Title: Dersin K
1Dersin Künyesi
Dersin Kodu, Adi ve Kredisi FIZ176 Bilim Tarihi ve Felsefesi (2-0-2) FIZ 176 History and Philosophy of Science (ECTS1)
Seçmeli/Zorunlu Zorunlu
Önsart Yok
Dersin süresi Ders saati 50 dakikadir
Dersin Içerigi Bilim ilk çaglardan bugüne gelinceye kadar hangi güç dönemleri yasadi, bu güçlükleri nasil ve kimlerle asti, bu asamalar olurken dünya haritasi nasil degisti kisaca bilimin yasamimizi nasil yönlerdigini ortaya koymak
Dersin Amaci Bilime özellikle Fizik Bilimine katkida bulunmus bilim adamlarinin yasamini, Bilime katkilarini, Bilimin bugüne gelisinde geçirdigi asamalari açiklamak.
Ögrenim Çiktilari Bilim Tarihi ve Felsefesi dersini basari ile tamamlayan ögrenciler Her gün adini bir birim olarak kullandigi kisilerin böyle bir ödüle neden kavusturuldugunu, Yasamini biçimlendirecek bilim insanlari ile ilgili özel veya genel bilgileri ögrenmek bu insanlarin isimlerinden olusan fizik denizinde yüzerken daha fazla heyecan duymalarini saglamak Bilimin gelismesi ile ilgili tartismalara katilarak görüs bildirmek,
Kaynak Kitap Turgay Atalay Bilim Tarihi Sunum CD si,Ornitoloji. Bilim Tarihi Cemal YILDIRIM Remzi Kitabevi, 5. Basim, Mayis 1997
Yardimci Kitaplar Bilim Tarihi, Sevim TEKELI / Esin KAHYARemzi DEMIR /H.Gazi TEPDEMIR, Yavuz UNAT , Doruk Yayincilik, 2. Basim, Nisan 1997 Modern Bilimin Olusumu , Richard S. Westfall , Çeviri Ismail Hakki DURU TÜBITAK Yayinlari, Nisan, 1997 Felsefe ve Doga Bilimleri , Dogan ÖZLEM, Izmir Kitapligi, Aralik , 1994 Bilimin Öncüleri Cemal YILDIRIM, TÜBITAK Yayinlari, Mart, 1995 Büyük Bilimsel Deneyler Rom HARRÉ, Çeviri Sinan KILIÇ TÜBITAK Yayinlari, Subat, 1995 Tanri ve Bilim Jean GUITTON/GRICHKA, BOGDANOV / IGOR BOGDANOV Çeviri Yasar AVUNÇ, Simavi Yayinlari, 1993
2Dersin Isleme plani
Hafta Konular
1. Hafta Eski Uygarliklarda Bilim
2. Hafta Eski Uygarliklarda Bilim -devam
3. Hafta Eski Uygarliklarda Bilim -devam
4. Hafta Orta Çag Avrupasi ve Islam Dünyasinda Bilim
5. Hafta Orta Çag Avrupasi ve Islam Dünyasinda Bilim -devam
6. Hafta Rönesans ve Modern Bilim
7. Hafta Rönesans ve Modern Bilim-Devam
8. Hafta I.Arasinav
9. Hafta Aydinlanma Çagi ve Bilim
10. Hafta Endüstri Devrimi ve Bilim
11. Hafta Endüstri Devrimi ve Bilim devam ediyor
12. Hafta II.Arasinav
13. Hafta Çagdas Bilim
14. Hafta Çagdas Bilim -devam
3 BILIM TARIHI KAYNAKLARI
Bilim Tarihi Cemal YILDIRIM Remzi Kitabevi, 5.
Basim, Mayis 1997 Bilim Tarihi Sevim TEKELI /
Esin KAHYA Remzi DEMIR /H.Gazi TEPDEMIR Yavuz
UNAT Doruk Yayincilik, 2. Basim, Nisan
1997 Modern Bilimin Olusumu Richard S. Westfall
Çeviri Ismail Hakki DURU TÜBITAK Yayinlari,
Nisan, 1997 Felsefe ve Doga Bilimleri Dogan
ÖZLEM Izmir Kitapligi, Aralik , 1994 Bilimin
Öncüleri Cemal YILDIRIM TÜBITAK Yayinlari, Mart,
1995 Büyük Bilimsel Deneyler Rom HARRÉ Çeviri
Sinan KILIÇ TÜBITAK Yayinlari, Subat, 1995 Tanri
ve Bilim Jean GUITTON/GRICHKA BOGDANOV / IGOR
BOGDANOV Çeviri Yasar AVUNÇ Simavi Yayinlari,
1993
BILIM TARIHI KAYNAKLARI
4GIRIS
BILIM Bilim dogada meydana gelen olaylarin
nedenlerini, birbirleriyle olan baglantilarini
bulur, onlari genellestirir, kuramsallastirir ve
bu kuramsal bilgi yardimi ile sonradan meydana
gelecek olaylarin nasil ve ne zaman meydana
gelecegini saptar. BILIM TARIHI Bilim tarihi,
? Bilginin hangi asamalardan geçerek, bugün
bilim dedigimiz bilgi türünün olustugunu,
? Bilime ne gibi ve ne zamanlar katkilar
yapildigini, ? Bu katkilar yapiliyorken bilim
adamlarinin nasil bir ugras verdiklerini,
? Kullandiklari yöntemleri, araç ve gereçleri
konu alan bir disiplindir. ? Elde edilen
bilimsel sonuçlarin uygulamaya nasil
geçirildiklerinin ? Bunlarin insan yasaminda ne
gibi degisikliklere neden oldugunun incelenmesi
de bilim tarihinin konulari içine girer.
5- Bilim tarihi, bir toplumun bilime katki yapacak
bir düzeye gelebilmesi için neler yapilmasi
gerektigini somut örneklere dayanarak göstermeye
çalisir. - Tarihin çesitli dönemlerinde, bazi bölgelerde,
bazi zamanlar altin çaglar yasanmis, bazi
zamanlar karanlik dönemlere girilmis, uygarlik
yaratan toplumlar çökmüs, silinmis, yok olmustur. - Bilim Tarihçilerinin arastirmalarina göre Bilgi
birikiminin artisi ve azalisi ile, toplumun
ilerleyisi ve gerileyisi arasinda siki bir iliski
vardir. - ? Farkli dönemlerin siyasi ve ekonomik
durumlarini, felsefelerini, dünya görüslerini
inceleyerek bilimin gelismesine veya gerilemesine
neden olan düsünce ve davranislari saptamak bu
yolla gelecege isik tutmak mümkündür.
Yapilan arastirmalar Toplum tutucu, bagnaz bir
ortama itilmis ise gelismeye kapali duragan bir
duruma gelir. Böyle bir ortamda bilimde gelisme
ve ilerleme olamadigini göstermektedir (Hristiyan
Ortaçagi) Eger ortam özgür ve tartismaya açik
ise bilimsel gelisme gerçeklesebilmektedir
(Helenik dönem, Helenistik dönem, Islamiyetin ilk
dönemi, Rönesans, Günümüzün bazi Bati Toplumlari)
6Bilim Tarihi neden ögrenilmelidir ? Bir bilim
adami yaptigi isi aydinliga kavusturmak ve bundan
aldigi hazzi arttirmak için Bir filozof, bilimle
felsefe arasindaki bagintilari kurmak ve sonraki
degisikliklerin hesabini vermek için Bir psikolog
insan aklinin özelliklerini ve imkanlarini
arastirmak için Bir sosyolog ise bilim adamlari
ile onlarin ait olduklari sosyal gruplar
arasindaki bir çok baglantiyi daha iyi anlamak
için Bilim tarihini ögrenmelidir.
71.HAFTA
BİLİM TARİHİ VE FELSEFESİ
GİRİŞ BİLİM TARİHİ Bilimin doğuş ve gelişme
öyküsüdür. AMACI Objektif bilginin ortaya
çıkma, yayılma ve kullanılma koşullarını
incelemek bir bakış açısının oluşumunu
saptamaktır. GÖREVİ Bilimsel kavram, teori
ve anlayışın doğuş ve gelişimini izlemek ve
açıklığa kavuşturmaktır. ÖĞRETİLERİ Düşüncenin
serbestliğe kavuşması, akılla batıl
inançların çarpışması, insanoğlunun doğruyu
araması ve giderek ona yaklaşması, akıl
dışı saplantılarla savaşması.
8BİLİMİN AŞAMALARI
Mısır ve Mezopotamya Uygarlıklarına rastlayan
empirik bilgi toplama dönemi
Eski Yunanlıların evreni açıklamaya yönelik
akılcı sistemlerinin kurulduğu dönem
Ortağçağların Yunan felsefesi ile dinsel dogmalar
arasında bocaladığı, İslam dünyasındaki bilimsel
çalışmaların parlak başarılar kazandığı dönem
Rönesans sonrası gelişmelerin yer aldığı modern
bilim dönemi
9BİLİMSEL DÜŞÜNCE VE BULUŞUN KÖKENİ
Yaşamı Güvenilir ve Rahat Kılmak
Dünyayı Anlamak
İnsanlığın uzun tarihinde kuşaktan kuşağa
bırakılan çeşitli yaşantı ve beceri biçimlerini
kapsayan teknik gelenekler
İnsanoğlunun duygu, inanç,ve düşüncelerini içinde
toplayan kültür geleneği
Bu iki gelenek başlangıçta ve çok uzun süre ayrı
ellerde birbirine yabancı kalmış, yeterince
karşılıklı etkileşim olmadığından gelişme hızlı
olmamıştır. Bir tarafta uğraşları el
becerilerine, basit tekniklere dayanan
zanaatçılar öte yanda şair, politikacı ve
felsefeciler yer almış, bu ayrı dünyalar yeni
çağın başlarına kadar birbirinden ayrı kalmıştır.
