Peygamber Efendimizin P - PowerPoint PPT Presentation

About This Presentation
Title:

Peygamber Efendimizin P

Description:

Peygamber Efendimizin P k Soylar ve K saca Hayatlar – PowerPoint PPT presentation

Number of Views:1005
Avg rating:3.0/5.0
Slides: 72
Provided by: sufizmvei
Category:

less

Transcript and Presenter's Notes

Title: Peygamber Efendimizin P


1
Peygamber Efendimizin Pâk Soylari ve Kisaca
Hayatlari
2
Pâk Soylari
Detayli bilgi için isimlerin üzerine tiklayiniz!
3
Hz. Muhammed (S.A.V)
  • Yetim dogmustu.
  • Dogar dogmaz sahadet parmagini kaldirarak secdeye
    kapanmisti ve üç defa ümmetim demisti. Sirtinda
    peygamberlik mührü vardi ve sünnetliydi.
  • 6 aylikken annesinden ayrilarak süt anneye
    verildi.
  • 8 aylikken konusmaya basladi. 9 aylikken
    konusmasi oldukça düzgün ve pürüzsüzdü.
  • 10. ayinda ise artik diger çocuklarla ok atacak
    kadar kuvvetli ve gürbüz olmustu.
  • 2 yasinda sütten kesildi. Bu yaslarda, gögsü
    yarildi ve kalbi çikartildi. Daha sonra kalbi de
    yarilarak içerisinden siyah bir kan pihtisi
    çikarildi. Gögsü ve kalbi kar ile temizlendi.
  • 4 yasindayken annesine getirildi.
  • 5 yasinda yüzmeyi ögrendi.
  • 6 yasinda annesini kaybetti. Dedesinin himayesine
    girdi.
  • 8 yasinda dedesini kaybetti. Amcasi Ebu Talibin
    himayesine girdi.
  • 10 yasinda koyun güderdi. Bu yaslarda iki defa
    eglencelere (Masal geceleri) katilmaya tesebbüs
    etti ve Allah tarafindan uyutuldu.
  • 12 yasinda amcasi ile bir ticaret kervanina
    katildi ve Rahip Bahira ile tanisti.
  • 20 yasinda 4. ficar muharebesini (Araplarin
    cahilliye devrindeki savaslari) gördü.
  • 25 yasinda Hz. Haticenin mallarini Sama ticaret
    yapmak maksadiyla götürdü ve bu vesile ile Hz.
    Hatice ile tanisti.
  • 25 yasinda Hz. Hatice ile evlendi.
  • 38 yasinda gaibden bazi sesler duymaya basladi.
  • 39 yasinda sadik rüyalar devri basladi.
  • 40 yasinda Peygamber oldu.
  • Sirasiyla Müslüman olanlari görmek için
    tiklayiniz.
  • 45 ve 46 yaslarinda iki Müslüman grup Habesistana
    hicret etti.
  • Bu yillarda ayin ikiye bölünmesi ve Hz.
    Ebubekirin Übey ile Romanin Iranlilara galip
    gelecegi konusunda bahse girisi ve Kuranda
    Romanin galibiyetini bildirisi mucizeleri
    gerçeklesti.
  • 47 yasinda Müslümanlar üzerinde 3 sene süren
    siddetli bir boykot basladi.
  • 50 yasinda, sirasiyla erkek çocuklarindan Kasim
    ve Abdullah sonrada amcasi Ebu Talib ve hanimi
    Hz. Hatice vefat etti.
  • Bu yillarda, Hz. Aise ile nisanlandi ve Hz. Sevde
    ile evlendi.
  • Islami anlatmak için gittigi Taifte
    kiskirtilmis genç ve çocuklar tarafindan tas
    yagmuruna tutuldu.
  • 51 yasinda, Isra ve Mirac mucizeleri ve Medinede
    Islam nurunun alevlenmeye baslamasi hadiseleri
    gerçeklesir.
  • 53 yasinda Medine ye hicret etti.
  • Bedir savasinda 54 yasindaydi.
  • Uhud savasinda 55 yasindaydi.
  • Hendek savasinda 57 yasindaydi. Yine bu yil
    içerisinde müsrikler ile Hudeybiyye antlasmasi
    yapildi.
  • 58 yasinda, Hükümdarlarin Islamiyet'e davetleri
    gerçeklesti. Hayber fethedildi.
  • 59 yasina Hz. Zeynebin vefati ile basladi. Beni
    Murre, Mute ve Zatüs-Selasil savaslari yapildi.
    Mekkenin fethi gerçeklesti. Huneyn savasi ve
    Taif kusatmasi yapildi. Ayrica Hz. Ibrahim
    dünyaya geldi.
  • 60 yasinda Necasinin vefati haberini aldi. Tebük
    gazasi gerçeklestikten sonra kizlari içerisinden
    Hz. Ümmü Gülsümü kaybetti. Bu yil Hac farz
    kilindi.
  • 62 yasinda Veda Hacci ve Hutbesini yapti.
  • 63 yasinda son kez ordusunu topladi. Bu esnada
    siddetli bir hastaliga tutuldu. Ordunun basina
    Mute savasinda sehîd düsen kumandan Hz.Zeyd b.
    Harise'nin oglu Hz.Usame b. Zeyd'i (20 yasinda)
    geçirdi ve dünyadan ayrildi.
  • Dis Görünüsü Ortadan uzun boylu, siyah dalgali
    saçliydi. Açik ve yüksek alinli, kalin siyah
    kasliydi. Kaslari bir birine çok yakin ama
    bitisik degildi.
  • Göz bebekleri, çok tatli bir siyahti.Uzun ve
    siyah kirpikleri bakislarina apayri bir tatlilik
    verirdi.

4
Hicret
  • Medineye hicret için Peygamberimize (s.a.v)
    Allah tarafindan müsaade gelmisti. O siralarda
    müsriklerde her kabileden savasçilar toplayarak
    Peygamberimizi (s.a.v) öldürme kararini almisti.
    Peygamberimiz (s.a.v) durumdan Cebrail (a.s)
    vasitasiyla bilgilendirildi ve o gece yataginda
    yatmamasi tembihlendi. Oda kendi yerine Hz.
    Aliyi yatagina yatirdi ve üzerindeki emanetleri
    sahiplerine vermesi için ona teslim etti.
  • 200e yakin genç gecenin üçte biri geçince
    Efendimizin evinin önünde toplandilar. Katiller,
    gecenin geçmesini, aydinligin etrafi sarmasini ve
    Efendimizin evinden çikmasini bekliyorlardi.
    Zira, adetlerine göre bir adami evinin içinde
    katletmek, korkakligin en adisi sayilirdi.
    Peygamberimiz (s.a.v) evinden çikti ve yerden
    aldigi bir avuç topragi baslarina atti ve Yasin
    Suresinin ilk sekiz ayetini okudu. Hiçbiri onu
    görmedi ve içlerinden çikip gitti. Bir müddet
    sonra, gençlere, hemserilerinden biri gelip
    Burada ne bekliyorsunuz, Muhammed üzerinize
    toprak atip gideli çok oldu deyince, sasirdilar
    ve eve girip yatakta yatanin Peygamberimiz
    olmadigini görünce telasa kapildilar ve derhal
    onu aramaya basladilar.

5
Veda Hacci ve Hutbesi (M. 632- H.1O)
  • Hicretin dokuzuncu yilinda Hazreti Ebû Bekir, Hac
    Emîri seçilmis ve 300 müminle Hac ibadetini
    yerine getirmisti. Hazreti Ali ile beraber
    kâfirlerin artik Kabe'yi ziyaret edemeyeceklerini
    bildirmislerdi. Bunun üzerine Müslüman olmayan
    kabileler de imân ile sereflendiler. Islâm Dini
    Arap yarimadasinda girmedik yer birakmadi. Bir
    sene sonra, hicretin 11. milâdin 632'nci yilinda,
    Peygamberimiz Aleyhisselâm 40 bin kisilik bir
    topluluk ile haccetmek üzere Mekke'ye gitti.
    O'nun gelisini duyan müminler Zilkade ayinda
    Mekke'de toplandi. Böylece Peygamberimiz
    Aleyhisselâm hac sirasinda 124 bin kisilik bir
    Islâm topluluguna hutbe okudu. Islâm Dininin
    tamamlandigina isaret ederek, insanligi maddî ve
    manevî huzura, kurtulusa kavusturacak seriat
    hükümlerini, sonsuz nimetleri bildirdi,
    nasihatler etti. Büyük peygamber, Efendimiz
    Aleyhisselâm devesinin üzerinde idi. Devesinin
    yularindan Amr b. Harice tutuyordu. Devenin
    agzindan çikan köpükler, Amr b. Haricenin basina
    dökülüyordu. Efendimizin sözlerini tekrar edecek
    olan da gür sesiyle meshur, Rebia b. Ümeyye b.
    Halefti ve daha sonra Resülüllah Efendimiz (sav)
    Veda Hutbesini yayinladi.
  • Hutbeyi yayinladiktan sonra Peygamber Efendimiz,
    Sehadet parmagini havaya kaldirip halka isaret
    ederek Allahim sahit ol, Allahim sahit ol,
    Allahim sahit ol! Vesselamü Aleyküm ve
    Rahmetüllahi ve Berakâtühü buyurarak hutbesini
    sona erdirdi. Peygamberimiz Aleyhisselâm bundan
    sonra haccetmedigi için, bu hacci ve hutbesi
    "Vedâ Haci" ve "Vedâ Hutbesi" olarak anildi. Bu
    hac emri sirasinda 63 deve kurbani kendisi kesti.
    Kalanlarini Hazreti Ali keserek 100'e tamamladi.
    Peygamberimiz Aleyhisselâm, her sene için bir
    kurban keserek ömrünün 63 senede sona erecegine,
    Islâm Nurunun tamamlanmasiyla, dünyadan
    ayrilacagina isaret etti. Kabe'de 10 gün
    kaldiktan sonra Medine'ye döndü.

