Adim Adim Girit ve Kibris - PowerPoint PPT Presentation

About This Presentation
Title:

Adim Adim Girit ve Kibris

Description:

... me hur Anan plan n n sahibi Kofi Annan vard r. Ruanda sadece bir rnek, bunun Angola s var, Eritre si, Etiyopya s var, Kongo su var, ... – PowerPoint PPT presentation

Number of Views:96
Avg rating:3.0/5.0
Slides: 30
Provided by: DEG92
Category:
Tags: adim | anan | girit | kibris | kofi

less

Transcript and Presenter's Notes

Title: Adim Adim Girit ve Kibris


1
HEP AYNI OYUN
GIRIT'TEN KIBRIS'A
A. Deger Erbora degererbora_at_hotmail.com
2
Hemen bütün yöneticilerimiz ile birlikte bagimli
medyamiz, birçok is adamamiz ve aydinimiz, sanki
yeni bir sey söylüyormusçasina eski Tanzimat agzi
ile konusuyor, yabanci sermaye, IMF yardimi, AB
edebiyati yapip duruyorlar. Kurtulusumuzu Batida,
ABde, ABDde görülüyorlar. Hangi kurtulus bu?
Biz, kurtulus savasimizi 85 sene önce verdik ve
kurtulduk. Bugün yine bir kurtulustan söz
ediyorsak, bunun sebebi ayni yöneticiler, ayni
isadamlari, ayni medya, ayni sözde
aydinlardir. Bu Avrupa, ABD dediklerinin, bugüne
kadar kime ne faydasi olmus? Yardimina kostuklari
hangi ülkenin yüzü gülmüs, refahi artmis,
zenginlesmis, gelismis? Yüzyillarca ayni oyunu
oynamislar. O koca pençelerini bir ülkeye
atmislar, oradaki din, mezhep veya milliyet
ayriliklarini kullanip, körüklemisler yoksa da
kendileri yaratmislar. Ondan sonra da sizi
kurtarmaya, yardim etmeye geldik diye bölüp,
parçalayip, yönetmisler. Sömürmüsler de
sömürmüsler. Bu ülkelerin sonu hep yoksulluk, hep
sefalet, hep açlik, hep esaret, hep ölüm
olmus. Örnek mi? Istemediginiz kadar!.. Iste
Yugoslavya Tito ölüyor, milliyetçilik
körükleniyor, o güne kadar birlikte mutlu mesut
yasayan Bosnaki, Hirvati, Sirpi hepsi
birbirine düsüyor. Neye yol açiyor? Iç savas,
kanli katliamlar, acilar, ölümler, açlik,
sefalet. Birlesmis Milletler, ABD, NATO yardima
kosuyorlar. Sonuç bölünmüs, parçalanmis bir
Yugoslavya. Iste Kafkaslar Sovyetler Birligi
çöküyor, milliyetçilik körükleniyor, o güne kadar
birlikte yasayan halklar bagimsizlik diyor.
Savas, kan, aci, ölüm, açlik, sefalet kol
geziyor. ABD yardima kosuyor. Sonuç bölünmüs
parçalanmis bir Rusya.
3
Iste Ortadogu 20. yüzyilin baslarinda petrolün
kiymeti anlasilinca, özellikle Ingiltere ve
Fransa, bölgeye göz koyuyor. Osmanli
Imparatorlugu caninin derdine düsmüs. Para yok,
pul yok, dogru dürüst bir yönetim yok, ordu
Almanlarin yönetiminde. Din ve mezhep ayriliklari
körükleniyor, o güne kadar birlikte yasayan
halklar birbirine düsüyor. Kukla azinlik
hükümetleri ile is iyice çigirindan çikiyor.
Lübnan Suriyeden, Kuveyt Iraktan, Ürdün
Filistinden kopariliyor. Baslangiçta Siyonizm
Yahudilerin umurunda bile degilken, Ingilizler
tesvik, ikna, vaat, zor kullanma gibi her yolu
kullanarak, Yahudileri Filistine
yerlestiriyorlar. Burada yasayan Araplara da
Merak etmeyin canim, kardes kardes
yasayacaksiniz, onlar sizin hiçbir hakkinizi veya
mülkünüzü elinizden almayacaklar, ama eger siz
isterseniz topraklarinizi onlara satabilirsiniz
tabii diyerek onlari da ikna ediyorlar. Aç gözlü
Arapin akli basina gelene kadar, ati alan
Üsküdari geçiyor, 1967de Filistin haritadan
tamamen siliniyor. Filistin halki mülteci
kamplarinda yasamaya zorlaniyor. Vatanini terk
etmek zorunda kalan Filistinliler Ürdün, Suriye,
Misir gibi ülkelere siginiyorlar. Israil, bugün
ABDnin bölgedeki vurucu gücü. Hepimizin malumu
ayni ABD, 1991de de Irakta Saddam yönetimine
karsi Kürtleri kullandi. Talabani ve Barzaniyi
ayaklandiran ABD, önceleri bu ayaklanmayi
destekledi ancak Saddamin Kürtleri katletmesini
de kenara çekilip izledi. Daha sonra bölgedeki
kargasayi bahane ederek Kuzey Iraki fiilen isgal
etti ve Çevik Güçü bölgeye yerlestirdi. En
sonunda da Kuzey Iraki, Iraktan tamamen
kopardi. Üstelik bu ABDnin, Kürtlere ilk oyunu
degildi. 1970lerdeki Kürt ayaklanmasinda da ayni
taktigi izlemisti. Irakta ayaklanan Kürtlere,
isbirlikçisi Iran Sahi araciligi ile, silah ve
cephane vermis ve ayaklanmayi baslarda Iraka
karsi desteklemisti. Sonra destegini çekti. Çünkü
Irak emperyalizmin istedigi noktaya gelmisti.