Bu dönemden sonra karşılıklı etkileşim başlamış
ve modern bilim ortaya çıkmıştır.
10 İnsanın Doğaya Egemen Olma İsteği
İnsanın Doğayı Anlama İsteği
MODERN BİLİMİN DOĞUŞU
BİLİMİN GELİŞMESİ
Bilimde gelişme teorik düzeyde yer
alan köklü düşünme değişikliklerinin sonucu
olarak olmaktadır BİLİMSEL DEVRİM
Bilim yavaş fakat sürekli ilerleyen
bir bigi üretme ve çoğaltma süreci
şeklinde gelişmiştir BİLİMSEL EVRİM
Gel-git sarkaç salınımı Gezegenlerin
hareketi Cisimlerin serbest düşmesi
Gezegenlerin hareketlerini açıklamak Için
EXODUSten NEWTONa 2000 yıl içinde ortaya atılan
teoriler
MODERN BİLİM
11Rahipler Sınıfı (YÖNETİCİLER)
Zanaatkarlar (KÖLELER)
Dicle
Fırat
Sosyal ve ekonomik yaşam Tarım ve hayvancılık
Hayvan gücünden yararlanma Tekerlikli
araba Gemi Fırınlanmış seramik eşya
Sürekli Tarım Kentleşme
Basra
Kölelik zihniyeti daha iyiyi bulma
araştırma olgusunu yok etmiş ve gelişme
sağlanamamış UYGARLIKLAR GERİLEMİŞ
Ateşte bazı minerallerden bakır elde etmek Bakıra
biçim verebilmek Bakır ve Kalydan Bronz elde
etmek Alış-veriş düzeni (kil tablet üzerine kayıt
tutulması) 60 tabanlı sayı sistemi Resim işaret
yazı sistemi Matematik, Astronomi, Tıp, Tarih,
Mitoloji ve Din Literatürü
SÜMERLER MISIRLILAR
12SÜMERLER(M.Ö 3000) Çarpım Tablosu Alan ve Hacim
Hesapları ? sayısı (3,125)
BABİLLİLER (M.Ö 2000) Tapınak Okulları Tam sayı
sistemini kesirlere uygulama Karekök, küpkök alma
İkinci ve üçüncü derece denklemlerinin
çözümü Yarım daireye çizilen üçgenlerin dik açılı
olması Dik açılı üçgen (Pythagoras)
bağıntısı Genel Cebirsel kurallardan
bazıları Dairenin 360a bölünmesi 1 saatin 60
dak. 1 dakinın 60 snye bölünmesi Yılın
uzunluğunun 4,5 dak. gibi hatayla hesapl. 18
yılda bir meydana gelen ay tutulmalarını kestirme
MISIRLILAR Hekimlikte çok ileri bilgi ve beceri.
Edvin Smith Papirisünde (M.Ö. 1700) baş ve göğüs
yaralanmalarından bahsediliyor. Hastalıklar için
Dikaktli Muayene-Teşhis-Tedavi sistematiği
öneriliyor. Günün 24 saate ayrılması Hesaplama
işlemleri Babillilerinkinden daha kaba Matematik
ve Astronomide Babilden geri
13SÜMER, BABİL, MISIR UYGARLIKLARI Araştırmacı
kimlikleri yok Astronomi Takvim yapma ve
Astroloji amaçlı Matematik Arazi ölçüm ve iş
hayatı hesaplamalarına yönelik Tıp Hastaları
iyileştirme ve kötü ruhları kovmaya
yönelik Metalurji, Kimya Göreneklere
bağlı YÖNETİCİ KONUMUNDAKİ RAHİPLER İLE EL
BECERİSİNE SAHİP ZANAATKARLAR ARASINDA İLİŞKİ
KURULAMAMASI UYGARLIKLARIN GELİŞMESİNE ENGEL
OLMUŞ VE YIKILMALARINI GETİRMİŞTİR. BİLİMSEL
GELİŞME SAĞLANAMAMIŞTIR
142.HAFTA
ANTİK YUNANDA BİLİM
YUNAN DÖNEMİNİN BAŞLANGICI
Nereden geldikleri tam olarak bilinmeyen
Yunanlılar M.Ö. 1000 yılları civarında Ege Denizi
kıyılarında ortaya çıkmışlardır. Dünyayı irili
ufaklı bir çok doğa üstü güçlerin yönettiğini
sanıyorlardı. Başlangıçta barbar bir toplumdular.
Efsaneleri çok güzel masallardan ibaretti. M.Ö.
7. yüzyılda Küçük Asya, Yunanistan, Güney İtalya
ve Sicilyada kentler kurarak zengin bir edebiyat
oluşturdular. Finikelilerden çivi yazısını
aldılar, deniz ticareti ile uğraştılar,
harflarden oluşan zor bir sayı sistemi
kullandılar. Soyut düşünceden hoşlanan, canlı,
yaşamayı seven, atak ve spekülatif düşünceler
üreten bir toplum olarak tanımlanabilen antik
Yunanlılar pratik problemlere çözüm üretme yerine
doğa felsefesi yapmayı tercih ediyorlardı,
öğrenme ve anlama isteği ile doluydular. Yunan
bilimi, küçük Asyanın batı kıyısında kurulmuş
olan İyonyada başlamıştır. İlk Bilgin 6.
yüzyılda Milette yetişen THALES tir. Yazılı
metin bırakmamıştır, bildiklerini öğrencilerine
öğreterek yaymıştır.
15Dogum yaklasik M.Ö 624 Miletus, Küçük Asya
(Türkiye) Ölüm yaklasik M.Ö 547 Miletus, Küçük
Asya (Türkiye)
THALES Matematik, Astronomi ve Doğa Felsefesi
ile uğraşan büyük bir Bilge Mısır gezisinden
geometri öğrenerek dönmüş. İkizkenar üçgenin
taban açılarının eşitliğini bulduğu söylenir.
Evrenin sudan meydana geldiği hipotezini ortaya
atar. (İlk bilimsel görüş) Evreni (Kozmosu)
anlamak için onun yapısal niteliğini (Physisini)
anlamak gerekir Bu nitelik basit bir maddedir,
ancak bu basit madde değişik biçimlere dönüşerek
evrenin karmaşık bir yapı niteliği kazanmasına
neden olur.
16THALES Dünyayı bir tahta parçası gibi suda yüzen
düz bir tahta parçası sayar. Geometriye ispat
fikrini sokmuştur. Evrendeki tüm nesneleri bir
tek maddeye indirgeyerek olup bitenleri evrensel
bir ilkeye bağlamaya çalışması Her şeyin nedeni
olarak suyu görür.
ANAXİMANDER Evrenin temel maddesi sınırsız veya
sonsuz diye tanımladığı bitmeyen, tüken-meyen,
değişmeyen, görünmeyen, pek maddesel olmayan bir
nesnedir. Diğer tüm nesneler bu ana nesneden
değişik özellik ve nitelikler seçerek
oluşur. Ateş, hava, su ve toprak doğayı oluşturan
asıl varlıklardır. Gök cisimlerinin kökeni
Güneş, ay ve yıldızlar ateş halkasının daha
küçük halkalara ayrılması ile meydana gelmiştir.
ANAXİMENES Sonsuz, somut değildir ve
gözlenebilir niteliklerden yoksundur. Bu nedenle
hava veya buhar temel madde olarak alınmalıdır.
İnceltilen veya seyrekleştirilen hava ısınır,
böylece ateş oluşur. Sıkıştırılan hava ise soğur.
Önce rüzgara sonra buluta daha sonra suya ve en
sonunda toprak ve suya dönüşür. Hava nefes
niteliğindedir, o halde yaşamın da kaynağıdır.
Evren ile madde arasında ilşki kurarak
materyelist düşünce biçimini oluşturmuştur.
17AKILCI EĞİLİM M.Ö. 550 den sonra Yunan-Pers
savaşları bilimin gelişmemesine neden olmuştur.
Pythagoras Egeden ayrılıp güney İtalyaya
yerleşmiş Calabriada ünlü, yarı dinsel kardeşlik
derneğini kurmuştur. THALES ANAXİMANDER
ANAXİMENES Materyelist düşüncenin oluşmasını
sağlamışlardır. Güney İtalya ve Sicilyada
Pythagoras ile başlayan geleneğin niteliği ise
rasyonalistti. Bu filozoflar için evreni
oluşturan temel maddeden çok, varlık ve
değişmenin gerçek niteliği gibi sorular önemliydi.
PYTHAGORASÇILAR Sayı evreni anlamanın
anahtarıdır. Evrenin yapı taşı sayıdır. Her sayı
1 den türemiştir. Evren 1e özdeştir. 1 nokta 2
doğru 3 üçgen 4 piramittir. Çalgı aletlerinin
tel uzunlukları ile çıkardıkları sesler arasında
orantılar vardır. Daha sonraları evreni matematik
yasaları yönetmektedir görüşü egemen olmuştur.
Pythagorasçılar, Matematiksel sezgi kendi
başına yeterlidir Dünyayı anlamada gözlem
gereksizdir sapalantısına kapılmışlar ve talihsiz
bir yol izlemişlerdir.