6
Mekkenin Fethi (M. 630- H.9)
  • Müminlerin Mute savasindan basariyla ayrilmasi,
    Arap kabilelerini sevindirdi ve Islâm Dininin
    kuzeyde yayilmasina sebep oldu. Mekke'li
    müsrikler ise, Mute savasinin sonucunu müminleri
    küçültücü buluyorlar, düsmanliklarindan geri
    kalmiyorlardi. Bu arada kendi dostlari olan Bekir
    Ogullari kabilesine gizlice yardim ettiler.
    Müslümanlarin dostu olan Huzâa kabilesine baskin
    yaparak 23 kisinin öldürülmesine yol açtilar.
    Huzâa kabilesi reisleri, Medine'ye gelerek yardim
    istedi. Peygamberimiz Aleyhisselâm Kureyslilere
    haber gönderdi. Ölülerin diyetlerinin ödenmesini
    veya Bekir Ogullarini himayeyi birakmalarini,
    yahut antlasmaya uymalarini istedi. Kureysliler
    andlasmayi bozduklarini söylediler. Ancak
    yaptiklari hatânin farkina vardilar. Ebû Süfyan'i
    Medine'ye elçi göndererek antlasmayi yenilemek
    istediler. Ebû Süfyan'in Medine'de çalmadigi kapi
    kalmadi. Fakat kimseden yüz bulamadi. Kendi kizi,
    Peygamberimiz Aleyhisselâmin zevcesi Hazreti Ümmü
    Habibe bile babasini tersledi. Ebû Süfyan'm eli
    bos dönmesiyle Kureysliler endiseye kapildi.
    Huzâa kabilesi Medine yolunu tuttugu için
    müminlerin durumu hakkinda bir haber de
    alamiyorlardi. Peygamberimiz Aleyhisselâm ise, 10
    bin kisilik büyük bir ordu hazirladi. Ramazan ayi
    içerisinde Mekke'yi putlardan temizlemek üzere
    yola çikti. Kan dökülmeden Mekke'ye girilmesi
    için hareket gizli tutuldu. Yolda Fahri Kâinat
    Efendimize imân ederek Medine'ye gitmekte olan
    son muhacir, amcasi Hazreti Abbas ile karsilasti.
    O da ailesini gönderip kendi orduya katildi.
  • Islâm ordusu gece binlerce ates yakti.
    Kureysliler gördükleri bu büyük manzara
    karsisinda dehsete kapildi. Ebû Süfyan olup
    bitenlerden bir haber alabilmek için bir tepeye
    çikti. Burada Islâm süvari karakoluna esir düstü.
    Hazreti Abbas kendisini Peygamberimiz
    Aleyhisselâmin huzuruna getirdi. Ebû Süfyan orada
    Islâm dinine girdi. Burada Mescid-i Haram'a
    siginanlara, savasmadan kendi evine kapananlara
    ve Ebû Süfyan'm hanesine girenlere dokunulmamasi
    emri ile sereflendi. Hicretin sekizinci yili 20
    Ramazan, milâdî 11 Ocak 630'da ögle vakti Islâm
    Ordusu tekbirlerle dört koldan Mekke'ye girdi.
    Silâh kullanilmadikça kan dökülmemesi emr
    olunmustu. müminler sadece birkaç direnise
    karsilik verdi. Kabe'de bulunan 360 put kirilip
    atildi. Beytullah tertemiz edildi. Kureysliler,
    hayretler içersinde sabah taptiklari putlarin
    ögleye kadar hepsinin yerle bir olusunu
    seyrediyorlar, Hazreti Bilâl'in Kâbe üzerinde
    ögle ezanini okuyusunu ve binlerce agizdan
    tekbirlerle Allahü Teâlâ'ya yapilan sükür ve hamd
    nidalarini dinliyorlardi. Böylece yillarca
    taptiklari putlarin faydasizligini anlamakla
    lanetler okuyorlar, Islâm ile sereflenmeye
    kosuyorlardi. Müminler Kabe'de topluca
    namazlarini kildilar. Peygamberimiz
    Aleyhisselâmin birlik ve esitlik hakkindaki
    hutbesini dinlediler. Efendimiz (A.S), Islam'a
    çok zarari dokunan birkaç kisi disinda, bütün
    Mekke'lilere af ilân ediyordu. O'nun bu
    cömertligi karsisinda Mekke halki simdiye kadar
    yaptiklarindan ar duydular. Akin Akin müslüman
    olarak erkekli, kadinli Fahri Kâinat Efendimize
    biat ettiler.

7
Huneyn Gazasi (M. 630- H.8)
  • Mekke'nin fethiyle Kureys meselesi çözülmüs,
    onlarin tesirinde kalan Arap kabileleri de islâmi
    kabul etmeye gelmislerdi. Ancak Araplarin en
    büyük kabilesi olan Hevazin kabilesi, Islâmin
    üstünlügünü istemiyorlardi. Müslümanlarin zafer
    rahatligi içinde oldugu bir sirada 20 bin asker
    topladilar. Müslümanlari hazirliksiz yakalamak
    istediler. Bunu duyan Peygamberimiz Aleyhisselâm
    Mekke'de bir vekil birakarak 12 bin kisilik
    ordusu ile Hevazin üzerine yürüdü. Orduya bazi
    yeni müminler de katildi. Hevazin ordusu, bir
    bogazda ani baskin yaptiklari Islâm ordusunu
    sikistirdi. Bu beklenmedik saldiri müminleri
    sasirtti. Mekke'nin fethi gibi büyük bir zaferin
    verdigi rahatlik da onlari aldatti, isi gevsek
    tutmalarina sebep oldu. Hazreti Halid b. Velid'in
    kumandasindaki birligin bozulmasi da, morallerini
    iyice bozdu. Bu saskinlikla gelen bozgun
    karsisinda Islâm Ordusu dagilmaya basladi. Ancak
    Peygamberimiz Aleyhisselâm sahabilerine
    seslenerek etrafinda toplanmalarini istedi.
    Düsmanin üzerine hücum edip askerin moralini
    düzeltti. Savasta da en üstün kendisinin oldugunu
    gösterdi. Bozulan Islâm askerleri yeni bir
    hamleyle düsmani hezimete ugratti. Hevazin Ordusu
    bütün varligini savas meydaninda birakarak kaçti.
    Müslümanlarin kovalamasi ile iyice perisan
    oldular. Hevazin kabilesi, savasta kaçmayi
    önlemek için kadin, çocuk, mal, servet neleri
    varsa yanlarinda getirmisti. Islâmin zaferi
    karsisinda bunlar da fayda etmedi. Müminlerin 4
    sehîdine karsilik 70 ölü, 6 bin esir, 24 bin
    deve, 40 bin koyun ve 4 bin okka gümüs ganimet
    birakarak kaçtilar. Esirler arasinda
    Peygamberimiz Aleyhisselâmin süt kiz kardesi
    Seymâ da vardi. Efendimiz (A.S) kendisine hürmet
    ve ikramda bulundu. Bir çok mal vererek
    memleketine gitmek üzere serbest birakti.Bu
    durumdan ümitlenen Hevazin kabilesi ileri
    gelenleri de ricada bulundular. Böylece 6 bin
    esir serbest birakildi. Esine rastlanmayan bir
    fazilet örnegi gösterildi. Peygamberimiz
    Aleyhisselâmin, cömertligi dillere destan olan
    Hâtemi Tâî'nin kizini da hediyeler vererek
    serbest birakmasi, üstün ahlâkindan bir örnek,
    iyiliklere gösterilen karsiliga bir delildir.
    Mekke'nin fethinden 16 gün sonra, milâdî 27 Ocak
    630 tarihinde yapilan bu gazâ, Hevazin kabilesi
    ile Huneyn Vadisinde yapilmis, bu iki isimle
    anilmistir. Peygamberimiz Aleyhisselâm savastan
    sonra Mekke'ye döndü. Vekil biraktigi 20
    yasindaki Hazreti Attab'i, idaresinin iyi
    olmasindan dolayi Mekke Valisi yapti. Kabe'yi
    tavaftan sonra Mekke'den ayrildi.

8
Taif Kusatmasi ve Evtas Savasi (M. 630- H.8)
  • Huneyn'den kaçan Hevazin askerlerinden bir kismi
    Taif kalesine, bir kismi da Evtas'a kaçmisti.
    Peygamberimiz Aleyhisselâm Evtas'a bir birlik
    gönderdi. Kendisi de Taife hareket etti. müminler
    Evtas'tan zafer ve ganimetlerle döndü. Taif
    kalesi saglam, halki ise savasa kararliydi. 15
    günlük kusatma sirasinda mancinik ve Debbâde"
    denilen agaç tanklar gibi agir âletler
    kullanildi. Fakat müminler bir sonuç alamadi.
    Kaledekiler ise yiyeceklerini depo etmisler,
    sonuna kadar direnmeye niyetliydiler.
  • Peygamberimiz Aleyhisselâm, kalenin alinmasi için
    çok kan dökülecegini anladi. Atilan oklarla 12
    mümin de sehîd olmustu. Sahabileriyle ne
    yapacaklarini konustu. Her tarafi müslümanlar ve
    dostlariyla sarili Taif'lilerden bir zarar
    gelmeyecegi fikri kabul edildi. Müslümanlar
    kusatmayi birakip çekildiler. Taif'liler ise, bir
    sene sonra kendiliklerinden gelip müslüman
    oldular. Taife siginan Hevazin kabilesi reisi
    Malik ise, Islâm olmayi kabul ettigi için çoluk
    çocugu serbest birakildi.