Irak, Kürt ayaklanmasini kanla bastirirken,
izleyen konumda oldu. Gün döndü, devran degisti,
ABD simdi yine ayni Kürtlerle isbirligi
4
yapiyor. Bu ABD, yillardir Iraka demokrasi
getirmeye çalisiyor. Insanlar ölüyor, acilar
çekiliyor, yokluk, sefalet, açlik en üst
seviyede. Ama o demokrasi nedense bir türlü
gelemiyor. Iste Afrika iste bir örnek Ruanda.
1916da Belçikali beyaz adamlar gelene kadar
Ruandalilar, birlikte güzel güzel geçiniyorlar.
Birbirlerinden kiz alip veriyorlar, huzur içinde
yasayip gidiyorlar. Belçika bakiyor ki, Ruandada
huzur var. Nasil olur? Giriyor Ruandaya, etnik
gruplar yaratiyor. Tutsiler, Hutular, Twalar
yoktan var oluyorlar birden. Belçikalilar,
Ruandalilara kimlik kartlari dagitiyor. Artik
10dan fazla inegi olan Tutsi, 10dan az inegi
olan ise Hutu oluyor. Toplam Ruandali halkin
10unu olusturan Tutsilere veriyor yönetimi .
Hutularin en insani haklarini sinirliyor.
Hutular, 1959da daha fazla dayanamayip
ayaklaninca da, hem Hutulara hem Tutsilere
destek veriyor. Ruandalilar birbirini kiriyor
özellikle de Hutular, Tutsileri. Belçika,
1962de Ruandaya bagimsizligini veriyor ama
pençesini de üzerlerinden çekmiyor. Artik
yönetimde Hutular vardir ve her seyden Tutsileri
sorumlu tutarlar. Katliamlar durmaz. 1994de Hutu
basbakanin uçaginin düsürülmesi bardagi iyice
tasirir. Suikastin ardindan ülkedeki tüm beyazlar
ülkeden çikarilir ve BMe yabanci isyerlerini
koruma görevi verilir. Suikastin ardindan
kurulan Interehamwe denilen bir militan grup,
muhalefet partisi liderinin, Tutsilerin ve ilimli
Hutularin katline baslar. Sivil Hutular, polis ve
asker tarafindan, Tutsi asilli komsularini
katletmeye tesvik edilir, karsiliginda para ve
yiyecegin yani sira öldürdükleri Tutsilerin
arazileri de verilir. Sonradan ortaya çikar ki bu
katliam sirasinda Fransizlar ve Belçikalilar her
iki tarafa da silah satmislardir.
5
Ruanda kendi kaderine terk edilir, BM
askerlerinden bir grup, olaylar basladiginda
oradadir ama 10 askerin hayatini kaybetmesi
üzerine, ülkeden ayrilir. Binlerce ceset, Kagena
Nehrinden Victoria Gölüne sürüklenir. Yüz gün
içinde Tutsi nüfus, yüzde 14den yüzde 9a düser.
BM, sadece seyreder! Isin en ilginç tarafi,
katliam sirasinda BM baris gücünün basinda,
bugünkü BM genel sekreteri, meshur Anan planinin
sahibi Kofi Annan vardir. Ruanda sadece bir
örnek, bunun Angolasi var, Eritresi,
Etiyopyasi var, Kongosu var, Sudani var.
Hangi birini sayayim? Zaman zaman Afrikadaki
çocuklarin sefaletini, perisanligini gösteren
fotograflardan olusan slayt çalismalari gelir
e-postalarimiza. Açliktan kemikleri sayilan
çocuklarin neredeyse 2 santim kalmis bedenleri,
sismis dalaklari içimizi sizlatir. Peki kimdir bu
sefaletin sorumlulari? Zavalli Afrikalilar mi?