18Pythagorasçılar, matematik düşüncelerinde
çelişkiler bulunduğunu farkettiler. Pythagoras
teoremi bir çok üçgen için doğrulanıyordu. Ancak
kenarları bir birim uzunluktaki ikizkenar dik
üçgen için hipotenüsün uzunluğu ?2 oluyordu. ?2
ise ne bir tamsayı ne de tam sayıların herhangi
bir bileşimi ile elde edilebiliyordu. Tam sayılar
evrenin temel yapı taşlları ise onlarla ifade
edilemeyen bir uzunluk nasıl olabilirdi?
RASYONALİSTlerin hepsi PYTHAGORASçı
değildi HERAKLEİTOS (M.Ö. 500) Gerçeğin özü sayı
değildir. Değişme sürecidir. Herşey sürekli bir
değişme süreci içindedir. Bu nedenle nesnel
dünyayı incelemeye gerek yoktur. PARMENİDES
(M.Ö. 475) Değişme ve hareket görünüştedir,
duygularımızın bir aldatmacasıdır. Asıl gerçek
olma dır, çünkü aklımız olmamayı değil olmayı
kavrayabilir.
19ATOMSAL EVREN KAVRAMI
Materyelist ve Rasyonalist görüşlerin karşılıklı
eliştiri ve etkileşmesi sonucu yeni kavramlar
ortaya atılmıştır. M.Ö. 450 den sonra ortaya
atılan SAYI, GÖK CİSİMLERİ, CANLI VE CANSIZ
VARLIKLARLA ilgili teoriler daha sağlam ve
ayrıntılı bilgilere dayanmaktadır.
EMPEDOCLES
Kantitatif düşünce geleneği. Tüm varlıklar 4
element (hava,su,ateş,toprak)in kantitatif olarak
değişik oranlarda birleşmesi ile oluşmuştur.
Başlangıçta bu 4 temel elementi içine alan
küresel bir evren vardı. Bu evrende iki önemli
kavram sevgi ve nefrettir. Sevgi elementlerin
birleşmesini, nefret birbirini itmesini
ayrılmasını sağlar. Ay ışığını güneşten alır.
Güneş ve ay dünya etrafında dönmektedir. Organik
Evrim Organlarımız başlangıçta ayrı ayrı
birimler halinde serbestçe dolaşmaktaydı
20DEMOCRİTUS Dogum yaklasik M.Ö 460 Abdera,
Thrace, YunanistanÖlüm yaklasik M.Ö 370
Atomsal Evren Görüşü MİLETli LEUCİPPUS ile
birlikte atomsal evren görüşünü
başlatmıştır.Evrende her şey fiziksel olarak
bölünemeyen atomlardan meydana gelmiştir.
Atomların sayısı sonsuzdur, atomlar sürekli
hareket halindedir. Büyüklükleri, biçimleri,
ağırlıkları farklı olan atomlar sonradan
yaratılmamıştır, ezelden beri vardır ve yok
edilemezler. Democritus için iki gerçek vardır.
Atomlar ve içinde döndükleri boşluk. Bu teori,
Thalesle başlayan geleneğe uygun ateist ve
materyelist bir felsefedir
21DOĞA FELSEFESİNE TEPKİ
Materyelist görüşün egemen olduğu dönemlerde
ortaya atılan hipotezler birbirleri ile bağdaşmaz
olduğundan ve sürekli çoğaldığından etkinlikleri
azalmış ve M.Ö. 400 lerden sonra doğaya dönük
felsefelere tepki doğmuş, gözler kozmosdan insana
dönmüştür.
Atina Demokratik Yönetim, Serbest Düşünme
Tartışma özellikleri nedeniyle, geçimlerini bilgi
öğretmekle sağlayan göçmen düşünürlerin
yerleştiği merkez olmuştur. Bu kisilere SOFİST
denilmektedir. SOFİSTLER Gerçeği aramaktan çok
tartışmada üstünlük kazanma sanatı üzerinde
dururlar. Gerçeği aramayı amaçlayan katıksız
bilim ve felsefe açısından becerileri yüksek
değildir.
ATİNADA BU TUTUMA KARŞI OLAN VE RAHATSIZLIK
DUYAN DÜŞÜNÜRLER VARDIR
22SOKRATES
Tartışma doğru sonuca götürmelidir İnsanı iyi,
akıllı ve dürüst yapmanın yollarını aramak ve
göstermek Doğruluk, İyilik, Adalet, Erdem gibi
soyut kavramların gerçek anlamları
nedir? Yöntemi Ustaca yönelttiği sorularla
karşısındakini düşünmeye sevketmek, doğruyu adım
adım buldurmak Ahlak kavramlarının ve asıl
gerçeğin aydınlatılmasına yardımcı görmediği için
Doğa Bilimlerine karşı çıkar
23LYCEUM
AKADEMİ
KURUCUSU PLATON
KURUCUSU ARISTOTALES
DIŞ DÜNYAYI ANLAMAYA ÇALIŞANLAR
İNSANI İÇ VE DIŞ DÜNYA İLE İLİŞKİLERİ IÇİNDE ELE
ALANLAR
M.Ö. 399 da SOKRATES 71 yaşında ölüme mahkum
edildiğinde PLATON 30 yaşında genç bir adamdır.
Üzüntüsünden Atinayı terk eder ve uzun süre
dönmez. Döndüğünde AKADEMİsini kurar. Akademinin
girişine , BURAYA MATEMATİK BİLMEYENLER
GİREMEZ yazdırır. Akademide Matematiğin yeri
büyüktü. Matematik yanında evrenin yapısal
niteliği de inceleniyordu.
24PLATONA GÖRE EVREN
OLGULAR DÜNYASI İdealar Dünyasının üstünkörü bir
kopyası. Burada her şey geçici, kusurlu ve
aldatıcı. Duygularımıza gerçek gibi görünen
olgular aslında bir aldatmacadır.
İDEALAR DÜNYASI Soyut FİKİRlerin veya FORMların
barındığı yetkin, sürekli ve asıl gerçekliği
oluşturan dünya.
YALNIZ EĞİTİLMİŞ AKIL BİZİ DOĞRUYA, İDEALAR
DÜNYASINA GÖTÜREBİLİR
EVRENi AKILLI BİR YARATICI OLUŞTURMUŞTUR DOĞA
YASALARI TANRISAL İLKELERİN BUYRUĞUDUR
BU FELSEFE DOĞA BİLİMİNİN GELİŞMESİNİ 2000 YIL
BOYUNCA TERS YÖNDE ETKİLEMİŞTİR
25El işlerini köleler yapar Özgür insanlar soyut
kavramlarla düşünür Astronomlar, Gökyüzüne değil
kendi iç dünyanıza , akıllarınıza bakın. Yıldızlı
gökyüzü dünya etrafında çembersel
dönmektedir Çembersel hareket mükemmeldir. Başka
bir hareket biçimi düşünülemez. Gezegenler asla
yollarından sapmaz, yön değiştirmez. Değişmeyen
bu yollar çemberseldir. KEPLERe kadar geçen
2000 yıl PLATONun bu görüşünü ispat etme
çabasıyla geçmiştir.
26EUDOXUS
Ölçüme dayanan Astronomi ile spekülatif
kozmolojiyi birleştiren Evrenin düzenini
belirlemede GÖZLEMe gerekli yeri tanıyan ilk
teorisyen
Dogum M.Ö 408 Cnidus (Resadiye yarim adasi,
Türkiye)Ölüm M.Ö 355 Cnidus, (Resadiye yarim
adasi, Türkiye)
BABİLliler gök cisimlerinin karmaşık periyodik
hareketlerinin daha basit periyodik hareketlere
indirgenebileceğini biliyorlardı EUDOXUS, bunu
öğrenmiş olabilir veya yeniden bulmuş
olabilir Yöntemi aritmetik biçimden geometrik
biçime dönüştürerek gelştirmiştir. EUDOXUSün
yer merkezli sistemi baştan bazı zorluklarla
karşılaşmıştır Teorisi, gök cisimlerinin dünyadan
daima aynı uzaklıkta hareket etmelerini
gerektiryordu, oysa Venüs ve Marsın
parlaklıklarının değiştiği çok öncelerden
biliniyordu. Güneş tutulmasının bazen tam, bazen
halkalı olduğu da biliniyordu
27Bu modelde gök cisimlerini taşıyan küreler ortak
merkezleri olan çemberler üzerinde ve dünya
çevresinde değişmeyen hızla dönüyorlardı. Bu
yargıdan kurtulmak kolay olmamıştır. Dünyayı
merkez olmaktan çıkaran KOPERNİK sisteminde bile
kürelerin korunduğunu ve yörüngelerin çembersel
olduğunu göreceğiz.
EUDOXUS
ARISTOTALES LYCEUM M.Ö. 384-322
Makedonyalı, 18 yaşında Atinaya gelmiş, Platonun
ölümüne (M.Ö. 347) kadar Akademide Matematik ve
Felsefe öğrenimini sürdürmüş. Önce Anadoluya
daha sonra Makedonyaya gitmiş ve nihayet tekrar
Atinaya dönmüş ve LYCEUMu kurmuş.
28 Mantık Doğa Felsefesi Ahlak Politika Edebiyat
eleştirisi Metafizik Fizik Fizik ve Felsefe
biraradadır. Tüm evreni açıklamaya yönelik kapalı
ve birleşik bir sistem kurmuştur. Bunu anlamak
için sistemin tümünü anlamak gerekir. Dünyayı
anlamada duygulara verdiği önemle PLATONculara,
Olguları nicel ve ölçülebilir açıdan değil nitel
açıdan ele alışı ile ATOMculara karşı çıkmıştır
Mantık Doğa Felsefesi Ahlak
Politika Edebiyat eleştirisi Metafizik
Fizik
Fizik ve Felsefe biraradadır. Tüm evreni
açıklamaya yönelik kapalı ve birleşik bir sistem
kurmuştur. Bunu anlamak için sistemin tümünü
anlamak gerekir.