9
Tebük Gazasi (M. 630-H.8)
  • Islâm Dininin her tarafa yayilmaya baslamasi
    Bizans Devletinin huzurunu kaçirdi. Iranlilara
    üstünlük sagladiktan sonra, Müslümanlarin da
    ilerlemesini durdurmak istediler. Bu sebeple 40
    bin kisilik bir ordu hazirladilar. Peygamberimiz
    Aleyhisselâm, bu haberi alinca asker toplanmasi
    için emir verdi. Hicretin 9'uncu milâdin 630'uncu
    yilinin, sicak aylarinda 30 bin kisilik bir ordu
    hazirlandi.
  • O sirada kitlik hüküm sürdügü için, müminler
    orduyu donatmak için yarisa girdiler. Münafiklar
    ise, sicak ve is zamanini, yolun uzunlugunu,
    düsmanin büyüklügünü ileri sürüp bozgunculuk
    yapmaya çalistilar. Peygamberimiz Aleyhisselâm
    Islâm ordusuyla Medine ile Sam arasinda Tebük
    denilen yere kadar geldi. Ancak karsilarina
    düsmanin çikmadigini gördü. Çünkü Islâm ordusunun
    büyüklügü, her tarafa dehset "salmisti. Bizans
    Devleti ise iç çekismelerle ugrasiyordu. Bu
    sebeple müminlerle savasmaktan kaçinmislardi.
  • Islâm Ordusu Tebük'te 20 gün kaldiktan sonra
    döndü. Peygamberimiz Aleyhisselâm Sam'a girme
    teklifini kabul etmedi. Çünkü orada vebâ salgini
    vardi ve bu tehlikenin üzerine gitmekten sakindi.
    Düsman sindirildigi için, kuzeyden gelecek büyük
    tehlike de atlatilmis, istenen sonuç elde
    edilmisti. Bu arada civardaki bazi hükümetler ve
    kabileler ile ahid yapildi, vergiye baglanarak
    dostluk kuruldu.

10
Hükümdarlarin Islamiyet'e davetleri
  • Resul-i Kibriya Efendimiz, Islama davet
    maksadiyla asagidaki hükümdarlara mektup
    gönderdi
  • Hz. Dihyetül-Kelbiyi, Rum Kayseri Herakliusa
  • Hz. Amr b. Ümeyye ed-Demriyi, Habes Necasisi
    Ashameye
  • Hz. Abdullah b. Huzafeyi, Iran Kisrasi Hüsrev
    Pervize
  • Hz. Hatib b. Ebi Beltaayi, Misir Firavunu
    Mukavkisa
  • Hz. Salit b. Amri Yemame Valisi Havza b. Aliye
  • Hz. Seca b. Vehbi, Gassan Meliki Münzir b. Haris
    b. Ebi Semire gönderdi.

11
Dünyadan ayrilisi
  • Aleyhisselâmin hastaligi sitma idi. Soguk su ile
    rahatlamaya çalisiyordu. Son üç günde hastaligi
    iyice agirlasti. Hazreti Ebû Bekir'i imamlik
    yapmak üzere vekil seçti. Nihayet 13 gün süren
    hastaliktan sonra hicretin 11 nci yili
    Rebiulevvel ayinin 12 nci Pazartesi gecesi milâdî
    632 yilinda 63 yasinda mübarek ruhlari uçup en
    yüce makama gitti. Sahabiler bu aci hakikat
    karsisinda sasirip kaldilar. Diller tutuldu,
    kalbler dondu, feryadlar göklere yükseldi.
    Hazreti Ömer gibi sahabiler bile inanmak
    istemedi. Bu firsattan faydalanmak isteyen bazi
    kimseler dinden çikarak yalanci peygamberlik
    hevesine kapildi. Ancak Hazreti Ebû Bekir'in
    sogukkanli davranisi ve hâkim olucu sözleri
    karsisinda herkes kendine gelebildi. Çünkü o
    büyük dost Hazreti Muhammed Aleyhisselâm'in
    getirdigi Kur'an, ve Seriatinin rehberlik
    vazifesine devam ettigini bildiriyor, bu büyük
    hakikati hatirlatiyordu. Kendilerini toparlayan
    müminler önce Hazreti Ebû Bekir'i Halife seçip
    emrine girdiler. Sonra da Fahri Kâinat Efendimize
    karsi son vazifelerini yaptilar. Erkekler,
    kadinlar ve çocuklar sirayla namazini kildilar.
    Peygamberimiz Aleyhisselâm, dünyaya gözlerini
    yumdugu, Hazreti Aise'nin saadetli hanesine
    defnedildi. Simdi Ravza-i Mutahhara denilen
    makami meydana geldi.

12
Hudeybiyye Antlasmasi
  • Peygamber Efendimiz(sav), bir gece rüyasinda
    hiçbir korku ve endise duymadan ashabiyla
    birlikte gidip Kabe-i Muazzamayi tavaf
    ettiklerini, kiminin basini kazittigini, kiminin
    de saçini kisalttigini görmüstü. Bunun üzerine
    Efendimiz (sav) 1400 sahabe ile birlikte silahsiz
    bir sekilde umre yapmak niyeti ile Kabeye dogru
    yola çikti. Fakat müsrikler Efendimizin
    Beytullahi ziyaretine müsaade etmediler. Bu
    nedenle ashabi ikram ile yapilan istisareden
    sonra, kanlarinin son damlasina kadar tek vücut
    halinde Kureysliler ile savasma karari alindi.
    Harem bölgesine girildigi anda Efendimizin(sav)
    Kasva adindaki devesi çöküverdi ve daha sonra
    Efendimizin sevkiyle Mekkeye dogru degil
    Hudeybiyeye dogru yürüdü. Devenin çöküsü direk
    kureys üzerine yürümenin dogru olmadigi seklinde
    yorumlandi. O esnada susuz kaldiginin farkina
    varan müminler Efendimizin parmaklari arasindan
    akan su ile kana kana su içtiler.
  • Iki taraf bir birlerine elçiler gönderiyordu.
    Efendimiz (sav) önce Hz. Huleysi daha sonra Hz.
    Osmani elçi olarak gönderdi ve sadece umre
    yapmak niyetinde olduklarini ifade etmelerini
    istedi. Elçi olarak gönderilen Hz. Osmanin sehit
    edildigi haberi gelince Efendimiz tüm sahabeler
    ile Ridvan biatini yaparak kanlarinin son
    damlasina kadar çarpisma kararini aldi. Sonra
    alinan haberin asilsiz oldugu ortaya çikinca
    savas karari durduruldu.
  • Resül-u Ekrem Efendimiz Kureys müsriklerini bir
    musalaha yazisiyla baglamak ve bu suretle
    Islam'in siyasi kudret ve mevcudiyetini hem
    onlara hem de bütün Arabistan halkina göstermek
    ve tanitmak gayesi ile Hudeybiye antlasmasini
    imzaladi.
  • Sahabe-i ikram antlasma taraftari degildi ve
    büyük bir hayal kirikligi içindeydi. Fakat
    yapilan antlasmanin Islam'in yayilmasini ne
    derece hizlandirdigi sonraki dönemlerde
    anlasilacak ve bu antlasma ile Islamin maddi
    kilicinin degil manevi kilinicinin ortaya
    çiktigini göreceklerdi.

13
Mekkenin fethi
  • Ramazan ayi içerisinde, Kureys kervaninin halini
    anlamak ve hazirlik olmak için sahabeleriyle
    beraber Medine'den çikti. Islâm Ordusunda ilk
    defa Medineli ensâr da yer almisti. Müslümanlarin
    bu hareketini haber alan Ebû Süfyan, kervaninin
    korunmasi için Mekke'ye haber saldi. Mekke'de
    koparilan yaygara üzerine büyük bir kâfir ordusu
    yola çikarildi. Müminlerden

14
Bedir savasi 1 2
  • Bedir Savasi, Islâm'in gelisinin 15'inci,
    hicretin ikinci, miladin 624'üncü yilinda
    Medine'ye 80 millik mesafedeki Bedir köyünde
    meydana geldi.
  • Peygamberimiz Aleyhisselâm Ramazan ayi
    içerisinde, Kureys kervaninin halini anlamak ve
    hazirlik olmak için sahabeleriyle beraber
    Medine'den çikti. Islâm Ordusunda ilk defa
    Medineli ensâr da yer almisti. Müslümanlarin bu
    hareketini haber alan Ebû Süfyan, kervaninin
    korunmasi için Mekke'ye haber saldi. Mekke'de
    koparilan yaygara üzerine büyük bir kâfir ordusu
    yola çikarildi. Müminlerden önce gelerek Bedir'de
    su basini tuttular.
  • Peygamberimiz Aleyhisselâm bir savas maksadiyla
    çikmamisti. Ancak Kureyslilerin bu kötü niyetleri
    karsisinda sahabeleriyle görüstü ve düsmana karsi
    konulmasinda birlesildi.
  • Ebû Süfyan ticaret kafilesini sahilin kestirme
    yollarindan geçirerek tehlikeli bölgeden
    uzaklastirmisti. Kervani kurtardigini
    Kureyslilere de bildirmisti. Ancak müslümanlarla
    savasmak, onlarin birligini dagitmak için çoktan
    beri firsat arayan müsrikler geri dönmediler.
  • Ebû Cehil'in kumandasi altindaki kâfirler, 100
    atli, 700 develi, geri kalani yaya olmak üzere
    950 kisiydi. Çogu zirhli ve agir silahlarla
    donatilmisti.Müminler ise 3 atli, 70 develi 313
    yigitti. Hayvanlara nöbetlese biniyorlardi. Ancak
    Peygamberimiz Aleyhisselâmin kizi olan, zevcesi
    Hz. Rukayye'nin agir hastaligi sebebiyle Hz.
    Osman gibi bir kaç sahabeye izin verilmisti.
  • Müslümanlarin sancagini Hz. Mus'ab, kâfirlerin
    bayragini kardesi Ebû Aziz tasiyordu.
    Peygamberimiz Aleyhisselâmin amcalarindan Hz.
    Hamza kendi yaninda, diger amcasi Abbas düsman
    safindaydi. Yine damatlarindan Hz. Ali yaninda
    iken digeri, Hz. Zeyneb'in kocasi Ebû Âs
    kâfirler arasindaydi. Hz. Ebû Bekir'in
    ogullarindan Hz. Abdullah yaninda, Abdurrahman
    ise karsisinda bulunuyordu. Digerlerinin
    yakinlari da bunlar gibiydi.