Beceriksiz Afrikalilar mi? Egitimsiz Afrikalilar
mi? Yoksa adinin basina medeni sifatini her
firsatta yapistirmaya özen gösterilen Avrupali,
ABDli sömürgenler mi? ABDnin arka bahçesi
haline gelen Guatamalasi , Nikaraguasi ve buna
benzer niceleri ile Latin Amerikada yasananlar,
ayri bir yazi konusu olusturur. Bu yazinin
devaminda da okuyacaginiz gibi Girit ve Kibrista
da Rumlar, Türklere karsi destekleniyor.
Adalardan Girit, tamamen elden çikarken, Kibris
da 2ye bölünüyor. Ve Kibrisin bir Rum adasina
dönüsmesi an meselesi, birkaç kalemin ucundaki
imzaya bakiyor.
6
Tarih boyunca kendi yarattiklari vahsetleri
unutan, Rumlara fazlasiyla yüz veren, onlarin
lehine bizim maddi çaresizligimizden yararlanan,
yaptiklari katliamlara seyirci kalarak, destek
veren büyük devletler, bugün utanmadan 1915de
Ermenileri katlettigimizi, bunu da kabul etmemiz
gerektigini söylüyorlar. Hangi cesaretle, hangi
yüzle?! Ellerinde tek bir kanit varsa gelsinler,
ispat etsinler. Ta 1915lere kadar gitmemize hiç
gerek yok, tarihleri vahsetle dolu olanlarin,
bugünlerinin de dünlerinden bir farki yok nasil
olsa. Bunlar, bizimle de ayni sekilde
oynuyorlar. Yillarca Alevi Sünni, Sag Sol,
Türk - Kürt diye diye, halkimizi birbirine
düsürdüler, hala da düsürüyorlar. Düsmeyelim bu
tuzaklara. Içimizdeki her Türk namuslu olmadigi
gibi, her Kürt de namussuz degil. Bunu asla
unutmayalim. Evet, PKK düsmanimiz ama asil PKKyi
dogurup, besleyip, büyütenler düsmanimiz. Bu
düsmanlari görelim ve iyi taniyalim. Çünkü sinsi
olan onlar, bize dost görünüp arkadan vuran
onlar, kendi çikarlari ugruna bize tuzaklar kuran
yine onlar. Onlar olmazsa, PKK da olamaz. Biz
yeter ki farkinda olmadan PKKyi besleyenleri
beslemeyelim. Yapmamiz gereken, Atatürk
dönemini tarihimizde sadece aydinlik bir parantez
olmaktan çikarip, sonraki tüm disa bagimli
hükümetlerin bizi sürükledigi karanliktan, batiya
muhtaç oldugumuz mantigindan siyrilmak.
Atatürk, zamaninda bize ihtiyacimiz olan her
seyi söylemis, izlememiz gereken yolu göstermis.
Üstelik 67 sene sonra yattigi yerden hala
göstermeye devam ediyor. Yeter ki biz görmeyi
bilelim. Onun ne demek istedigini anlayabilelim.
Bugün onun sözlerini isine geldigi gibi
çarpitmaya çalisanlara inanmayalim.
7
Yapmamiz gereken, disardan beslenen medyanin
propagandalarina kulaklarimizi tikamak, okumak,
arastirmak. Okudukça çok kisa sürede oynanan
oyunlari hemen görebiliyor, arastirdikça
gerçekleri bugüne kadar bize anlatilan
masallardan ayirt edebiliyor insan. Yapmamiz
gereken, kendi oylarimizla seçtigimizi sandigimiz
tüm hükümetlerin arkasinda tarikatlarin, tarafli
basinin, Avrupanin ve ABDnin oldugunu
görebilmek. Biz bu oyunlari fark eder,
sorumlulugumuzu bilir, kullanmadigimiz oylari
kullanir ya da tarafli medyanin karsi güç olarak
gösterdigi belli adreslere yönlenmezsek, onlar
eskisi gibi ortalikta cirit atamayacaklar. Dahasi
Kürdistan, Pontus Cumhuriyeti vs., sinir komsumuz
olamayacak. Yapmamiz gereken, aklimizi basimiza
toplamak. Eger bunu yapmazsak, Birlesmis
Milletler Baris Örgütü gelip, Semdinliye
yerlesecek. Gerek geçmiste, gerekse bugün dost
bildiklerimizin, medet umduklarimizin gerçek
düsüncelerini okumak ister misiniz? Osmanli
Devletinden alacakli devletlerin Hesap Komisyonu
Baskani Daniel Ducoste, bakin, 1889da Batili
tefecilere neyi öneriyor Osmanli Imparatorlugu
ekonomik bakimdan perisan durumda. Osmanli
borçlarinin hizla artmakta oldugu bir dönem
yasiyoruz. Ancak ortalama 25 yil sonra bu
borçlarin Osmanli bünyesinde muhalifleri
çikacaktir. Dolayisi ile hem alacaklar hem de
borçlar ve faizleri tehlikeye girmis olacaktir.
