veren
maddelerin molekül çatilari arasinda herhangi bir
belirgin ortak özellik bulunmaz
45Temel Tad Duyularini Uyandiran Maddeler
- Tatli maddelerin çogu organiktir
- Sükroz, maltoz, laktoz ve glukoz bunlarin en iyi
bilinen örnekleri ise de polisakkaritler,
gliserol, bazi alkol ve ketonlar ve kloroform,
berilyum tuzlari ve aspartik asitin çesitli
amidleri gibi bir grup bilesik de tatli taddadir - Sakkarin ve aspartam gibi yapay tadlandiricilar
diyet uygulamasinda tadlandirici ajan olarak
kullanilirlar - Bu maddelerin çok küçük miktarlari bile
tatlandirmak için yeterlidir - Kursun tuzlari da tatlidirlar
46Lezzet
- Agizlarinin tadini bilen kisiler tarafindan
aranan hemen hemen sonsuz türde tadlarin büyük
bölümü 4 temel taddan üretilir - Bazi durumlarda arzu edilen bir tad agri
uyarisina ait bir eleman da (örnegin
acisalçalar) içerir - Buna ek olarak gida tarafindan olusturulan genel
duyguda koku önemli bir rol oynarken gidalarin
kivami ve sicakligi da bunlarin lezzetine katkida
bulunur
47Degiskenlik ve Ard-Etkiler
- 4 temel tad goncasinin dagiliminda çesitli türler
ile ayni türün bireyleri arasinda önemli
degiskenlik görülür - Insanlarda ilginç bir degiskenlik
feniltiokarbamit (PTC) tadini alma yeteneginde
gözlenir - Seyreltik çözelti halinde iken PTC beyaz irkin
yaklasik 70de eksi tad verirken geri kalan 30
için tadsizdir - PTC tadinin alinmamasi otozomal çekinik karekter
halinde katilir - Bu özelligin analizi insan genetik çalismalarinda
oldukça deger tasir
48Degiskenlik ve Ard-Etkiler
- Tad görsel ard-hayaller ve kontrastlara bir
ölçüde benzeyen ard-reaksiyonlar ve kontrast
fenomenleri de digerleri gerçek merkezi
fenomenler olabilirler - Bunlarin bir kismi kimyasal oyunlar ise de
digerleri gerçek merkezi fenomenler olabilirler - Bir bitkide, tad degistirici bir protein olan
mirakülin kesfedilmis olup dile uygulanan bu
madde asitleri tatli hale getirir - Insan dahil bütün hayvanlar yenilen gidayi bir
hastalik izlemisse yeni gidalara karsi çok güçlü
kaçinma reaksiyonu gelistirirler - Zehirlenmeden korunma açisindan bu tür bir
kaçinmanin hayatta kalma yönünden degeri çok
belirgindir - Bu tür bir ögrenme o kadar kolay saglanmaktadir
ki bazi arastirmacilar bu duruma klasik ögrenme
kurallarina karsi çikislarinda kanit olarak
kullanirlar
49Anomaliler
- Tad anomalileri arasinda agosia (tad duyusu
yoklugu), hipogosia (tad duyarliliginda azalma)
ve disgosia (tad duyusu bozuklugu) bulunur - Çesitli bir çok hastalik hipogosiaya neden
olabilir - Sülfidril gruplari içeren kaptopril ve
penisilamin gibi ilaçlar tad duyusunda geçici
kayba neden olurlar - Sülfidril bilesiklerin bu etkisinin nedeni
bilinmemektedir
50Tesekkürler