15
Bedir savasi 1 2
  • Iki ordu 17 Ramazan'a rastlayan Mîlâdî 13 Mart
    624 Cuma günü sabahi karsi karsiya geldi.
    Peygamberimiz (sav) müminlerin orucunu bozdurdu.
    Gece yagan yagmurla su ihtiyaçlarini da
    karsilamislardi. Çünkü su kuyusu kâfirlerin
    elinde bulunuyordu. Peygamberimiz (sav) Allahü
    Teâlâ'ya dualarda bulunuyor, yalvariyor,
    müminlere müjdeler veriyordu.
  • Hz. Abdullah b. Cahs seriyyesinde öldürülen
    Amr'in kardesi Âmir, bir ok atarak Hz. Ömer'in
    âzadli kölesi Hz. Mihca'yi sehîd etti. Islâm
    yolunda savasta, ilk düsen sehîd o oldu ve
    çarpisma da böylece basladi. Ilk hücumu ve
    öldürmeyi kâfirler yapmis, müminler de karsilik
    vermek zorunda kalmis oluyorlardi. O zamanin
    âdetine göre, Kureysliler ortaya üç kisi çikardi.
    Müminlerden de Hz. Hamza, Hz. Ali ve Hz. Ubeyde
    karsilik verdiler ve düsman kâfirleri yere
    serdiler. Artik savas, iyice kizismis,
    Kureysliler korkunç bir saldiriya geçmisti.
    Müminler iman kuvvetiyle karsi koydular ve büyük
    bir azimle dayandilar. Sonunda Allahü Teâlâ'nin
    yardimina kavustular.
  • Zafer Müslümanlarin Savasin sonunda kâfirler
    bozguna ugramis, galib gelenler Allah ve Rasûlüne
    inananlarin olmustu. Aralarinda Ebû Cehil gibi
    büyük kâfirlerin de oldugu 70 Kureysli öldü, 70
    kisi de esir düstü. Canini kurtarabilenler de
    ölülerine, mallarina bakmadan kaçti. Müminler jse
    14 sehîd verdi, bol ganimet aldi. Peygamberimiz
    Aleyhisselâm esirlere hos davranilmasini emretti.
    Kâfirlerin ölüsünü ise bir çukura doldurttu.
    Haber Mekke'ye ulasinca kimse inanamadi. Sehir
    halki mateme büründü. Savasa gelmeyen ve yerine
    parali asker gönderen Ebû Leheb, bir hafta sonra
    kahrindan öldü.
  • Müslümanlar büyük ve mühim bir zafere kavustu.
    Ancak Peygamberimiz Aleyhisselâmin kizi Hz.
    Rukayye'nin ölüm haberi gelmekle, sevinmeleri
    uzun sürmedi.

16
Uhud savasi 1 2
  • Kureys kâfirleri Bedir hezimetinden sonra, öc
    almak için bir yil hazirlik yaptilar. Mekke'nin
    idarecisi de Ebû Süfyan olmustu. Medine'yi
    basmak, müminlerden intikamlarini almak
    düsüncesiyle 3000 kisilik bir ordu hazirladilar.
    Orduda 700 zirhli, 200 atli ile 3000 deve
    bulunuyordu. Orduya, yakinlarinin öcünün alinmasi
    için askerleri gayretlendirmek maksadiyla bazi
    Kureys kadinlari da katilmisti. Ayrica düsük
    ahlâkli kadinlar ile çalgi ve içki âlemeri ile
    ordunun rezilligi arttirilmisti. Kisaca
    kâfirlerin gayretini arttirmak için her türlü
    çare düsünülmüstü. Ebû Süfyan'in karisi Hind gibi
    kadinlar da, askerlerinin Bedir'deki gibi
    kaçmalarini önlemek için orduya katilmislardi.
    Katilmalarini istemeyenlere karsi da bu
    fikirlerini açikça söylüyorlardi.Peygamberimiz
    (as) Mekke'de bulunan amcasi Abbas, Kureyslilerin
    bu büyük hazirligini özel olarak tuttugu bir
    adamla gönderdigi mektubta yegenine bildirdi.
    Peygamberimiz (as) ve dostlarinin zarar görmesini
    istemiyordu. Peygamberimiz Aleyhisselâm
    gönderdigi kesif kollari ile, bu haberin
    dogrulugunu ayrica ögrendi. Düsmani karsilamak
    için hemen hazirliklari baslatti.IstisarePeygamber
    imiz (as) sahabîlerini topladi ve nasil hareket
    edeceklerini konusmaya basladi. Kendisi gördügü
    bir rüya üzerine sehirde kalarak düsmani
    püskürtmek fikrinde oldugunu söyledi. Sahabelerin
    bir kismi da bu düsüncede olduklarini
    bildirdiler. ancak Bedir savasma katilamayanlar,
    gençler ve yigitler, düsmanla gögüs gögüse
    çarpismak için Medine disina çikilmasini
    istediler. Bu fikirlerinin kabulü için de çok
    Israrli davrandilar. Peygamberimiz (as) bunun
    üzerine Islâm ordusu ile hazirlandi. Disarida
    savasmak için Israr edenler, Peygamber (as)
    fikrine göre hareket etmenin daha iyi olacagini
    anladilar. Bu fikrin uygulanmasi için
    Israrlarindan vazgeçtiler. Ancak Peygamberimiz
    (as) , verilen karardan dönmesinin uygun
    olmadigini bildirdi.
  • Taraflarin Kuvvetleri
  • Peygamberimiz (as) 1000 kisilik bir kuvvetle
    Cuma namazindan sonra Medine'den çikti. Yolda
    yahudilerden bir kismi da savasa katilmak istedi.
    Fakat Peygamberimiz (as) kabul etmedi.
    Yahudilerle dost olan münafiklarin reisi Abdullah
    b. Übey b. Selül, bazi bahaneler göstererek 300
    adamiyla birlikte Islâm Ordusundan ayrildi.
    Onlarin Medine'ye dönmesiyle müminler 700 kisi
    kaldi. Bunlardan 100'ü zirhli, ikisi atli
    idi.Islâm Ordusu Uhud dagina vardigi zaman,
    düsman askerleri oraya yerlesmisti. Kâfirlere
    gözükmeden safak vakti dagin eteklerine varildi.
    Arkalari Uhud dagina gelerek Medine'ye karsi saf
    bagladilar. Düsmanin geriden saldirisini önlemek
    için 50 kisilik bir okçu bölügü, dagin sol
    taraftaki bogazina yerlestirildi. Peygamberimiz
    (as) okçulara, savasin sonucu ne olursa olsun,
    kendilerinden habersiz yerlerini terk
    etmemelerini emretti.

17
Uhud savasi 1 2
  • Uhud Savasi Basliyor (M. 625 - H.4) Islâmin
    16'nci, hicretin 3'üncü, miladin 625'inci yilinin
    25 Mart'inda, 11 Sevval Cumartesi günü Uhud
    gazasi baslamis oldu. Mekkeli kadinlarin
    çalgilari arasinda ortaya çikan ve çarpismak için
    adam isteyen kâfir askerleri Hz. Hamza ve Hz.
    Ali'nin kiliçlari ile yere düstüler. Kureysliler
    ölülerinin öcünü almak, putlarini korumak için
    var güçleriyle saldiriyor, onlarin üçte birinden
    daha az müminler ise Allah yolunda, O'nun hak
    dâvasi ugrunda karsi koyuyorlardi. Savas kisa
    zamanda kizismis, imanli Islâm askerleri düsmanin
    merkezine kadar ilerlemisti. Onlarin kiliç
    darbeleri altinda hemen 20 kâfir ölmüs, düsen
    bayraklarini kaldiracak kimse bulunamaz olmustu.
  • Okçular Tembihe Uymuyor Çok geçmeden Kureys
    ordusu bozulmus, kadinlar panik içerisinde daga
    kaçismaya, bagirismaya baslamislardi. Müminlerin
    bir kismi kaçan düsmani kovalamaya çalisirken,
    diger bir kismi ise savas zaferimizle bitti,
    diyerek ganimet toplamaya baslamisti. Ganimetler
    pek çok oldugundan düsmani sonuna kadar kovalama
    isini biraktilar, ele geçen büyük bir firsati tam
    degerlendiremediler. Ayneyn adindaki bogaza
    yerlestirilmis bulunan okçular da savasin,
    kendilerinin zaferiyle bittigini söyleyerek
    ganimet toplamaya kostular. Kumandanlari Hz.
    Abdullah b. Cübeyr'in, hiç bir halde buradan
    ayrilmamakla emrolunduklarina dair gösterdigi
    çabalar bir sonuç vermedi. Bogazda kumandanla
    beraber sekiz okçu kaliverdi.
  • Kureys kumandanlarindan Halid b. Velid, bu
    firsati çok kollamis fakat ele geçirememisti.
    Okçularin dagildigini görünce, 250 kisilik süvari
    birligi ile bogaza daldi. Kalan okçulari sehit
    ettikten sonra, ganimet toplamaya dalan mümin
    askerleri arkadan sardi. Diger taraftan da
    dagilan Kureys askerleri toplanip saldirmaya
    basladi. Müslümanlar iki taraftan da kiskaca
    alinmisti. Müminler aralarindaki parolayi bile
    unutmuslar, birbirlerine girmislerdi. Bu
    saskinlik içerisinde savasi kazanmisken kaybeder
    hale düstüler. Daglardan inen Kureys kadinlari
    tekrar kâfirleri çalgilar ve sarkilar ile
    costurmaya çalisiyorlardi. Islâm Ordusu pek
    sikisik bir halde kaldi. Kendilerini toparlamaya
    çalistilarsa da, Kureysliler üstünlügü ele
    geçirmisti. Bazi sahabeler Kureys'in amansiz
    saldirilarina, yer yer mukavemet gösteriyorlar
    ise de, umumî gidis kâfirlerin lehine idi.
  • Mübarek Disi kiriliyorKureys askerleri bu
    firsattan faydalanarak Peygamberimiz (sav)
    öldürmeyi gözetliyordu. Sahabelerden Hz.
    Mus'ab'i, Efendimiz (A.S) sanarak sehit etmisler
    ve bunu bagirarak savas meydanina duyurmuslardi.
    Peygamberimiz (sav) öldürüldügüne dair yayilan bu
    yanlis haber de, Müslümanlarin moralini iyice
    bozdu. Halbuki, dagin tepesinde bir avuç Müslüman
    Peygamberimiz (sav) etrafini sarmislar, O'na bir
    zarar gelmemesi için canlarini veriyorlardi. Bu
    arada Peygamberimizin mübarek disi kirilmis,
    yanagi yarilmis, bazi yaralar almisti.