Aristotalesin Fiziği gibi kurduğu mantık da pek
az değişikliklerle ortaçağ boyunca sürmüştür ve
Skolastik felsefenin vazgeçilmez aracı olmuştur.
Bugün bile geçerliliğinden bir şey yitirmiş
değildir, sadece son gelişmeler kapsam ve yöntem
yönünden daha geniş ve etkili olmak açısından bu
mantığı aşmıştır
29İmgelediği evren hiyerarşik ve Tanrısaldır, ancak
Mekanik niteliktedir. Evren iç içe yuvalanmış
kürelerden oluşmaktadır. Sabit yıldızları taşıyan
en dıştaki kürenin hareket kaynağı tüm evreni
çevreleyen ve yöneten hareketsiz hareket ettirici
bir güç (Tanrı) vardır.Gökyüzünün yapıldığı madde
ile yeryüzü nesnelerinin yapıldığı madde apayrı
niteliktedir.
Aristotalesin ortaya koyduğu sistem hem olumlu
hem de olumsuz sonuçlara yol açmıştır. Sistemin
uzun süreli etkisi bilimin gelişmesini durdurucu
niteliktedir. Sistemin kısa süreli etkisi daha
olumludur. Kendisinden sonraki yüzyıllarda bir
çok bilimsel çalışmalar için iyi bir model,
esinlenme kaynağı olmuştur
ARİSTOTALES FİZİĞİNE GÖRE Bir cismin hareketini
sürdürmesi, onu harekete geçiren şeyle temasının
kopmamasını gerektirir. Canlıların hareket
kaynağı kendi içlerindedir. Cansız cisimlerin
hareketi için dış bir kuvvete veya etkiye ihtiyaç
vardır. Fırlatılan bir cismin hareketini bir süre
devam ettirmesinin nedeni havada meydana gelen
bir takım sarsıntılardır. Bu sarsıntılar gidrek
zayıfladığından hareket hızını yitirir. hareketin
havada daha fazla sürmesi hava titreşimlerinin
daha kolay olması ile ilgilidir.
30ARİSTOTALESDE NEDENSELLİK KAVRAMI Olayların
nedeni Maddesel Nedensellik Nesneleri meydana
getiren ilk hammaddeyi Biçimsel Nedensellik
Hammaddeye biçim, desen veya form veren
gücü Sağlayıcı Nedensellik Bu form veya
desenin gerçekleşmesini sağlayan araç ve
düzeneği Ereksel Nedensellik Böyle
işlenen nesnelerin hangi amaçlar için
hazırlandığını belirler. ARİSTOTAL
ES İÇİN BİÇİMSEL VE EREKSEL NEDEN ÖNEMLİDİR.
BİRİNCİSİ TÜM DOĞAL NESNE VE SÜREÇLERDE VARDIR.
İKİNCİSİ İSE EVRENDE OLUP BİTEN HERŞEYİN BELLİ
BİR AMACA YÖNELİK OLDUĞUNU GÖSTERİR.
31ARİSTOTALESİN BİYOLOJİ ÇALIŞMALARI Basit bir
sınıflamadan öteye gitmeyen bu çalışmaların önemi
Doğaya empirik yaklaşımı yansıtmasındadır. 540
kadar değişik hayvan türünün sınıflanması 50
değişik türden hayvan üzerinde diseksiyon
çalışması yapmistir.
Yavrusu canlı doğan balina yumurtlayan balıklara
değil memelilere daha yakındır. Doğuran dört
ayaklılar postlu yumurtlayan 4 ayaklılar
kabukludur. Ana, yavruyu oluşturan hammaddeyi
baba o maddenin aldığı formu sağlar. Bitkiden
insana kadar tüm canlılar sürekli ve hiyerarşik
bir evrim skalasında yer alırlar. Skalanın en üst
kesiminde yumuşak sıcak kanlı memeliler en alt
kesiminde sert soğuk bitkiler yer
alır. ARİSTOTALESin bu tür metafizik
görüşlerinin bugünkü bilimsel gelişmeler
karşısında saçma görünüceği açıktır. Ancak önemli
olan onun klasik Yunan düşüncesinde bir dönüm
noktası olmasıdır. Kendisinden sonra başlayacak
Helenistik çağa kaynaklık etmiştir. Kendisinden
sonra gelenlerin, gözlemlerinin sınırlarını
aşmamalarını sağlamıştır. Biyoloji çalışmaları
ile kendisinden sonra gelenlere olgulara yönelme
gereğini aşılamıştır.
32HELENISTIK DÖNEMDE BILIM
İSKENDERİYENİN KURULMASI Büyük İSKENDERin
fetihleriyle Yunan kültürü Atina dışında kurulan
yeni merkezlere taşındı ve bilimsel gelişmede
yeni bir dönem başladı M.Ö. 334. Yunan
düşüncesi İskender seferleri sırasında Mısır ve
Mezopotamya kültürleri ile karşılaşmıştır. Bilim
adamları çeşitli konularda bilgi toplayarak bilgi
birikimlerini arttırdılar. Elde edilen sonuçlar
Yunanlıların bilimsel yaklaşımlarında önemli
değişikliklere yol açtı. Metafizik nitelik
taşıyan spekülatif bilimden gözlemsel incelemeye
dayanan empirik bilime geçildi. Bu dönem 300
yıllık HELENİSTİK ÇAĞ olarak bilinir.
İSKENDER MEZOPOTAMYAya girdikten sonra
Yunanlılar BABİL astronomi ve matematiğini tüm
ayrıntıları ile öğrendiler. Kendi sistemlerini
bırakıp 60 tabanlı sayı sistemini kabul ettiler.
Babillilerin cebirsel yöntemlerini ilginç
buldular. Gökyüzü cisimlerinin dünyadan dışa
doğru nasıl sıralandığını öğrendiler. Babil
astrolojisinin etkisinde kaldılar
33 İSKENDERin ölümünden sonra PTOLEMY, hocası
ARİSTOTALESin LYCEUMuna benzer, ancak çok daha
geniş ölçüde bir araştırma ve öğrenme merkezi
olan İSKENDERİYE MÜZESİni kurmuştur. Müzede
ücretleri devletçe ödenen 100 den fazla bilim
adamı çalışmaktaydı. Müzenin 500 000 i aşan
kütüphanesi, hayvanat bahçesi, bitki bahçesi,
gözetleme evi ve diseksiyon odaları vardı. İlk
200 yılı büyük bilimsel çalışmalara sahne olan
müze varlığını 600 yıl sürdürmüştür. Giderek
Yöneticiler Mısır kültürünün etkisine
girdiklerinden bilimde gerileme başlamıştır.
Antik çağın bilim adamları bu dönemlerde
kovuşturmaya uğramış ve rahatsız edilmeye
başlanmıştır. Zamanın en büyük astronomu
HİPPARCUS İskenderiyede barınamamış, Rodosa
gitmiştir. Giderek İskenderiye dışında yeni
bilim merkezleri oluşmaya başlamış, Ünlü hekim
GALENin yetiştiği, hayvan derisinden parşömen
kağıdı yapılan BERGAMA , ARŞİMEDESin yaşadığı
SİRAKÜZ kenti bunlar arasında sayılabilir.
34GEOMETRİDE DEDÜKTİF DÜŞÜNME Başlangıçta geometri
pratik ihtiyaçlardan doğmuştur. İlk kez THALES ve
PYTOGORAS ile geometriye ispat kavramı girmiştir.
Bilinen ve kendi buldukları önermeleri daha
rasyonel ve sistematik bir düşünme içinde
birleştirdiler. Bu çalışmalar M.Ö. 300 civarında
EUCLİD ile en yüksek aşamasına ulaştı. ÖKLİD
(EUCLİD) doğruluğunu apaçık kabul ettiği bazı
önermeler (AKSİYOM, POSTÜLA) ile diğer
önermelerin tümünü mantıksal olarak çıkarmıştır.
Geometrik önermeler Postüla ve Teoremlerden
ibarettir. Postülalara dayanarak Teoremler ispat
edilir. GEOMETRİNİN ELEMENTLERİ isimli kitabı
19. yüzyılın ortalarına kadar ders kitabı olarak
okutulmuş
Öklid ve diğer Yunan matematikçileri için
geometri uzaysal ilişkileri konu alan bir
bilimdi. Geometrinin salt biçimsel olarak ele
alınması 19. yüzyılın ortalarındaki gelişmeleri
beklemiştir.
35Dogumu M.Ö. 287 Syracuse, SicilyaÖlümü
M.Ö. 212 Syracuse, Sicilya
ARCHIMEDES
Helenist dönemde bilimin niteliğini belirleyen
önemli gelişmeler mühendislik alanında olmuştur.
Özellikle İskenderiyede bir dizi pratik icatlar
yapılmıştır. FİLO ve HERO gibi mühendislerin
icatları 3 bölümde toplanabilir. Askeri
amaçlara hizmet edenler Bilimsel çalışmalarda
kullaılan aygıt ve araçlar( Su saati, mesafe
ölçmeye yarayan hodometre, arazi ölçümünde
kullanılan ilkel teodolit) Mekanik oyuncaklar
Bugünkü anlamda bilimin ortaya çıkması için
gözlemle mantıksal çıkarımın, indüksiyonla
dedüksiyonun birleşmesine ihtiyaç vardır. Bu
birleşimi bir ölçüde ilk kez birleştiren bilim
adamı SİRAKÜZlü ARCHİMEDES (M.Ö. 287-212)
olmuştur. Matematik ilk kez deneysel verilere
uygulanmıştır. Teorik ilgi kadar pratik eğilim
de kuvvetlidir. İskenderiyeyi ziyareti
sırasında su çıkartmak için kullanılan ve kendi
adıyla anılan vidayı icat etmişti.