8
Öyleyse Osmanli maliyesi ve ekonomisi üzerindeki
kararliligimizi savunacak Türk yöneticilere
ihtiyacimiz vardir. Ben, bu yerli misyonerlerin
bizlerden çok daha basarili olacagi
kanisindayim. Çünkü onlar, Osmanlilara kendi
dilleri, kendi ikna yöntemleri ile hitap etme
olanagina sahiptir. Hiç degilse, alacaklarimizi
bir ya da iki yüzyil daha güvence altina almada
bir destek saglamis oluruz. Bu sözlerde insan
hangi cümleye takilacagini sasiriyor. Yerli
misyoner Türk Yöneticilere mi, takilsak, yoksa
yüzyillar boyu ödenecegi öngörülen borçlara
mi? Rica ediyorum, açalim gözlerimizi, bu kirli
emellere alet olmayalim. Yahudiler niye her zaman
çok basarili ve zenginler? Çünkü her ne olursa
olsun birbirlerini tutar, korur ve kollarlar.
Düstü mü kaldirirlar. Biz ise yüzyillardir
birbirimizin gözünü oyuyoruz. Birlik oldugumuz,
birbirimizi destekledigimiz gün, sorunlarimiz da
birer birer ortadan kalkacaktir. Bir taraftan
medya beynimizi uyusturuyor, diger taraftan geçim
zorlugu, hayat mücadelesi içerisinde debelenip
duruyoruz. Ayni çöken Osmanli Imparatorlugu gibi,
canimizin derdine düsmüsüz. Ilgilenmiyor,
bilgilenmiyor, birbirimize destek olmuyoruz.
9
Hirant Dinkin mahkumiyetinden ve Orhan Pamukun
yargilanacak olmasindan dolayi elestirilerde
bulunan bazi kesimler ve gazete yazarlari, ülkede
basin özgürlügünün, ifade özgürlügünün oldugundan
bahsediyorlar. Madem böyle bir özgürlük var,
neden Atatürkçü aydinlari sadece Kanal Türk, ART,
Ulusal Kanal gibi bir elin parmaklarini geçmeyen
kanallarin haricinde göremiyoruz? Görsek de ikide
bir sözleri kesiliyor, reklam arasi giriveriyor
veya yayinin süresi bitiveriyor. Unutmayalim ki
Kurtulus savasimiz da Türk halkinin tek bir ruhta
birlesmesi ile kazanilmisti. O gün topla
tüfekleydi. Bugün buna gerek yok. Sessiz
kalmayarak, aman canim bana ne demeyerek,
demokrasimizin bize verdigi her türlü hakki
kullanarak tek bir ruh, tek bir vücut olalim,
yeter. Ayni onlar gibi!!! Hepinize sonsuz saygi
ve sevgiler, A. Deger Erbora
10
ADIM ADIM GIRIT
1821den 1867 yilina kadar Rumlar, Giritte 5 kez
ayaklanirlar.
Hepsi Bastirilir
11
Fakat sonra Yunanistan 9 Adimda Girit'e sahip
olur.
1.
(1868) Özerkligi olusturacak ilk haklar
veriliyor Sadrazam Ali Pasa, Girite
giderek, durumu ele alir. Yaptigi incelemelerden
sonra, Padisahin 10 Ocak 1968 tarihli bir
fermani ile Girite genis bir özerklik statüsü
taninir.
(1869) Reformlar, özerklik genisletiliyor Yunani
standan destek gören asiler, silahlarini
birakmazlar. Bu nedenle 2 ülke 1868in sonunda
savasin esigine gelir. Soruna yine Büyük
Devletler müdahale eder. Osmanli zayiftir, borç
batagindadir, muhtaçtir Avrupaya Baskiya
dayanamaz ve boyun eger. Katildigi 1869 Paris
Konferansinda, Osmanliya bir reform programi
daha dayatilir Girite verilen muhtariyet, biraz
daha genisletilir.
2.
12
Osmanli'nin mali bunalimi en üst noktada
Yil 1875
Öyle ki Sadrazam Mahmut Nedim Pasa, moratoryum
ilan etmek zorunda kalir. Bir yil sonra Osmanli
tahtina II Abdülhamit oturur.