18
Hendek savasi 1 2
  • Medine'den sürülen Kaynuka ve Nadir Ogullari
    Yahudileri, Islama karsi olan kinlerini
    arttirmislar, öc almak hevesine kapilmislardi.
    Bunun için sigindiklari yerlerde hazirliklar
    yaptilar. Mekke'ye giderek Kureyslilerle beraber
    Islama karsi anlastilar. Islâm düsmanligini
    körüklemek için puta tapmanin Allahü Teâlâ'ya
    ibadet etmekten üstün oldugu sapikligini bile
    söylemekten çekinmediler. Kendileri kitap sahibi
    olduklarini bilip putperestlige karsi durduklari
    halde, Islâm düsmanligi için böyle alçakliga
    düstüler.. Müslümanlarla savas için kâfirlere
    büyük yardim ve vaadde bulundular.
  • Hendek Asilamiyor Ebû Süfyan kumandasinda 10 bin
    kisilik bir ordu hazirlayan müsrikler, hicretin
    altinci milâdin 627'nci yilinda Medine üzerine
    yürüdüler. Peygamberimiz Aleyhisselâm
    sahabileriyle görüstü. Medine'de kalarak düsmani
    karsilamak kararini aldi. Üç bin kisilik bir
    Islâm Ordusu hazirlandi. Ancak düsman çok
    kalabalik ve hazirlikli oldugu için baska
    tedbirler arastirildi. Sahabilerden Iranli
    Hazreti Selman'in fikri üzerine, sehrin etrafina
    hendekler kazildi. Bu kazi isleri çok güç oldu.
    Peygamberimiz Aleyhisselâm çalismalar sirasinda
    büyük müjdeler verdi. Kureys'in topladigi ordu,
    Medine'ye gelince, gördükleri hendek karsisinda
    sasirip kaldi. Çünkü Arabistan'da simdiye kadar
    böyle bir savas teknigi görülmemisti. Bu hâl
    onlarin moralini bozdu. Karargâhlarini kurup
    beklemege basladilar. Hendegi geçemedikleri için
    karsilikli ok ve tas atmalarla kusatma 20 güne
    yakin sürdü. Sehirde açlik ve kitlik müslümanlari
    güç durumda birakti. Bu arada Kaynuka ve Nadir
    Ogullari Yahudileri, müslümanlarla andlasma
    halinde olan Kurayza Ogullari Yahudilerini de
    kandirdi. Kuvvet çok büyük oldugu için,
    müslümanlarin isi bitirilecek gözüyle
    bakiliyordu. Müminler bu ihanet ile iki düsman
    arasinda sikisip kaldi.O sirada Gatafan kabilesi
    büyüklerinden Nuaym, gizlice müslüman oldu. Bu
    nazik devrede iyi bir hizmet yapmak istedi.
    Kureysliler ve yahudiler arasindaki birligi hile
    ile bozdu. Bu arada Allahü Teâlâ'nin lütfuyla
    çikan bir firtina her tarafi alt üst etti, soguk
    ve yagmur da bastirinca müsrikler barinacak yer
    bulamadi.. Yahudiler ise kalelerine çekildi.
    Moralleri iyice bozulan Kureys ordusu da çareyi
    çekilmekte buldu. Müslümanlar en sikisik bir
    halde, umulmadik sekilde kurtulusa erdi. Çekilen
    düsman askerlerinden pek çok mal ve yiyecek
    kaldi. Açlik ve kitlik da giderilmis oldu.

19
Hendek savasi 1 2
  • "Hendek" veya bir çok hiziplerden, kabilelerden
    asker toplandigi için "Ahzab Gazasi" adi verilen
    bu savasta müminlerden 5 kisi sehîd düstü.
    Kâfirlerden ise 4 kisi öldü. Hendegin dar bir
    yerinden atlayan Arap yarimadasinin çok ünlü
    pehlivan savasçisi Amr b. Abdivüdd, Hazreti
    Ali'nin yigitçe ve kurnazca karsi koymasiyla can
    verdi. Savasin en sikisik bir gününde müminler
    namazlarini hiç kilamamislar, gece kazâ
    etmislerdi. Bu gazadan sonra Peygamberimiz
    Aleyhisselâm, Kureys'in artik saldiramayacagini,
    nöbetin kendilerine geldigini müjdeledi.
  • Kurayza Yahudilerinin Cezalandirilmasi Hendek
    gazasinin en nazik devresinde ahidlerini,
    andlasmalarini bozan ve vatanlarina ihanet eden
    Kurayza Ogullari yahudileri kalelerine
    çekilmislerdi. Peygamberimiz Aleyhisselâm,
    müminlere silâhlarini çikarmadan onlarin üzerine
    hareket emrini verdi. Ihanetin cezasi
    geciktirilmeden verilmesi için ilâhî ilham
    gelmisti. Eger bu hainlik cezasiz kalirsa,
    müslümanlar için tehlike devam edecekti.Yahudiler
    , müslümanlari görünce 900 kisilik kuvvetleriyle
    karsi koydular. Kalenin kusatilmasi ile süren
    savas, 25 gün sonra yahudilerin teslim olmasiyla
    bitti. Yahudiler kendileri için verilecek karar
    hakkinda, dostlari olan Evs kabilesinin reisi
    Hazreti Sa'da b. Muaz'in hakemligini istediler. O
    da yahudilerin arzusu üzerine Musa Aleyhisselâm
    seriati ve Tevrat'a göre hüküm verdi. Yahudiler
    hükmün Tevrat'a uygun oldugunu kabul ettiler.
    Buna göre, eli silâh tutan erkeklerden 400 kisi
    idam edildi, kadinlar ve çocuklar esir sayildi,
    mallar ise ganimet olarak alindi.

20
Sirasiyla ilk müslümanlar
Detayli bilgi için isimlerin üzerine tiklayiniz!
21
Hz. Ebubekir (R.A)
  • Hz. Muhammed (s.a.s.)'in Islâm'i teblige
    baslamasindan sonra ilk iman eden hür erkeklerin
    rasit halifelerin, asere-i mübesserenin ilki.
    Câmiu'l Kur'an, es-Siddîk, el-Atik lakaplariyla
    bilinen büyük sahabi.
  • Kur'ân-i Kerim'de hicret sirasinda Rasûlullah'la
    beraber olmasindan dolayi, "...magarada bulunan
    iki kisiden biri..." (et-Tevbe, 9/40) seklinde
    ondan bahsedilmektedir. Asil adi Abdülkâbe olup,
    Islâm'dan sonra Rasûlullah (s.a.s.)'in ona
    Abdullah adini verdigi kaydedilir. Azaptan azad
    edilmis mânâsina "atik" dürüst, sadik, emin ve
    iffetli oldugundan dolayi da "siddik" lâkabiyla
    anilmistir. "Deve yavrusunun babasi" manasina
    gelen Ebû Bekir adiyla meshur olmustur. Teym
    ogullari kabilesinden olan Ebû Bekir'in nesebi
    Mürre b. Kâ'b'da Rasûlullah'la birlesir. Anasinin
    adi Ümmü'l-Hayr Selma, babasinin ki Ebû Kuhafe
    Osman'dir. Künyesi Abdullah b. Osman b. Amir b.
    Amir... b. Murra ...et-Teymî'dir. Bedir savasina
    kadar müsrik kalan oglu Abdurrahman disinda bütün
    ailesi müslüman olmustur. Babasi Ebû Kuhafe, Ebû
    Bekir'in halifeligini ve ölümünü görmüstür. Hz.
    Ebû Bekir'in Rasûlullah (s.a.s.)'den bir veya üç
    yas küçük oldugu zikredilmistir. Islâm'dan önce
    de saygin, dürüst, kisilikli, putlara tapmayan ve
    evinde put bulundurmayan "hanif" bir tacir olan
    Ebû Bekir, ölümüne kadar Hz. Peygamber'den hiç
    ayrilmamistir. Bütün servetini, kazancini Islâm
    için harcamis, kendisi sade bir sekilde
    yasamistir.
  • Hz. Ebû Bekir, Fil yilindan iki sene birkaç ay
    sonra 571'de Mekke'de dünyaya gelmis, güzel
    hasletlerle taninmis ve iffetiyle söhret
    bulmustur. içki içmek câhiliye döneminde çok
    yaygin bir âdet oldugu halde o hiç içmemistir. O
    dönemde Mekke'nin ileri gelenlerinden olup
    Araplarin nesep ve ahbâr ilimlerinde meshur
    olmustur. Kumas ve elbise ticaretiyle mesgul
    olurdu sermayesi kirk bin dirhemdi ki, bunun
    büyük bir kismini Islâm için harcamistir.
    Rasûlullah'a iman eden Ebû Bekir (r.a.) Islâm
    dâvetçiligine baslamis, Osman b. Affân, Zübeyr b.
    Avvâm, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebî Vakkas ve
    Talha b. Ubeydullah gibi Islâm'in yücelmesinde
    büyük emekleri olan ilk müslümanlarin bir çogu
    Islâm'i onun dâvetiyle kabul etmislerdir.