36 ÇİÇEROnun anlattığına göre Archimedes güneş,
ay, dünya ve gezegenlerin modellerinden gökyüzü
cisimlerinin hareketini hatta ay ve güneş
tutulmalarını gösteren bir PLANETARİUM yapmıştı.
Cisimlerin bağıl yoğunluğu ile cisimlerin yüzme
ilkesi önemli buluşlarıdır. Archimedesin bu
ilkeleri Kral HİEROnun kendisine verdiği
problemin çözümünden sonra bulduğu söylenir.
Hiero bir kuyumcunun kendisi için yaptığı
altın tacın saf altından olmadığı, gümüşle
karışık olduğu şüphesine kapılmış ve ünlü
bilginden gerçeği bulmasını istemiştir. Problem
üzerinde düşünürken, bir gün banyosunda suya
girdiğinde vücudunun hafiflediğini ve bir miktar
su taştığına dikkat eder o anda eşit ağırlıkta
iki cisimden daha hafif olanının (hacmi daha
büyük olanının) daha fazla su taşıracağı
kafasında belirir ve kendini çıplak olarak sokağa
atarak buldum, buldum (evraka, evraka) diye
bağırır.
ARCHİMEDESin ilgisini çeken başlıca konu salt
geometri idi Bir silindirin hacminin, içine
yerleştirilen kürenin hacmine oranı ile ilgili
buluşunu çok önemsiyordu. Giderek artan sayıda
poligonlar kullanarak dairenin çevresinin çapına
oranının 3 10/71 den büyük, 3 1/7 den küçük
olduğunu saptamıştı.Mekanik türden icatlarına ise
bir Matematikçinin boş zamanlarını değerlendirmek
için yaptığı eğlendirici işler olarak
yorumluyordu.
37Archimedesin bilimi geometrik model üzerine
kurma eğiliminin açık örnekleri YÜZEN CISIMLER
ÜZERINE adlı yapıtında görülür. Bu kitap, onun
bilimsel anlayışının modern anlayışa ne kadar
yakın olduğunu göstermesi açısından önemlidir.
Kaldıraç, pratik yararı çok eskilerden beri
bilinen bir ilkeydi. Archimedesin yaptığı,
ilkeyi teorik yönden temellendirmek olmuştur.
Uygulama ve gözlemler, ilkenin doğruluğunu
gösteriyordu ancak bu Archimedes için yeterli
değildi ilkenin bir yasa olarak ispatlanması
gerekiyordu.
ARİSTARKUS VE HİPPARKUS M.Ö. 4. yüzyıldan
itibaren coğrafya keşiflerine bağlı olarak elde
edilen bulgular dünyanın yuvarlak olduğu
görürşüne ağırlık kazandırdı. Hatta gece ve
gündüzün uzunluklarının eşit olmaması dünyanın
kendi ekseni etrafında dönüyor olması gerçeğini
zorlamaya başlamıştır.
38ARİSTARCHUS ( M.Ö. 310 - 230 ) AY VE GÜNEŞİN
BÜYÜKLÜKLERİ VE UZAKLIKLARI adlı kitabında Ayın
tutulduğu ve yarım ay olduğu zamanlarda yaptığı
gözlemlerden güneşin çapının dünyanın çapının 7
katı olduğunu yazmıştı. Bu sonuç yanlış olmakla
beraber güneşin dünyadan daha büyük olduğu
kavramını getirmişti. Güneşin sabit kaldığı
dünyanın onun etrafında çembersel yörüngede
döndüğünü iddia ediyordu. Dünyanın dönüşü
karşısında yıldızların sabit kalmasını dünyanın
yörünge çapının bu yıldızların uzaklığı ile
mukayese edilemeyecek kadar küçük olması, yani
yıldızların çok uzaklarda olması ile açıklıyordu.
Ancak ARİSTARCHUSun bu HELİOSENTRİK (Güneş
Merkezli) Teorisi zamanına göre çok ilerde bir
görüştü. Filozoflar dahil hemen herkesin kabul
ettiği dünya evrenin merkezidir ve dünya sabit
durmaktadır yargısını değiştirmek o kadar kolay
bir olay değildi.
39HİPPARKUS Dünya merkezli teorinin gelişmesine en
büyük katkı HİPPARKUSdan gelmiştir. M.Ö. 160 dan
127 ye kadar çalışmalarını yaptığı İskenderiyede
bir çok gözlem araçları geliştirmiş ve çok sayıda
gözlem yapmıştır. Sağladığı bilgi birikimi ile
Ayın çapının dünya çapının 1/3 ine eşit olduğunu
(doğru sayı 0,27), Ayın dünyadan uzaklığının
Dünya çapının 33 2/3 ü kadar olduğunu ( doğru
sayı 30,2) hesaplamış Düzlemsel ve küresel
trigonometriyi icad ederek enlem ve boylam
ölçerek cisimlerin yeryüzü konumlarının nasıl
belirleneceğini de HİPPARKUS bulmuştur.
403.HAFTA
ISKENDERIYEDE BILIMSEL ÇALISMALAR
Döneminin büyük harikalarından biri olan
İskenderiye Müzesi M.S 390 da Theophilus adlı bir
hristiyan papaz tarafından kalan kısmı da M.S.
640 da müslüman istilacılar tarafından yok
edilmiştir. ÖKLİD, HİPPARKUS, ERATOSTHENES,
APOLLONİUS, PTOLEMY (BATLAMYUS) HEROPHİLUS,
ERASİSTRATUS burada yetişmiş ve çalışmış bilim
adamlarıdır.
EUCLIDES (ÖKLID)
Dogumu yaklasik M.Ö. 325 Ölümü yaklasik
M.Ö. 265 Iskenderiye, Misir
Güneş ışınlarının bir doğru biçiminde yayıldığı
ve yansıma yasaları
41CYRENE'LI ERATOTHENES
Dogum M.Ö. 276 Cyrene, Kuzey Afrika (simdiki
Libya)Ölüm M.Ö 194 Iskenderiye, Misir
Fiziksel coğrafyanın kurucusu. Dünyanın küresel
olduğunu öne sürer ve çevresini 24 000 mil (24800
mil) olarak Dünyanın güneşe olan uzaklığını 92
milyon mil (93 milyon) olarak hesaplar.
Perga'li Apollonius
Dogum yaklasik M.Ö. 262 Perga, Pamphylia,
Iyonya (simdi Murtina, Antalya, Türkiye)Ölüm
yaklasik M.Ö. 190 , Alexandria (Iskenderiye),
Egypt(Misir)
(PERGALI) Tüm eğrilerin tek bir koninin
kesitlerinden ibaret olduğunu gösterir. Parabola,
hiperbola ve elips terimlerini ilk kullanandır.
Konikler aracılığı ile ikinci dereceden
denklemlere bir çözüm bulur.
42Claudius Ptolemy
Dogum yaklasik 85 MisirÖlüm yaklasik 165
Iskenderiye, Misir
BATLAMYUS (PTOLEMY) ALMAGEST isimli kitabı
Bir astronomi ansiklopedisi niteliğindedir. Bu
kitap KOPERNİK ve KEPLERe kadar standart kaynak
olma özelliğini korumuştur. Çok iyi bir
coğrafyacı. Cebelitarıktan Çine Britanya
adalarından Rusya steplerine İskandinavyadan
Nil kaynaklarına kadar haritalar yapmış. Optik
konusunda kitap yazdığı söylenir. 12. yüzyılda
Arapçadan Latinceye yapılan bir çeviri dışında
bir kanıt olmadığında kitabın ona ait olmadığı
kesin olarak belli değildir. Bu kitapta ışığın
kırılması deneyine yer verilmiş ve ışığın bir
ortamdan diğer bir ortama geçişinde gelme ve
kırılma açılarının orantılı olduğu yazılmıştır.
Bu olgu küçük açılar için doğrudur. Astroloji ile
uğraşmış
43Iskenderiye'li Hypatia
Dogum yaklasik 370 Iskenderiye, MisirÖlüm
Mart 415 Iskenderiye, Misir
İskenderiyeli Astronom THEONun kızı ve
Matematikçi olan HYPATİA M.S. 415 de Patriak
Cyrilin kışkırtması üzerine bir topluluk
tarafından öldürülür.
Chalcedon'lu Herophilus
Dogum yaklasik M.Ö. 335 Chalcedon (simdi
Kadiköy, Türkiye) Ölüm M.Ö. 280 ,
Iskenderiye, Misir
HEROPHİLUS İnsan anatomisi üzerinde çalışmalar.
Beyin, sinir sistemi, göz, karaciğer ve diğer iç
organlarla damar üzerinde incelemeler
44Dogum yaklasik M.Ö. 304 Lulis simdi Kéa Ölüm
yaklasik M.Ö 250 Iskenderiye, Misir
Lulis'li Erasistratus
ERASİSTRATUS Diseksiyon ve fizyoloji
çalışmaları. İnsan cesedi üzerindeki diseksiyon
ve hayvanlar üzerindeki deneyler. Beyin, sinir
sistemi ve kan dolaşımı konularında çalışmalar.