(1878) Adanin valiligine bir Rum
getiriliyor, daha genis haklar veriliyor Ingilte
renin Osmanli devletine karsi izledigi politika
bakimindan, 1878 yili bir dönüm noktasidir. O
güne kadar Osmanli devletinin toprak bütünlügünü
koruma politikasi izleyen Ingiltere, bu tarihten
itibaren bu politikayi terk etmistir. Artik,
Osmanli Imparatorlugunu parçalayacak, topraklari
üzerinde yerlesecek ya da kendine bagli devletler
kurduracakti. Ingiltere, Dogu Akdenizdeki
durumunu güçlendirmek için Girite yerlesmeye
karar vermistir. Bu nedenle Giritde asileri
destekliyor, ancak adanin Yunanistana ilhakina
karsi çikiyordu. Yunanistan Ingilterenin
Girit Rumlarini destekledigini görünce, Girit
Rumlarini yeniden kiskirtti ve bir ayaklanma daha
baslatti. Zamanlama tamdir Osmanli maliyesi
perisan durumdadir. Bütçenin dörtte üçü dis borç
ödemelerine gitmektedir. Buna ragmen dis borç
faizleri yine ödenememektedir.
3.
13
Soruna yine Batili devletler müdahale eder. Girit
yönetiminin basina bir Rumun getirilmesini
isterler. Maliyesi çok bozuk olan Osmanli -bugün
oldugu gibi- bu istege de boyun eger Ayni yil
Halepa Antlasmasi ile, adanin valiligine bir Rum
getirilir. Vali yardimcisi bir Türk olacaktir.
(1896) Yeni reformlar, tam özerklik Rumlar,
Yunanistanin da kiskirtmasiyla, çeteler halinde
Türklere saldirmaya baslar. Silahli çatismalar
bütün adaya yayilir. Yunanistandaki Etniki
Eterya örgütü, Girite bol miktarda silah,
cephane ve gönüllü göndermektedir. Osmanli
Devleti, isyani bastiracak güçtedir. Ancak araya
yine Avrupa devletleri girer. Girit Rumlarinin
isteklerini göz önünde tutarak bir reform plani
hazirlamistir! Buna göre Girite tam bir
özerklik verilecektir. Plani uygulamasi için,
Osmanli Devleti üzerinde agir bir baski süreci
baslatirlar. Karsilik olarak, adanin hiçbir zaman
Yunanistana baglanmayacagina dair güvence
vermislerdir. (Yalandir, tam tersini
yapacaklardir. Kibris hakkindaki Annan Plani da
ayni taktige dayanmaktadir.) Devlet-i Aliye
yapilan baskilara ancak kisa bir süre direnir.
Aslinda kendisi de-tipki günümüzde oldugu gibi-
bitkin, isin uzamasini istememektedir. Epeydir
yaptigini yapar 1896da boyun eger.
4.
14
(1897) Özerklik statüsünde degisiklik Yunanistan
ve özellikle Etniki Eterya, asileri kiskirtmaya
ara vermediler. Avrupa kamuoyu da Rumlarin
arkasindaydi. Bu durum, Yunan hükümetinin
cesaretini arttirir. Yunanistan, Girite yeni
silahlar gönderir, Rumlari Müslümanlara
saldirmaya tesvik eder. 1897de çatisma yeniden
baslar. Girit Rumlari adayi Yunanistana ilhak
ettiklerini ilan eder. Bir Yunan birligi adayi
isgale girisir. Ancak bu kez Yunanistanin
hesaplari, Büyük Devletlerin hesaplari ile
örtüsmemistir. Büyük Devletler, özerklikten
yanadir, ilhaka karsidir. Yunanlilar geri adim
atar. Girite genis özerklik verilmesine Osmanli
da razidir. Ancak Yunanistan, çözümü kabullenmez.
Iki devlet arasindaki gerginlik sonunda savasa
dönüsür. Yunanistan, agir bir hezimete ugrar.
Ancak Rusya dahil, Büyük Devletler yeniden
Yunanlilarin imdadina yetisir. Hristiyanlarin
lehine, özerklik statüsünde degisiklik yapilir.
5.
15
(1898) Osmanli askerleri Giritten çikariliyor.
Ada valiligine Yunan veliahdi getiriliyor Eylül
1898 Hanyada karisikliklar çikar. Bunu firsat
bilen Ingiltere, Osmanli Devletiden, adadaki
askerlerini çekmesini ve Giriti Ingiltere,
Fransa, Italya ve Rusyanin ortak isgaline
birakmasini ister. Talep Büyük Devletlerin ortak
bir ultimatomuna dönüsünce, Osmanli Devleti yine
boyun eger ve Giriti bosaltir. Osmanlinin Girit
ile fiili baglari kopmustur artik. Çünkü adanin
valiligine Yunan veliahdi Prens Yorgi getirilmis,
Girit ile Yunanistan ayni ailenin hükümranligi
altinda birlestirilmistir. Bu Enosistir! Evet,
Enosis gerçeklesmistir! Osmanli, Giriti
kaybetmistir, hem de savas meydanlarinda degil,
müzakere masalarinda (Kibris da öyle elden
gitmiyor mu?).
6.