22
Hz. Ömer (R.A)
  • Ikinci Rasid Halife. Islâmi yeryüzüne
    yerlestirip, hakim kilmak için Resulullah
    (s.a.s)'in verdigi tevhidî mücadelede ona en
    yakin olan sahabilerden biri. Hz. Ömer (r.a), Fil
    Olayindan on üç sene sonra Mekke'de dogmustur.
    Kendisinden nakledilen bir rivayete göre o, Büyük
    Ficar savasindan dört yil sonra dünyaya gelmistir
    (Ibnül-Esîr, Üsdül-Gâbe, Kahire 1970, IV,146).
    Babasi, Hattab b. Nüfeyl olup, nesebi Ka'b'da
    Resulullah (s.a.s) ile birlesmektedir. Kureys'in
    Adiy boyuna mensup olup, annesi, Ebu Cehil'in
    kardesi veya amcasinin kizi olan Hanteme'dir (bk.
    a.g.e., 145).
  • Kaynaklar Hz. Ömer (r.a)'in müslüman olmadan
    önceki hayati hakkinda fazlaca bir sey
    söylemezler. Ancak küçüklügünde, babasina ait
    sürülere çobanlik ettigi, sonra da ticarete
    basladigi bilinmektedir. O, Suriye taraflarina
    giden ticaret kervanlarina istirak etmekteydi (H.
    Ibrahim Hasan, Tarihul-Islâm, Misir 1979, I,
    210). Cahiliyye döneminde Mekke esrafi arasinda
    yer almakta olup, Mekke sehir devletinin sifare
    (elçilik) görevi onun elindeydi. Bir savas
    çikmasi durumunda karsi tarafa elçi olarak Ömer
    gönderilir ve dönüsünde onun verdigi bilgi ve
    görüslere göre hareket edilirdi. Ayrica kabileler
    arasinda çikan anlasmazliklarin çözümünde etkin
    rol alir ve verdigi kararlar baglayicilik vasfi
    tasirdi.

23
Hz. Osman (R.A)
  • Osman b. Affân b. Ebil-As b. Ümeyye b.
    Abdi's-Sems b. Abdi Menaf el-Kuresî el-Emevî
    Rasid Halifelerin üçüncüsü. Ümeyyeogullari
    ailesine mensup olup, nesebi besinci ceddi olan
    Abdi Menaf'ta Resulullah (s.a.s) ile
    birlesmektedir. Fil olayindan alti sene sonra
    Mekke'de dogmustur. Annesi, Erva binti Küreyz b.
    Rebia b. Habib b. Abdi Sems'tir. Büyükannesi ise
    Resulullah (s.a.s)'in halasi Abdülmuttalib'in
    kizi Beyda'dir. Künyesi, "Ebû Abdullah'tir. Ona,
    "Ebu Amr" ve "Ebu Leyla" da denilirdi
    (Ibnul-Hacer el-Askalânî, el-Isabe fi
    Temyîzi's-Sahabe, Bagdat t.y., II, 462 Ibnül
    Esîr, Üsdül-Gâbe, III, 584-585 Celaleddin
    Suyûtî, Târihul-Hulefâ, Beyrut 1986, 165).
  • Resulullah (s.a.s) risaletle görevlendirildiginde
    Osman (r.a) otuz dört yaslarindaydi. O, ilk iman
    edenler arasindadir. Ebû Bekir (r.a), güvendigi
    kimseleri Islâma davette yogun gayret
    göstermekteydi. Onun bu çalismalari neticesinde,
    Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebi Vakkas, Zübeyr b.
    Avvâm, Talha b. Ubeydullah ve Osman b. Affân iman
    etmislerdi. Hz. Osman, cahiliyye döneminde de Hz.
    Ebû Bekir'in samimi bir arkadasi idi (Siretu Ibn
    Ishak, Istanbul 1981,121 Üsdü'l-Gâbe, ayni yer
    Askalanî, ayni yer).
  • Hz. Osman, iman ettigi zaman bunu duyan amcasi
    Hakem b. Ebil-Âs onu sikica baglayarak hapsetmis
    ve eski dinine dönmezse asla serbest
    birakmayacagini söylemisti. Hz. Osman (r.a)
    ebediyyen dininden dönmeyecegini söyleyince,
    kararliligini gören amcasi onu serbest birakmisti
    (Suyûtî, 168). Pesinden o, Resulullah (s.a.s)'in
    kizi Rukayye ile evlenmisti. Bazi tarihçiler bu
    evliligin Peygamber'in risaletle
    görevlendirilmesinden önce oldugunu kaydederler
    (Suyûtî, a.g.e., 165).
  • Mekkeli müsriklerin iman edenlere yönelttikleri
    baski ve iskenceler yogunlasip çekilmez bir hal
    alinca, Resulullah (s.a.s), ashabina Habesistan'a
    hicret etmeleri tavsiyesinde bulunmustu. Hz.
    Osman'in Habesistan'a ilk hicret edenler arasinda
    oldugu hakkinda kaynaklar ittifak halindedirler.
    Ibn Hacer birçok sahabiye dayandirarak Hz.
    Osman'in, esi Rukayye ile birlikte Habesistan'a
    hicret eden ilk kimse oldugunu kaydetmektedir
    (Ibn Hacer, ayni yer). Mekkelilerin iman
    ettiklerine dair yanlis bir haberin Habesistan'a
    ulasmasiyla birlikte muhacirlerden bir bölümü
    Mekke'ye geri dönmüstü. Hz. Osman da geri
    dönenler arasindaydi. Ancak onlar kendilerine
    ulasan haberin asilsiz olduguna sahit
    olduklarinda tekrar Habesistana gitmek için yola
    çiktilar. Hz. Osman, hareket etmeden önce
    Resulullah (s.a.s)'e söyle demisti "Ya
    Resulullah! Bir defa hicret ettik. Bu Necasi'ye
    ikinci hicretimiz oluyor. Ancak siz bizimle
    degilsiniz". Resulullah (s.a.s) ona "Siz Allah'a
    ve bana hicret edenlersiniz. Bu iki hicretin
    tamami sizindir" karsiligini vermisti. Bunun
    üzerine o "Bu bize yeter ya Resulullah" dedi.

24
Hz. Ali (R.A)
  • Hz. Ali (a.s), Resulullah (s.a.a)in vasisi,
    halifesi ve on iki imamin ilkidir. Hz. Ali (a.s),
    Ammul- Filin 30. yilinin on üçüncü günü,bazi
    rivayetlere göre Zilhicce ayinin yedinci günü
    Kabede dünyaya geldi.
  • Degerli babasi, Ebu Talib, annesi ise Esed kizi
    Fatimadir. Zeyd ve Haydar da onun diger mübarek
    isimlerindendir.Iki meshur künyesi de Ebul-
    Hasan ve Ebu Turabdir.Hz.n hiç kimsenin ortak
    olmadigi kendisine has lakabi ise Emirul-
    Muminindir Murtaza, Hadi, Siddik, Faruk, Veli,
    Sahid...de onun yüzlerce lakaplarindan sadece bir
    kaç tanesidir.
  • Emirul- Muminin Hz. Ali (a.s)in çocukluk
    dönemi, Resulullah (s.a.a)in çocukluk döneminin
    geçtigi evde geçmistir o evde büyüyüp
    olgunlasmistir. Bu büyük sahsiyetlerin her ikisi
    de Ebu Talibi bir baba ve yönetici olarak
    taniyorlardi Esed kizi Fatimaya da anne
    diyorlardi.
  • Bu iki yüce sahsiyet arasindaki köklü ailevi
    baglilik, Resulullah (s.a.a)in Hz. Aliyi iyi
    egitmesi ve onu özel lütuflarindan
    yararlandirmasi için uygun bir zemin hazirlamisti.

25
Hz. Bilal-i Habesi (R.A)
  • Hz. Peygamber'e ilk iman edenlerden biri ve
    sonradan ona müezzin olan sahabî. Islâm tarihinde
    unutulmaz yeri olan Bilâl-î Habesî, aslen
    Habes'lidir. Anasinin adi Hamâme, babasinin adi
    Rebah, künyesi Abdullah'tir.
  • Bilâl, islâm'in ilk teblig yillarinda Ümeyye b.
    Halef'in kölesiydi. Islâm'in ortaya çiktigi
    yillarda bir çok kimse, soy ve soplarinin
    yüksekligine, sirk toplumu içindeki nüfuzlarina
    bakarak kavim ve kabîle taassubuna düsmüs,
    islâm'a cephe almis ve sapiklikta kalmislardi.
    Bilâl b. Rebah gibi kimseler de zayif ve
    acizliklerine ragmen hak davete uyup sirkten
    kurtulmuslardi. Iste Bilâl b. Rebah (r.a.) islâm
    davetine ilk icabet edenlerden biriydi.
  • Ümeyye b. Halef, kölesi Bilâl'in müslüman
    oldugunu anladiktan sonra, onu islâm'dan çevirmek
    için yapmadigi eziyet ve iskence kalmamisti.
    Ümeyye, öglen vakti günesinin bir yanardag
    kesildigi anda, Bilâl'i alir, kizgin kumlarin
    üzerine yatirir, sirtina kocaman bir tas koyar ve
    söyle derdi "Muhammed'e küfret Lat ve Uzza'ya
    iman et. Yoksa onlara iman edinceye kadar böylece
    kalacaksin."
  • Bilâl'in kizgin kumlar üzerinde sirti yanar,
    gögsü yanar, nefesi tikanir, bu müthis iskence
    altinda saatlerce kivranirdi. Fakat dudaklarinda
    daima su sözler dökülürdü "Allahu Ahad, Allahu
    Ahad", Onun bu durumu, müsrikleri bile hayrete
    düsürürdü.