Dogum yaklasik 10 Iskenderiye, EgyptÖlüm
yaklasik 75
Iskenderiye'li Hero (Heron)
HERO Birinci ve ikinci dereceden pek çok
denklemin cebirsel çözümü. Alan ve hacim
ölçümleri ile ilgili formüller. Yansıyan güneş
ışığı en kısa yolu izler. Sifon, Termoskop,
torlayıcı hava pompası, ilk buhar makinası
icadları arasında.
45Dogum 129 , Pergamum, (simdi Bergama, Türkiye.
Ölüm yaklasik 216
Bergama'li Galen
Anatomi ve hekimlikle ilgili bilgileri
sistematize etmiştir. Anatomi, fizyoloji,
patoloji ve tedavi konularında bir çok yeni bulgu
ortaya çıkarmış. Canlı hayvanlar üzerindeki
deneylerle kalbin ve omuriliğin çalışmasını
anlamaya çalışmış. Felsefede dinsel düşünür.
İnsan vücudu belli bir amaçla Tanrı tarafından
yaratılmıştır. HAYVAN RUHLARI isimli kitabı
büyük ün kazanmıştır. Tıp çalışmaları 1500 yıl
etkisini sürdürmüştür. Kanın oluşumu ve dolaşımı
ile ilgili teoriyi yapmış HARVEYe kadar bu
düşünce devam etmiştir.
46SİMYANIN ORTAYA ÇIKIŞI
Simya başlangıçtan itibaren felsefe ve astroloji
ile yakın ilişkiler içinde gelişmiştir. Metalleri
özelliklerini değiştirerek değiştirmek mümkündü.
Metaller mükemmele doğru değişmek zorundaydı.
Dolayısıyla metallerin hedefi altın olmaktı. El
sanatları gelişmişti. Halkın satın alamadığı
ziynet eşyalarının taklitleri yapılabiliyordu.
SİMYA BİLİMİNİN ÜÇ ADIMI 1 - Kalay, kurşun,
bakır ve demir siyah bir karışım verecek şekilde
kaynaştırılır. 2 - Cıva, arsenik veya antmuan
eklenerek bakır aklaştırılır, gümüşe
benzetilir. 3 - Azıcık altın verilir, kükürt suyu
veya tuzruhu ile işlem görerek altın rengi
kazandırılır (altına dönüştürülür).
47ROMALILARDA BİLİM
Askerlik, Devlet Yönetimi ve Hukukta üstün
yetenek gösteren Romalılar yaratıcı düşünce
alanında başarılı olamamışlardır. Tarıma bağlı
savaşçı bir toplum karakterinde olmuşlardır.
Romanın en parlak döneminde (M.Ö. 106-43) ünlü
ÇİÇERO, Yunan matematikçileri kuramsal geometride
daima ilerideler diyor. Salt bilime fazla bir
katkıları olmamış. Bu genel yargının dışında
kalan bazı çalışmalara rastlamak mümkün.
LUCRETİUS (M.Ö. 98 - 55) , NESNELERİN NİTELİĞİ
ÜZERİNE adlı yapıtında Yunan atomculuğunu anlatma
ve benimsetme çabasını gösterir. Amacı temelsiz
inançları yıkmak, bilim ve felsefede aklın yerini
yüceltmekti. AMASYA LI STRABO M.S. 20 de
yazdığı coğrafya kitabında bilimin diğer kolları
ile ilgili bilgiler verilmektedir. PLİNY M.S. 23
- 79 , DOĞAL TARİH adlı 37 kitaplık eserinde daha
önceki ve o dönemdeki bilimsel çalışmaların geniş
bir özetini vermektedir. Bilimsel etkinliklere
olduğu kadar, çağının temelsiz (batıl)
inançlarına da eserinde yer vermiştir. Ancak,
Vezüv yanardağının patlamalarını incelemek için
sokulduğu dağın eteklerinde bir patlama sırasında
ölmesi doğrudan gözleme verdiği önemi de
göstermektedir
48Marcus Tullius Cicero Dogum M.Ö. 3 Ocak 106,
Arpinum (simdi Arpino), Italya
Ölüm M.Ö. 7 Aralik 43 (öldürüldü)
Titus Lucretius Carus
Romali sair ve filozof
Dogum yaklasik M.Ö. 98
Ölüm yaklasik M.Ö 55
49STRABO
Dogum yaklasik M.Ö 63 B.C., Amasya, Türkiye
Ölüm M.S. 21,
Yunanli
cografyaci, tarihçi ve filozof. Küçük Asya ,
Yunanistan, Roma, ve Iskenderiyede çalismis
Avrupa, Kuzey Africa ve Bati Asyaya geziler
yapmistir.
PLINY
Pliny the Elder (23?-79), Romali yazar ve
ansiklopedist. Pliny , Novum Comum (simdi Como,
Italya) da Gaius Plinius Secundus da dogmus fakat
genç yaslarinda Romaya gitmistir. 23 yasinda
orduya katilmistir. Plinynin büyük doga ve sanat
ansiklopedisi, Historia Naturalis, 37 kitaptan
olusmaktadir.
50 Romalıların bilimle ilk temasları Güney İtalya
ve Sicilyada yerleşmiş Yunan düşünürleri yoluyla
olmuştur. İskender imparatorluğunun yıkılmasından
sonra Yunan kültür ve bilim merkezleri
Romalıların eline geçmiştir. Dolayıasıyla bu
kültürden etkilenmeleri kaçınılmazdı. Ancak
Romalılar bu kültürün bazı yönlerini
benimsemişlerdir. Romalılar, Yunanlıların gözlem
ve teori arasında kurmaya çalıştıkları sınırlı
dengeye hiç bir zaman ulaşamamışlardır.
514.HAFTA
ORTAÇAĞ AVRUPASI VE İSLAM DÜNYASINDA BİLİM
AKLA TEPKİ VE DURAKLAMA DÖNEMİ Galenden sonra
hekimlik alanındaki gelişmeler durmamasına rağmen
felsefe ve bilim alanında tam bir duraklama hatta
yok olma dönemine girilmiştir. M.S. 3. yüzyılda
yaşayan DİAPHANTUS dışında birinci sınıf bir
bilim adamına rastlamak mümkün değildir. Yunan
asıllı olan DİAPHANTUSun cebir üzerindeki
çalışmaları ile, cebir bağımsız bir disiplin
kimliği kazandı. Ortaçağın karanlığı
Hristiyanlık ile Yeni Platonculuğun
kucaklaşmasından doğmuştur. Romalılar gibi
Latin kökenli Hristiyan rahipler de teorik
bilimlere yüz çevirmişlerdir. Akıl değil, salt
inanç insanı kurtarabilirdi. AZİZ AUGİSTİNE
Akıl bizi inanmaktan alıkoyan bir tuzaktır
diyordu. Bilime, ancak İncili anlamaya yetecek
kadar izin veriliyordu.
52BU DÖNEMİN DÜŞÜNÜRLERİ PAPPUS 290 350
Iskenderiye , Misir
MATEMATİKSEL KOLLEKSİYON adlı
eseri yüksek matematik ve mekanik üzerinde kısmen
tarihsel kısmen ansiklopedik bilgi
vermektedir. PROCLOS 8 Subat 411 Constantinople
(simdi Istanbul), Byzantium (simdi Turkey) de
dogdu , 17 Nisan 485 de Atina, Yunanistanda
öldü ÖKLİD üzerine hazırladığı yorumunda
matematik problemlerinin geniş çözümlemeleri,
tarih ve felsefe bir arada verilmektedir.
ASTRONOMİK HİPOTEZLERE BAKIŞ adlı eseri
yazmıştır. SİMPLİCİOS Yaklasik 490 da Cilicia,
Anatolia (simdi Türkiye) de dogduyaklasik 560
da muhtemelen Atina, Yunanistanda
öldü Aristotalesçi. Aristotales bilimini çeşitli
cephelerinin gelişimi ile ortak merkezli
kürelerden oluşan astronomi sistemi hakkında son
derece ayrıntılı incelemeleri var. Eserleri 13.
ve 14. yüzyıl Avrupasında en çok okunan eserler.
PHİLOPONOS Daha özgün bir düşünür.
Aristotalesi eleştirebiliyor. Aristotalesin
zorlanmış hareket teorisini hatalı hatta yanlış
buluyordu. Atılan bir taşın hareketini devam
ettirmesi ilk aldığı itişin etkisine bağlıdır.
İlk itiş ne kadar büyükse hareketin devamı o
kadar uzun sürer.
53 Bilimsel çalışma geleneğinin zayıf da olsa Roma
İmparatorluğunun Doğu kesiminde Yunanlılar
arasında sürdürülmüş olmasını uygarlığımız
yönünden şans saymak gerekir. Çünkü bu gelenek
tamamen ortadan silinebilirdi. Gerçi antik çağın
Yunan dehası bir daha dirilmemek üzere tarihe
gömülmüştü ancak, ürünleri ve ürünleri oluşturan
gelenek hala yaşıyordu
ORTAÇAĞ KARANLIĞIM.S. 4. ve 13. yüzyıllar
arasında geçen 1000 yıllık dönem Avrupa için
karanlık bir dönem sayılır.
Bu dönemde bilim ve felsefede öncülük
Müslümanların eline geçmiştir. Başlangıçta
çevirilerle işe başlayan müslümanların önemli
bazı katkılarda bulundukları gözlenir. İslam
dünyasının bilimsel çalışmalarının en parlak
olduğu dönem M.S. 800 - 1100 arasındadır.
Müslümanlar sadece bilimsel düşünme geleneğini
sürdürmekle kalmadılar, Avrupanın yeniden
canlanmasına etken oldular.
Ortaçağ boyunca egemenliğini sürdüren Hristiyan
Teolojisi temelde birbirine yakın olmayan 3 ögeyi
içeriyordu.