16
Bu arada Osmanli yöneticilerinin durumu Bu
gelismeler, Osmanli açisindan bir hezimettir ama,
halka bir zafermis gibi yutturulur. (Burada
Kibris hakkindaki mansetleri hatirlamadan
edemiyorum). Sadrazam, ayni zamanda Hariciye
Naziri olan Ali Pasadir. Ali Pasanin Paris
Konferansindaki teslimiyetçi ve aptalca tutumu
bir Yandan yüregimizi yakarken, bir yandan da
bugünkü yöneticilerimizi hatirlatir. Konferansa
katilan ülkeler, Osmanli Devletinin o günkü
sinirlarini garanti altina almislar, toprak
bütünlügüne kefil olmuslardir. Ali Pasanin
toplantida bir Türk delegesi olarak degil de bir
yabanciymis gibi davranmasi, kaybin büyüklügünde
etkili olmusa benzemektedir. Bu sonuca su
diyalogdan variliyor. Ingiliz Basbakani Lord
Palmerston, kendi delegesi Clarendona
Osmanliyi koruma sözü vermistik, neden yardimci
olmadiniz? diye sorunca, su anlamli yaniti
alir Birine yardim, o kisinin istegine ve
istegini dilendirme becerisine göre olur. Sizin
bile hoslanmadiginiz o maddeleri, Osmanli
delegesi uygun gördü ve itirazsiz kabul etti. Ben
ne yapabilirdim ki? Ben bir Türkten daha fazla
Türk olamam ki! Atatürk, bu konuda da bize adam
gibi düsünmenin kapilarini açmis Toplumsal
gelismenin de, çürümenin de temelinde
yöneticilerin tavirlari yatar!
17
(1909) Girit Meclisi Yunanistana ilhak kararini
açikliyor Ikinci Mesrutiyet dönemindeyiz, yil
1909 Ilk Girit ayaklanmasinin üzerinden 80 yil
geçmistir. Devletin basina yeniden bir sorun
açilir Avusturya, Bosna Herseki ilhak
etmistir. Bu, Yunanistanin ve Girit Rumlarinin
yillardir bekledikleri andir. Hemen harekete
geçerler. Ayni gün Girit Meclisi de, adayi
Yunanistana kattigini ilan eder. Osmanli
Devleti ektigini biçer, protestolarina hiç kimse
kulak asmaz. On binlerce Müslüman Türk, perisan,
Türkiyeye göçer. Bütün varliklarini Giritte
birakmislardir.
7.
8.
(1912) Yunanistan Girite asker çikariyor. Bu
fiili ilhaktir Yil 1912 Balkan Savasi Osmanli
yine zor durumda, agir yenilgilere ugruyor.
Yunanistan Ege adalarini birer birer ele
geçirmekte. Tabii, Girite de asker çikarir. 100
yil önce aldigi ilhak kararini fiilen uygulamaya
baslar. (Bizim 100 yil önce aldigimiz hangi
karar var?)
18
(Londra ve Bükres Antlasmalari) Osmanli Hükümeti
zayiftir, muhtaç ve kimsesizdir. Ilhak kararini
Londra ve Bükres antlasmalari ile resmen kabul
eder. Girit temelli yitirilmistir. Türkler,
Giritte çok büyük vahset ve acilar çeker. Göç
baslar. Anadoluya siginirlar. Bügün Giritte tek
Türk kalmamistir. Bütün izleri silinmistir
Türklügün.
9.
Sira Geldi Tarihten Ders Almaya
  • Büyük Devletler, çogunlukla Yunanistanin
    arkasinda, ama çikarlari gerektirdigi için.
    Onlarin yardimi olmasaydi, Yunanistan hedefine
    ulasamazdi.
  • Girit sorunu, Yunanistanin bir devlet olarak
    ortaya çikisiyla basliyor.
  • Açikça görülüyor ki Yunanistan, uzun dönemli bir
    plani sabirla uygulamis, planindan asla sasmamis,
    hiç pes etmemistir. Hedefi aynidir, hiç
    degismemistir Giriti ele geçirmek.
  • 4) Osmanli Devletinin mali ve ekonomik
    güçsüzlügü, Yunanistanin planlarina destek
    olmustur.
  • 5) Osmanli yöneticileri - Ekonomik ve mali
    nedenlerden dolayi elleri kollari baglidir.
  • - Saskin ve teslimiyetçiler
  • - Cehalet, bilinçsizlik ve hamiyetsizlik çok
    yaygin.
  • - Yöneticiler gerçekleri gizliyor, yalan da
    söylüyorlar.
  • - Düsmana ödün verince, sorun bitecek
    saniyorlar. Düsman her aldigi ödünden sonra
    daha da cesaretleniyor.

19
Bu yazidaki bazi isimleri ve tarihleri
degistirerek tekrar okumaya ne dersiniz? Büyük
Devletlerin yerine ABD ve AB Girit
yerine Kibris Osmanli Devleti
yerine Türkiye Cumhuriyeti koyarak
okuyunuz. Yunanistan sözcügü oldugu gibi
kalacak elbette. Tarihleri de 20. yüzyila
aktariniz. Giritte ve Kibrista olup bitenler
arasinda fazla bir fark göremeyeceksiniz.