26
Hz. Zeyd b. Harise (R.A)
  • Zeyd b. Hârise b. Surâhîl el-Kelbî. Üsâme'nin
    babasi. Ashâbin ileri gelenlerinden olup,
    Resûlullah (s.a.s)'in en çok sevdigi
    arkadaslarindandir. Bu yüzden sahâbe arasinda
    "el-hubb" diye anilirdi.
  • Kaynaklarin ifadesine göre cahiliyye döneminde,
    Zeyd'in annesi Su'dâ, yaninda oglu oldugu halde
    akrabalarini ziyarete gider. Bu sirada Benî
    el-Kayn b. Cisr'e mensup bazi atlilar, Su'dâ'nin
    akrabalari olan Benî Ma'n evlerine baskin
    yaparlar. Zeyd'i de bu arada beraberlerinde alip
    götürürler. Zeyd, bu sirada temyiz çaginda bir
    çocuktur. Onu, Ukaz Panayirina götürüp satisa
    arzederler. Hz. Hatice'nin yegeni Hakîm b. Huzâm
    b. Huveylid de o esnada panayira ugrayip Mekke'ye
    götürmek üzere birkaç köle satin alir. Zeyd b.
    Hârise de bu köleler arasinda bulunmaktadir.
    Hakîm, Mekke'ye döndügünde, halasi Hz. Hatice
    kendisini ziyarete gider. O da halasina köleleri
    göstererek, diledigi köleyi seçip
    götürebilecegini söyler. Hz. Hatice de Zeyd b.
    Hârise'yi seçer. Daha sonra O'nu, Resûlullah
    (s.a.v)'a bagislar.
  • Zeyd b. Hârise, Resûlullah (s.a.s.)'in cefakâr
    dostlarindan biriydi. Hemen hemen tüm sikintili
    zamanlarinda O'nunla birlikteydi. Nitekim, çevre
    kabileleri Islâm'a davet etmek kabilinden Tâif'e
    giden Rasûlüllah'i yalniz birakmamis, Tâiflilerin
    attigi taslar Peygamber (s.a.s.)'e isabet etmesin
    diye kendi vücudunu siper etmis ve basindan
    çesitli yaralar almisti.

27
Hz. Talha b. Ubeydullah (R.A)
  • Hz. Talhâ bin Ubeydullah, Resûlullah efendimizin
    "Talhâ ve Zübeyr, Cennette komsularimdir" hadîs-i
    serifiyle medhedilen sahâbidir. Hz. Talhâ,
    ticâretle ugrastigi için sik sik Mekke disina
    çikardi. Bu seyâhatlerinden birinde Sam
    yakinlarinda Busra kasabasinda bir panayira
    gelmisti. Burada bir râhip- Panayira gelenlere
    sorun içlerinde Mekke'den gelen var mi? diye
    seslendi. Talhâ bin Ubeydullah- Evet, ben
    Mekkeliyim, dedi.- Ahmed zuhûr etti mi? - Ahmed
    kimdir?- Abdullah bin Abdülmuttalib'in ogludur.
    Orasi O'nun zuhûr edecegi sehirdir. O,
    peygamberlerin sonuncusudur. Kendisi Harem-i
    seriften çikarilacak, hurmalik, taslik ve çorak
    bir yere hicret edecektir.Olan bir sey var
    mi?Râhibin sözleri Hz. Talhâ'nin kalbine yer
    etti. Acele Mekke'ye geldi ve - Olan biten bir
    sey var mi? diye sordu. - Evet var. Abdullah'in
    oglu Muhammed-ül-emin, peygamberligini ilân etti.
    Ebû Bekir de ona uydu, dediler. Bunun üzerine
    dogruca Hz. Ebû Bekir'in yanina gitti. Ona -
    Sen Muhammed aleyhisselâma tâbi' mi oldun? diye
    sordu. Hz. Ebû Bekir- Evet, tâbi oldum. Sen de
    hemen O'na git, huzûruna gir, kendisine tâbi ol!
    Çünkü O, Hak ve gerçege da'vet ediyor, dedi.
    Bunun üzerine Talha bin Ubeydullah, râhibin
    söylediklerini anlatti. Sonra birlikte
    Resûlullaha gidip, Müslüman oldu. Râhibin
    sözlerini Peygamber efendimize de anlatti.
    Resûlullah efendimiz tebessüm ettiler. Talhâ bin
    Ubeydullah, Müslüman oldugu zaman, en yakin
    akrabâlari dâhil olmak üzere Mekke müsriklerinden
    çok iskence gördü. Evine hapsedildigi gibi, aç ve
    susuz birakildi. Kardesi Osman da, onun
    vâsitasiyla îmân etmis, bu iskencelere o da tâbi
    tutulmustu. Hele namazlarini edâ edecekleri zaman
    çektikleri sikinti ve kendileri revâ görülen
    iskence, tahammülü mümkün olmayan cinstendi.
    Nevfel bin Huveylid bin Adeviyye, adamlari ile
    birlikte Hz. Ebû Bekir ve Hz. Talhâ'yi
    yakalayarak iple bagladilar ve iskence yaptilar.
    Teymogullari da onlara sâhip çikmadi. Bu
    hâdiseden dolayi Ebû Bekir ve Talhâ'ya bitisikler
    mânâsina gelen karînân dendi.

28
Hz. Halid b. Said (R.A)
  • Islâma gizli davet devri henüz devam ediyordu.Bu
    sirada Müslümanlar safina Kureys'in mümtaz bir
    sahsiyeti daha katildi Halid bin Said. Hz.
    Halid, Kureys'in ileri gelen ve zengin bir
    âilesine mensuptu.Arap edebiyat ve ilmini gayet
    iyi bilen Hz. Halid, bir gece rü'yâsinda
    babasinin kendisini tutup Cehenneme atmak
    istedigini, fakat Resûlullahin yetisip kendisini
    Cehenneme düsmekten kurtardigini gördü. Feryad
    ederek uyandi. Böylesine berrak bir rüyânin
    mânâsiz olamayacagini idrak eden Hz. Halid kendi
    kendine, "Vallahi, bu rü'yâ gerçektir" dedi ve
    vakit kaybetmeden Hz. Ebû Bekir'e kostu. Rüyâsini
    anlatti.Siddik-i Ekber, "Hakkinda hayirli
    olmasini dilerim," dedi. "Seni, o Resûlullah
    kurtaracaktir. Hemen git, ona tabi ol! Sen, ona
    tâbi olacak, Islâm dinine girecek, onunla
    birlikte bulunacaksin. O da seni, rü'yâda
    gördügün gibi Cehenneme düsmekten
    kurtaracaktir."Hz. Halid hemen Resûlullahin
    yanina vardi ve "Yâ Muhammed! sen, insanlari
    neye dâvet ediyorsun?" diye sordu.Resûl-i Ekrem
    Efendimiz, "Ben," dedi, "halki, tek olan ve
    seriki bulunmayan Allah'a, Muhammed'in de Onun
    kulu ve Resûlü olduguna îmân etmeye isitmez,
    görmez, hiçbir fayda ve zarar vermez, kendisine
    tapinanlari da tapinmayanlari da bilmez birtakim
    tas parçalarina tapmaktan vazgeçmeye dâvet
    ediyorum."Bu sözleri dikkat ve hürmetle dinleyen
    Hz. Halid derhal sehâdet getirdi"Ben, sehâdet
    ederim ki, sen, Allah'in Resûlüsün!"1Resûl-i
    Ekrem Efendimiz, bu zâtin Islâm dairesine
    girmesine fazlasiyla sevindi.Hz. Halid, Müslüman
    olur olmaz, evinde ve etrafta da Islâmiyetten
    bahsetmeye basladi. Bir müddet sonra zevcesi
    Ümeyne de Müslümanlar safinda yer aldi.Oglunun
    Müslüman oldugu haberini alan Kureys'in
    zenginlerinden ve ileri gelenlerinden Ebû Uhayha
    Said, fazlasiyla hiddetlendi.

29
Hz. Sad b. Ebi Vakkas (R.A)
  • Sa'd b. Ebî Vakkas Malik b. Vuheyb b. Abdi Menaf
    b. Zühre. Babasi Malik b. Vuheyb'dir. Malik'in
    künyesi Ebî Vakkas olup, Sa'd bu künyeye nisbetle
    Ibn Ebî Vakkas olarak çagrilirdi. Rasûlüllah
    (s.a.s)'in annesi Zuhreogullarindan oldugu için,
    anne tarafindan da nesebi Rasûlüllah (s.a.s) ile
    birlesmektedir. Sa'd'in annesi Hamene binti
    Süfyan b. Ümeyye'dir. Sa'd (r.a), Ilk iman
    edenlerden biridir. Kendisinden yapilan
    rivayetlere göre o Islâmi üçüncü kabul eden
    kimsedir. Ancak, Hz. Hatice, Hz. Ebu Bekr, Hz.
    Ali ve Zeyd b. Harise'den sonra müslüman olmussa
    besinci müslüman olmus oluyor. Sa'd (r.a),
    müslüman oldugu gün henüz namazin farz kilinmamis
    oldugunu ve o zaman on yedi yasinda bulundugunu
    söylemektedir (Ibn Sa'd, Tabakâtül-Kübrâ, Beyrut
    (t.y), III, 139).
  • Sa'd (r.a) Islâma girisine sebep olan olayi söyle
    anlatir "Müslüman olmadan önce rüyamda kendimi
    hiç bir seyi göremedigim karanlik bir yerde
    gördüm. Bu arada ay dogdu ve ben onun aydinligina
    tabi oldum. Benden önce bu aya kimlerin uymus
    olduguna bakiyordum. Onlar, Zeyd b. Harise, Ali
    b. Ebî Talib ve Ebû Bekir'di. Onlara ne kadar
    zamandan beri burada olduklarini sordugumda,
    onlar "Bir saat kadardir" dediler.
    Arastirdigimda ögrendim ki, Rasûlüllah (s.a.s)
    gizlice Islâm'a davette bulunmaktadir. Ona Ecyad
    tepesi taraflarinda rastladim. Ikindi namazini
    kiliyordu. Orada Islâmi kabul ettim. Benden önce
    bu kimselerden baskasi imân etmemisti.