1 - Tevrata dayanan Judaizm
2 -
Yeni-Platonculuğun mistisizmi.
3 - Doğu kültürlerine
özgü ilkel dinsel töreler veya gizli, gizemli
inançlar.
54Böyle bir yapının bilime açık olması, özgür ve
laik düşünceye yer vermesi beklenemezdi. Giderek
din dışına düşen bilimsel çalışmalar
Hristiyanlığa aykırı, ateist işi sayılır
olmuştur. Bilginin kötü, cehaletin erdem
sayıldığı dönem başlar. Bilime karşı kuşku yer
yer eylemli saldırı halini alır. Simyacıların
bile kitapları yakılır. M.S 389 sıralarında
Hristiyan ayaklanmasından yararlanan Piskopos
THEOPHİLUS İskenderiyedeki ünlü kütüphanenin bir
kısmını tahrip eder.
M.S. 415 de İskenderiyeli Astronom THEONun kızı
Matematikçi HYPATİA Patriak Cyrilin kışkırtması
üzerine bir topluluk tarafından öldürülür.
6. Yüzyılın ilk yarısında Platon ve
Aristotalesin Atinadaki okulları imparator
Justinian tarafından Hristiyanlığa aykırı
bulunarak kapatılır
Romalı soylu BOETHİUS laik nitelikteki
yazılarından dolayı ölüm cezasına çarptırılır.
Bizans üstü tam olmasa da Yunan ve Roma
geleneğini sürdürmeye çalışmaktadır. Aynı gelenek
Suriyeden İran körfezine kadar uzanan bölgede bu
anlayış devam etmektedir. Böylece Yunan, Hint ,
İran ve Suriye kültürleri karşılıklı etkileşme
olanağı bulur. İrandaki UNDİSHAPUR, Atinadaki
okulların kapanmasından sonra Yeni-Platoncuların
yerleştiği yeni merkez olur. Bu etkileşim ileride
İslam bilimi aracılığı ile Avrupanın yeniden
uyanmasına neden olacaktır
55Karanlık dönemin tek olumlu noktası hekimliğin
önem kazanmasıdır. Benediktinlerin HİPOKRAT ve
GALEN geleneklerine dönmeleri önemlidir. Karanlık
çağdan uyanmaya giden ilk atılım SALERNOda
açılan tıp okuludur. Burada Hipokrat ve Galenden
kaynaklanan kitaplar üretilmiş, 9. yüzyılda ünlü
hekimler yetiştirilmiştir. 11. yüzyıldan itibaren
Arapça kaynaklardan da çeviriler yapılarak
öğrenimin güçlenmesi ve yayılması sağlanmıştır.
565.HAFTA
İSLAM DÜNYASINDA BİLİM
İslam dininin ortaya çıkışı ile tarihin parlak
dönemlerinden biri başlar. M.S. 8. ve 12.
yüzyıllar arasında geçen 400 yıl boyunca bilim ve
düşünce meşalesi Atlas Okyanusu kıyılarından
Kuzey Hindistan ve Orta Asyaya kadar olan
bölgede İslam Dünyasında yanar.
Araplar ele geçirdikleri yerlerdeki bilim
merkezlerinden etkilendiler ve öğrenme isteğine
sarıldılar. Bu amaçla, Yunan bilgi hazinesini
ortaya çıkartmak ve Arapçaya mal etmeye
başladılar. İskenderiyede bulduklarına Suriye ve
İranda bulduklarını eklediler.
NESTURİLERin toplandıkları CUNDİŞAPUR islam
dünyası için bir merkez oldu. Suriyedeki
Nesturiler Aristotalesin eserlerini okuyorlardı.
8. Yüzyılın sonlarında Halife HARUN-EL-RAŞİD
Aristotalesin tüm kitaplarını, Hipokrat ve
Galenin tüm eserlerini Arapçaya çevirtti. EL
MAMUN Bizans ve Hindistana kültür elçileri
göndererek tercüme edilecek eserler toplattırdı.
57Kimya alanındaki çalışmalar başlangıçta günlük ve
pratik amaçlara yönelikti. Uzun süre simya ile
ilgilendiler. Metali altına çevirme ve hayat
iksirini bulma en önemli uğraşları idi. Bu
çalışmalar sırasında bir çok kimyasal etkileşmeyi
ortaya çıkardılar. Gerçek kimya bilimi ile
hekimliğin gelişmesine katkısı olan bu sonuçlar,
daha sonra İspanya yolu ile Avrupaya geçmiştir.
EBU MUSA CABİR İBN HAYYAN Ünlü kimyacı. Daha
sonraları Latinceye çevrilen bir çok eser
yazmıştır. Kurşun karbonat bileşiğini
hazırlamıştır. Arsenik ve Antimuanı ,
sülfürlerinden ayırdığı söylenir. Metal işleme,
kumaş ve deri boyama, sirke damıtarak asetik asit
elde etme ile ilgili kimyasal işlemler hakkında
ayrıntılı bilgiler vermiştir. Metaller
arasındaki farklar sülfür ve cıvayı değişik
oranlarda taşımalarından kaynaklanmaktadır.
Kükürt (ateş), cıva (sıvı) ve tuz (katı) tüm
maddelerin temel elementleridir teorisini ortaya
atar. Bu teori, Demokritosun atom Empedokles
ve Aristotalesin dört element teorisine rakip
olarak 17. yüzyıla kadar geçerliliğini
korumuştur. Yanma, yanan cisimlerin kendi
maddelerinden birşeyler yitirmesi demekti. Bu
görüş 18. yüzyıl sonlarına kadar önemini korumuş,
oksijenin bulunması ile geçerliliğini yitirmiştir.
58Cabir Bin Hayyan (721 805)
Ortaçag kimyasinin en büyük ismi olan Cabir Bin
Hayyan bir Türk bilginidir. Atom bombasi fikrinin
ilk mucidi ve modern kimyanin babasi olarak
tarihe geçmistir. Tarih boyunca bir çok bilgin
meshur olabilmek için kitaplarinda hep ona atifta
bulunmuslardir. Cabir, Horasanin baskenti olan
Tusda dogdu. Küçük yasta iken ailesiyle beraber
Kufe sehrine yerlesti. Emevi veliahti Halit Bin
Yezid ve Caferi Sadiktan dersler aldi. Tip
dahil bütün müsbet ilimleri ögrendi. Kisa zamanda
büyük basarilar gösterince Abbasi Halifesi Harun
Resit onu Harran üniversitesinin FizikKimya
profesörlügüne atadi. Çok kisa bir süre sonunda
da üniversitenin rektörlügüne getirildi.
59Müslüman Bilim Adami ve Düsünürler
Cabir Ibn Hayyan (Geber) Kimyaci (Kimyanin babasi Ö.Y 803
El-Asmai (Basra) Zooloji, Botanik, Hayvancilik 740 - 828
El-Khwarizmi (Algorizm)(Kheva, Özbekistan) Matematik, Astronomi, Cografya. (Algorithm, Cebir, Calculus) 770 - 840
Amr ibn Bahr Al-Cahiz(Basra) Zooloji, Arap Grameri, Konusma sanati, Lexicografi 776 - 868
Yakup ibn Ishak El-Kindi (Alkindus) Felsefe, Fizik, Optik, Tip, Matematik, Metallurji. 800 - 873
Thabit ibn Kurrah (Thebit) Astronomi, Mekanik, Geometri, Anatomi. 836 - 901
Abbas ibn Firnas Uçus Mekanigi, Planetaryum, Yapay Kristaller. Ö. 888
Ali Ibn Rabban El-Tabari Tip, Matematik, Kaligrafi, Edebiyat. 838 - 870
El-Battani (Albategnius) Astronomi, Matematik, Trigonometri. 858 - 929
El-Farghani (Al-Fraganus) Astronomy, Civil Engineering. Y. 860
El-Razi (Rhazes) Tip, Ophtalmoloji, Çiçek Hastaligi, Kimya, Astronomi. 864 - 930
El-Farabi (Al-Pharabius) Sosyoloji, Mantik, Felsefe, Politik Bilimler, Müzik 870 - 950
Abul Hasan Ali El-Masu'di Cografya, Tarih. Ö. 957
El-Sufi (Azophi) Astronomi 903 - 986
Ebu El-Kasim El-Zahravi (Albucasis) Surgery, Medicine. (Father of Modern Surgery) 936 - 1013
60Muhammad El-Buzcani Matematik, Astronomi, Geometri, Trigonometri. 940 - 997
Ebu el-Kasim Maslimah el-Macriti Astronomi Ö. 1007
Ibn Yunus Trigonometri, Astronomi Ö. 1009
Ibn El-Haytham (Elhazen) Fizik, Optik, Matematik. 965 - 1040
El-Mavardi (Alboacen) Politik Bilimler, Sosyoloji, Hukuk, Ahlak Bilim. 972 - 1058
Ebu Rayhan El Biruni Astronomi, Matematik. (Dünyanin çevresinin tayini) 973-1048
Ibn Sina (Avicenna) Tip, Felsefe, Matematik, Astronomi. 981 - 1037
El-Zarkali (Arzachel) Astronomi (Astrolabe icadi). 1028 - 1087
Ömer El-Hayyam Matematik, Siir. 1044 - 1123
El-Gazali Sosyoloji, Teoloji, Felsefe. 1058 - 1111
Ebu Bekr Muhammed Ibn Yahya (Ibn Baccah) Felsefe, Tip, Matematik, Astronomi, Siir, Müzik. 1080 - 1138
Ibn Zuhr (Avenzoar) Ameliyat, Tip. 1091 - 1161
El-Idrisi (Dreses) Cografya (Dünya Haritasi), (Ilk küresel dünya). 1099 - 1166
Ibn Tufayl, Abdubacer Felsefe, Tip, Siir. 1110 - 1185
Ibn Rüsd (Averroes) Felsefe, Hukuk, Tip, Astronomi, Teoloji. 1128 - 1198
61El-Bitruci (Alpetragius) Astronomi Ö. 1204
Ibn-El Baytar Eczacilik, Botanik Ö. 1248
Nasir El-Din El-Tusi Astronomi, Euclidsel olmayan Geometri. 1201 - 1274
Celal El-Din Rumi Sosyoloji 1207 - 1273
Ibn El-Nafiz Damaski Anatomi 1213 - 1288
Kutb el-Din el-Sirazi Trigonometri, Astronomi, Fizik 1236 - 1311
El-Fida (Abdulfeda) Astronomi, Cografya, Tarih. 1273 - 1331
Muhammad Ibn Abdullah (Ibn Battuta) Dünya Gezgini. Fastan Çine gidis-dönüs 75,000 mile yolculuk. 1304 - 1369
Ibn Haldun Sosyoloji, Tarih Felsefesi, Politik Bilimler. 1332 - 1395
Ulug Bey Astronomy 1393 - 1449
Herhangi bir gelismeden 200 yil önce Türk bilim
adami Hazerfen Ahmet Çelebi Galata kulesinden
Bogaziçine dogru uçmustur. 50 yil sonra Çelebi
ailesinin bir baska üyesi olan Logari Hasan
Çelebi, yakit olarak 150 okka yaklasik 150 kg
barut kullanarak ilk roketi üst atmosfer
katmanlarina yollamistir.