20
ADIM ADIM KIBRIS
21
1571 Osmanli Imparatorlugu, Adayi
Venediklilerden aliyor ve ilk Türk cemaati
Kibris adasina yerlesiyor. 1777 Adada yasayan
88 bin kisinin 47 bini Türk.
1878 Ingiltere, Kibrisi geçici olarak isgal
ediyor.
1914 I. Dünya Savasi sirasinda Ada, Ingiltere
tarafindan ilhak ediliyor.
1923 Türkiyenin Adadaki Ingiliz egemenligini
tanimasi ancak Lozan Andlasmasinin
imzalanmasiyla mümkün oluyor. Kibris bir Ingiliz
sömürgesi haline geliyor.
1928 Kibrisli Rumlar, tarihsel düsleri olan
Yunanistan ile birlesme (Enosis) isteklerini
Ingilizlere iletiyor. Adadaki Türk nüfus beste
bire düsmüs durumda.
22
1931 Kibrisli Rumlarin Yunanistan ile birlesme
talepleri artiyor. Bu dönemde Kibrisin bir
Elen adasi haline getirilmesi (enosis) fikrini
savunan Rumlar, ilk siddet eylemini
gerçeklestiriyorlar. Adadaki Ingiliz Valisinin
konagini yakiyorlar.
1947 Ingiltere, Kibrisla ilgili hiçbir statü
degisikligini kabul etmeyecegini açikliyor
(Kibris, bölgede Ingiliz egemenligi altindaki tek
toprak parçasi durumunda)
1948 Kibris Rumlari, Kilisenin öncülük ettigi
bir halk oylamasi düzenliyor. Oylamadan ezici bir
çogunlukla Enosis çikiyor! Kibrisli Rumlarin
Kibris Türklerine karsi siddet eylemleri
basliyor.
1951 Yunanistanin NATOya katilmasi, Kibris
Rumlarini umutlandiriyor.
1954 Yunanistan Birlesmis Milletlere
basvurarak, Kibris için kendi kaderini tayin
hakki karari verilmesini istiyor. Ingiltere buna
karsi çikti. Bu talep BMden dönüyor.
23
1955 Kibris Rumlari, kitlesel gösteriler yapiyor
ve silahlaniyor. Yunanistandan gelen bir askerin
kurdugu Kibris Savasçilari Ulusal Örgütü (EOKA),
harekete geçiriliyor. 31 Mart 1955 Polis
karakollari ve resmi daireler bombalaniyor.
Agustos 1955 Londrada Ingiltere, Yunanistan ve
Ingilterenin katildigi bir toplanti yapiliyor.
Ingiltere, EOKA saldirilarina ragmen Kibristan
vaz geçmiyor. (Çünkü Ortadogudaki petrol
kaynaklarinin korunabilmesi için Ingilterenin
Kibrisa ihtiyaci var.)
1959 Ingiltere, Yunanistan ve Türkiye arasinda
Zürich ve Londra antlasmalari imzalaniyor.
16 Agustos 1960 Uluslararasi anlasmalara dayali
ve iki toplumlu yasa çerçevesinde bir ortaklik
devleti olan Kibris Cumhuriyeti kuruluyor.
Cumhurbaskani Rum, yardimcisi Türk. Taraf ülkeler
garantör. 1960 Anayasasi imzalaniyor.
Ancak Rumlar, Enosisden vaz geçmis degil.
Türkler taksim istiyor. Çatismalar ve kanli
olaylar çok geçmeden yeniden basliyor. Rumlar,
Anayasanin Türklere verdigi haklari tanimiyor.
24
1963 Cumhurbaskani Makarios Anayasayi
degistirmek istedigini resmen açikliyor. Rumlar,
Türkleri imhaya yönelik Akritas Planini
uygulamaya koyuyor. Rum çeteler, Türklere
saldiriyor. 24 Türk öldürülüyor. Korku içindeki
30 bin Kibrisli Türk, 103 köyü terk ediyor ve Ada
yüzölçümünün sadece 3'üne denk gelen bölgelere
kaçiyor, buralarda da kusatma ve tecrit altinda
yasiyor. EOKAcilarin basinda Nicos Sampson ile
Thassos Papadopulos var.
EOKAnin kanli eylemleri 21 Araliktaki Noel
katliami ile doruga ulasiyor. 6 gün sonra
garantör ülke askerlerinden olusan Barisi Koruma
Kuvveti olusturuluyor ve Adanin kuzeyi ile
güneyini birbirinden ayiran Yesil Hat
çiziliyor. Bir Ingiliz generalin yesil bir
kalemle harita üzerinde çizdigi bir çizgiyle kent
30 Aralikta ikiye ayriliyor.
Ocak 1964 Londrada toplanti Rumlar gerçek
niyetlerini açiga vurarak, Garanti Antlasmasinin
kaldirilmasini istiyor. Rum saldirilari sürüyor.