62İslam Biliminin altın çağı 9. yüzyılda başlar. EL
KINDİ (M.S. 800 - 873) nin fizik ve felsefe
üzerindeki incelemeleri ile İranlı ABUBEKR
EL-RAZİnin Bağdattaki çalışmaları bu
dönemdedir. EL-RAZİ özellikle çiçek ve kızamık
hastalıkları üzerindeki çalışmaları ile ünlüdür.
Kimya bilgisini hekimliğe uygulayan ve
hidrostatik teraziyi ilk kullanan EL-RAZİ dir.
9. Yüzyılda Yunancadan Arapçaya çevrilen eserler
arasında ÖKLİDin Geometrinin Ögeleri ile
BATLAMYUSun Almagesti de yer alıyordu.
Arapların Hint kaynaklarından aldıkları sayı
sistemi sıfır için bir rakam bulunup eklenmesi
ile tamamlanmıştı. Bu sistem bugün bile ARAP
RAKAMLARI olarak bilinir. Arap sayı sisteminin
Avrupaya geçmesinde Halife EL-MEMUNun
kütüphanecisi EL-HAREZMİnin cebir üzerine
yazdığı kitap önemli rol oynamıştır.
EL-HAREZMİnin Hint hesaplama tekniğini tanıtan
kitabı daha sonra ARİTMETİK adıyla Latinceye
çevrilmiş ve uzun süre Avrupada ders kitabı
olarak okutulmuştur.
MUHAMMED EL BATTANİ İlkbahar noktasının
presesyonunu BATLAMYUSdan daha iyi yeniden
hesaplar. Astronomi tablolarından yeni bir takım
hazırlar.
63İBN YUNUS Arapların en büyük astronomu.
Kahirede güneş ve ay tutulmaları ile ilgili
önemli gözlemler yapar. Trigonometri alanında
önemli katkıları vardır. Optik alanındaki
çalışmalar önemlidir. İskenderiye yakınlarındaki
Faros adasında bulunan deniz fenerinin çıplak
gözle görülmesi imkansız gemileri göstermeye
elverişli aletlerle donanmış olduğu söylenir. EL
KINDİ Optik, özellikle ışık kırılması üzerine
kitap yazmıştır (9. yüzyıl) EL HAZEN EL
KINDİden 150 yıl sonra EL HAZEN, Batlamyusun
ışığın kırılması ile igili yasasının yalnızca
küçük açılar için geçerli olduğunu
göstermiş,ancak doğru yasayı kendisi de
bulamamıştır. Küresel ve parabolik aynaların
özellikleri, merceklerin büyütme nitelikleri
çalışmaları arasındadır. Işık kaynağının konumu
ile merceğin oluşturduğu görüntüler arasındaki
ilişkileri çözer. Görme olayının doğru
açıklamasını yapar. Latinceye çevrilen eserleri
uzun süre etkisini sürdürmüş, özellikle ROGER
BACONı etkilemiştir.
64 İBN SİNAnın (M.S. 980 - 1037) KANUN adlı
kitabı İslam kültürünün en yüce eserlerinden
biridir. Bu kitap islam dünyasında olduğu kadar
daha sonra Avrupada da geniş etki yapmıştır
Latince çevirisi bir çok Batı üniversitelerinde
uzun süre ders kitabı olarak okutulmuştur. İBN
SİNA, ŞİFA isimli kitabı ile de tüm bilgi
kollarında Avrupada etkili olmuştur.
İSLAM BİLİMİNİN ÖZELLİĞİ
M.S. 10. yüzyıldan itibaren Arapça, Yunancanın
oynadığı rolü oynar ve geniş bir bölgede klasik
dil özeelliğini kazanır. İslam biliminde gerçek
bilimsel ilerleme ve buluşlardan çok Ansiklopedik
bilgi toplama ve bunlar üzerinde yorum yapma önem
kazanmıştır. En seçkin bilgin ve düşünürler bile
doğa ile doğrudan karşılaşmak yerine, kitaplardan
öğrenmeyi ve öğrendiklerini yine kitaplara
dökmeyi yeğlemişlerdir. Örneğin ilk arap filezofu
EL KINDİ nin değişik konularda 265 kadar kitap
yazması başka türlü açıklanamaz. EL RAZİ de
yalnızca kendi alanında değil simya, teoloji,
felsefe, matematik, astronomi konularında kitap
yazmıştır. Harzemin başkenti Kahtda M.S.973 de
doğan EL BİRUNİ de hekim olduğu kadar tarihçi,
matematikçi, astronom, fizikçi ve coğrafyacı,
botanist, farmakolog, jeolog, ozan, filozof,
hümanist Diğer çok yanlı bir kişilik 11. yüzyılda
yaşayan ÖMER HAYYAM dır. Şair olarak bilinen
HAYYAMın astronomi ve cebir alanlarında da çok
önemli çalışmaları bulunmaktadır.
6511. yüzyıl sonlarına doğru duraklama ve gerileme
başlar. İmparatorluğun doğu kesimi zayıflamış ve
çökme başlamıştır. Bilimin dine aykırı olduğu,
inançları zayıflattığı görüşü egemen olmaya
başlar. Felsefeye karşı muhalefet artar,
Müslümanlar da Hristiyanlar kadar bilim düşmanı
kesilir.
Buna karşılık batı kesiminde işler farklıdır.
Bilim ve kültür etkinlikleri Batıda özellikle
İspanyada canlılığını sürdürür. İspanya İslam,
Hristiyan ve Yahudi kültürlerinin karşılaştığı
bir merkez durumundadır. Akla önem veren
filozoflar ile Tanrısal vahye dayanan teologlar
arasında bitmez tükenmez tartışmalar başlar. Bu
dönemde (1125-1198) büyük bir İslam düşünürü olan
İBN RÜŞD yetişir. İBN RÜŞD için din kişiseldir ve
iç dünyamızla ilgili bir sorundur. Oysa dinin
teolojik bir biçimde ortaya konması hem dinin
kişisel özelliğini bozmakta hem de bilimin
gelişmesini engellemektedir. İBN RÜŞD daha
sonraları Aristotales ayarında bir bilgin olarak
kabul edilmiştir. Aynı dönemde İspanyada
yetişen bir diğer bilgin Yahudi asıllı MAİMONİDE
dir. CORDABAlı olan bilgin hem matematik ve
astronomi hem de felsefe alanında eserler
vermiştir. GAZALİnin İslamiyette, SAİNT THOMAS
AQUİNASın Hristiyanlıkta yaptığı skolaztizme
benzer bir Yahudi skolaztizmi geliştirmiş belli
bir teolojik sistem ile Aristo felsefesini
bağdaştırmaya çalışmıştır.
66İBN RÜŞDden sonra İslam dünyasının batı
kesiminde de felsefe çalışmaları durur. Daha önce
(1058-1111) GAZALİ etkisiyle doğu kesiminde
felsefeye karşı başlatılan düşmanlık giderek tüm
İslam dünyasına yayılır. GAZALİnin FİLOZOFLARIN
YIKIMI adlı kitabında, felsefenin gereksiz
olduğu, hatta zararlı olduğu savunulmuştur.
GAZALİnin karşısına İBN RÜŞD YIKIMIN YIKIMI adlı
kitabı ile çıkarsa da oluşan dinsel bağnazlığa
karşı etkili olamaz
67El-khwarizmi
Geber
El-Battani
El-Biruni
El-Hazen
El-Razi
MÜSLÜMAN BILIM ADAMI VE DÜSÜNÜRLER
El-Tabari
El-Zahravi
Ibn Haldun
Ibn Rüsd
Ibn Sina
Ibn Zuhr
Ulug Bey
68İSLAM BİLİMİNİN BATIYI ETKİLEMESİ
İspanyada iki merkezde, CORDABA (KURTUBA) ve
TOLEDOda bilim ve felsefe etkinliği
yoğunlaşmıştı. Bir medrese