Mart 1964 BM karariyla Mart ayinda Adaya
uluslararasi baris gücü (UNFICYP)
konuslandiriliyor. Yunanistanin adaya gizlice
asker yollama girisimleri de basliyor. Nisan
1964 Makarios Londra ve Zurih antlasmalarini
tanimadigini açikliyor. Temmuz 1964 Rum
Meclisi, Enosis karari aliyor. Türk hükümeti
Kibrisa çikartma yapabiliriz deyince ABDnin
yaniti su oluyor Bizim verdigimiz silahlari
Kibrisda kullanamazsiniz
25
1967 EOKA örgütü, Yunan hükümetinden aldigi
destekle Türklere karsi saldirilarini
yogunlastiriyor. Haziran 1967 Rum Meclisi,
yeniden Enosis karari aliyor.
1974 EOKAnin yerine kurulan, EOKA-B, Türklere
karsi saldirilarini sürdürüyor. 15 Temmuzda
Yunan subaylarinin yönetiminde bir fasist darbe
gerçeklestiriliyor. Makarios kaçiyor. EOKA-B
lideri N. Sampson cumhurbaskani oluyor. 20
Temmuzda Türk ordusu, Kibrisa çikartma yapiyor.
13 Subat 1975 Kibris Türk Federe Devleti
kuruluyor. Kibris, fiilen ikiye bölünüyor.
Mayis 1979 Rumlar daha önce kabul ettikleri iki
federe devlet ilkesine karsi çikiyor.
26
1983 Kendi kaderini tayin hakkina dayali
Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti (KKTC)nin
kuruldugu ilan ediliyor. Bu karar, Rum kesimi ve
Yunanistan basta olmak üzere Batili devletlerin
ve BM Güvenlik Konseyinin tepkisine yol açiyor.
BM Güvenlik Konseyi, bagimsizlik kararini
kiniyor, KKTC ise, Rum kesimine baris ve çözüm
çagrisinda bulunuyor.
1987 Rumlar, Enosisi gerçeklestirmek umuduyla,
ABye yaklasiyor. AB organlari Türkiye aleyhine
dozu gittikçe artan, sürekli hale gelen kararlar
almaya yaklasiyor.
1994 Rum tarafinin basvurusu üzerine Avrupa
Birligi Adalet Divani, KKTC'nin AB'ne ihracatini
yasaklayan bir karar aliyor. KKTC ekonomisine
önemli bir darbe vuran bu karar, KKTC'nin toplam
ihracatinin yüzde 60'a yakin bir bölümünü
etkiliyor.
Aralik 1999 Bülent Ecevit Hükümeti, Helsinkide
Kibris ve Ege konularinin AB gündemine
tasinmasini kabul etti. Böylece ABnin Kibris
sorununa kolayca karismasinin yolu açilmis oldu.
27
Eylül Kasim 2001 Kibrisli Rumlar,
Yunanistanin destegiyle silahlaniyor. 6 Eylül
2001 AB Parlamentosu, Türk ordusunu Kibrisda
isgalci güç olarak niteliyor. 26 Kasim 2001
Avrupa Parlamentosu üyesi Fransiz Jean Charles,
Türkiyenin Kibrisi ilhak etmesi savas
nedenidir diyor.
2002 2003 Türkiyede ve Kibrisda adadaki Türk
varligina son verecek olan Annan Plani lehinde
ABD, AB ve iç teslimiyetçi çevreler, TÜSIAD,
gayrimilli medya tarafindan muazzam bir
propaganda yürütülüyor. Annan Plani KKTCye son
verecek, Türkiyenin garantörlügünü
etkisizlestirecek, müdahale hakkini ortadan
kaldiracak, Kibrisli Türkleri azinlik konumuna
getirecek, Türk askerlerini adadan çikartacak ve
Enosise bir ara asama olacak nitelikte.
Mayis 2004 Halk oylamasi yapiliyor, KKTC halki
Annan Planina evet diyor.
28
Neyse ki "aç gözlü" Rum, bu anlasmanin kendisine
sagladiklarindan yeterince tatmin olmuyor
da, Annan Plani'na "HAYIR" diyor.
Bu, simdiye kadar Türkler için yaptigi ilk ve tek
iyiliktir. Gönülden tesekkür ederiz...
29
Kaynaklar Prof. Dr. Cihan Dura Sömürgelesen
Türkiye David Frokim Barisa Son Veren
Baris www.kurtulus-online.com Perihan Korkmaz
Hürriyet Gazetesi / 02 Nisan 2005
A. Deger Erbora degererbora_at_hotmail.com
Write a Comment
User Comments (0)
About PowerShow.com