30
Hz. Hamza (R.A)
  • Hz. Peygamber'in amcasi, Sehidlerin efendisi.
  • Künyesi Ebn Ya'la veya Ebû Ammâre Lakabi
    Esedullah (Allah'in Aslani)dir. Babasi
    Abdulmuttalib, annesi Hâle'dir.
  • Hz. Hamza, Peygamberimizin amcalarinin en
    küçügüdür. Dogumdan bir kaç gün sonra,
    Peygamberimizi emziren Ebû Lebeb'in câriyesi
    Süveybe daha önceleri Hz. Hamza'yi da emzirmis
    oldugundan, Hamza Peygamberimizin süt kardesi
    idi.
  • Hz. Hamza, orta boylu, güçlü kuvvetli, heybetli,
    onurlu bir sahabîdir. Hz. Hamza (r.a) iyi bir
    avci, keskin nisanci, Kureys'in en
    sereflilerindendir. Mazlumlara yardim etmeyi
    seven cesur bir savasçiydi. Av dönüsü evine
    gitmeden Ka'be'yi tavaf edecek kadar kutsal kabul
    ettigi degerlere saygili, karsilastigi sahislara
    selâm verip sohbet etmesini seven mürüvvetli bir
    insandi. Onun gençlik dönemine ait bilgilerimiz
    yok denecek kadar azdir (Ibnu'l-Esîr,
    Isdit'l-Gâbe, II, 52).
  • Peygamberimiz yakinlarina Islâm'i teblig etmis
    olmasina ragmen, Hz. Hamza henüz müslüman
    olmamisti. Ebû Cehil'in Peygamberimize yaptigi
    bir hakaret sonucunda müslüman olmustur.
    Peygamberimiz bir gün Safâ tepesinde iken Ebû
    Cehil ve arkadaslari onun yanina gelirler. Ebû
    Cehil Peygamberimize hakaret eder. Abdullah b.
    Cüdâ'nin câriyesi bu olayi seyredin av dönüsü
    Kabe'ye ugramayi âdet edinen Hz. Hamza'ya
    anlatir. Hz. Hamza, eve gitmeden Ebû Cehil'in
    yanina ugrayarak elindeki yayi Ebû Cehil'in
    kafasina çalar, basini yaralar ve hakaret eder.
    Bir gün sonra da Allah Rasûlünün yanina giderek
    (Bi'set'ten iki yol sonra) müslüman olur.

31
Hz. Habbab b. Eret (R.A)
  • Islâm ile sereflenen ve Islâm'a girdigi için
    müsrikler tarafindan iskence edilen ilk
    sahabelerden biri.
  • Nesebi Habbâb b. Eret b. Cendele b. Sa'd b.
    Huzeyme b. Ka'b b. Zeyd. Temim kabilesinden,
    küçükken esir edilerek Mekke'ye getirilmis
    Huzâali Ümmü En'mâr'in kölesi, Zühre ogullarinin
    anlasmalisi.
  • Islâm ile sereflenen ve Allah için iskence edilen
    ilk müslümanlardan olan Hâbbab b. Eret müslüman
    oldugunu açikladiginda ilk iskence edilen
    sahabeler arasinda idi. Ilk Müslümanlar Hz.
    Peygamber (s.a.s), Hz. Ebû Bekir, Habbâb, Suheyb,
    Bilâl, Ammâr, Sümeyye (r. Anhûm)dir. Hz.
    Peygamber ve Ebû Bekir, kendi aileleri tarafindan
    nisbeten korunmus ancak Mekkeli olmayan diger
    dört kisi müsrikler tarafindan siddet ve baski
    ile yildirilmaya çalisilmistir. Bu insanlar
    kizgin günes altinda demir zirhlar giydirilerek
    ölesiye iskence edilmislerdir. Habbâb bu
    iskencelere sabrederek kâfirlerin Hz. Peygamberin
    risâletini inkâr etmesini istemelerini
    reddetmistir.

32
Hz. Sad b. Ebi Vakkas (R.A)
  • Sa'd b. Ebî Vakkas Malik b. Vuheyb b. Abdi Menaf
    b. Zühre. Babasi Malik b. Vuheyb'dir. Malik'in
    künyesi Ebî Vakkas olup, Sa'd bu künyeye nisbetle
    Ibn Ebî Vakkas olarak çagrilirdi. Rasûlüllah
    (s.a.s)'in annesi Zuhreogullarindan oldugu için,
    anne tarafindan da nesebi Rasûlüllah (s.a.s) ile
    birlesmektedir. Sa'd'in annesi Hamene binti
    Süfyan b. Ümeyye'dir. Sa'd (r.a), Ilk iman
    edenlerden biridir. Kendisinden yapilan
    rivayetlere göre o Islâmi üçüncü kabul eden
    kimsedir. Ancak, Hz. Hatice, Hz. Ebu Bekr, Hz.
    Ali ve Zeyd b. Harise'den sonra müslüman olmussa
    besinci müslüman olmus oluyor. Sa'd (r.a),
    müslüman oldugu gün henüz namazin farz kilinmamis
    oldugunu ve o zaman on yedi yasinda bulundugunu
    söylemektedir (Ibn Sa'd, Tabakâtül-Kübrâ, Beyrut
    (t.y), III, 139).
  • Sa'd (r.a) Islâma girisine sebep olan olayi söyle
    anlatir "Müslüman olmadan önce rüyamda kendimi
    hiç bir seyi göremedigim karanlik bir yerde
    gördüm. Bu arada ay dogdu ve ben onun aydinligina
    tabi oldum. Benden önce bu aya kimlerin uymus
    olduguna bakiyordum. Onlar, Zeyd b. Harise, Ali
    b. Ebî Talib ve Ebû Bekir'di. Onlara ne kadar
    zamandan beri burada olduklarini sordugumda,
    onlar "Bir saat kadardir" dediler.
    Arastirdigimda ögrendim ki, Rasûlüllah (s.a.s)
    gizlice Islâm'a davette bulunmaktadir. Ona Ecyad
    tepesi taraflarinda rastladim. Ikindi namazini
    kiliyordu. Orada Islâmi kabul ettim. Benden önce
    bu kimselerden baskasi imân etmemisti"
    (Ibnül-Esir, Üsdül-Gâbe, II, 368).

33
Boykot
  • Islamin yayilmasina mani olmak için müsrikler
    asagidaki maddeler üzerinde anlastilar ve bu
    kurallari Kabe duvarina asip uymaya ant içtiler.
  • Hasim ve Muttalib ogullarindan kiz alinmayacak ve
    onlara kiz verilmeyecek.
  • Hasim ve Muttalib ogullarina hiçbir sey
    satilmayacak ve onlardan hiçbir sey alinmayacak.
  • Boykot 3 yil sürdü ve müslümanlar bu süre
    zarfinda çok büyük sikintilara maruz kaldilar.
  • Boykotun 3. senesi idi. Cenab-i Hak, müsriklerin
    Kabe içine astiklari malum sahifeye bir kurt
    musallat etti ve durumu vahiyle Resulüne
    bildirdi. Sahifede, kurtun yemedigi, Bismike
    Allahümme! (Allahim senin isminle baslarim)
    yazisi kalmisti sadece.
  • Peygamberimiz durumu Ebu Talibe bildirdi, O da
    müsriklere söyledi ve Eger yegenimin dedigi
    dogruysa boykottan vazgeçin, degilse Ona
    istediginizi yapabilirsiniz dedi.
  • Bunun üzerine Kabeye kosan müsrikler Ebu Talibin
    anlattiklarinin aynisini gözleri ile gördüler ama
    bu bir sihirdir diyip yine imana girmediler.
    Fakat boykotu ortadan kaldirma karari aldilar.

34
Taif hadisesi
  • Resûl-i Kibriya efendimiz Islami anlatmak için
    gittikleri Taif (bag ve bahçeleri ile meshur
    Sakif kabilesinin kaldigi yer)de ilk 10 gün her
    hangi bir netice alamadi. Hatta Islama her davet
    ettiginde bir çok hakarete maruz kaldi.
  • Taif sakinleri Peygamberimizin bu davetini kabul
    etmediler ve Memleketimizden çik ta, nereye
    gidersen git! Kavmin ve hemserilerin
    söylediklerini kabul etmeyince, çikip bize
    geldin! Vallahi biz de senden elimizden
    geldigince uzak duracagiz, isteklerini kabul
    etmeyecegiz dediler. Bununla da kalmayip
    gençleri ve çocuklari kiskirtip Peygamberimizin
    üzerinde saldirttilar.
  • Peygamberimizin ayaklari kana bulandi. Öyle ki,
    acisindan artik yürüyemez hale gelmisti. Hz.
    Zeyd, hayatini hiçe sayarak Peygamberimize siper
    olmaya çalisiyordu.
  • Resûl-i Kibriya efendimiz (s.a.v) bu adice
    saldiridan kendini bir baga atmakla kurtarabildi
    ve su hazin münacatta bulundu
  • Allahim!.. Kuvvetsiz ve çaresiz kaldigimi, halk
    nazarinda hakir görüldügümü ancak Sana arz eder,
    Sana sikayet ederim.
  • Ey merhametlilerin merhametlisi olan Allah
    Herkesin hakir görüp de dalina bindigi,
    çaresizlerin Rabbi ancak Sensin. Benim Rabbim de
    ancak Sensin. Sen, beni kötü huylu, yüzsüz düsman
    eline düsürmeyecek kadar merhamet sahibisin.
  • Allahim!.. Yeter ki, Senin gazabina ugramayayim.
    Ne çekersem ona katlanirim. Fakat senin af ve
    magfiretin, bunlari bana yaptirmayacak kadar
    genistir.
  • Allahim!.. Senin gazabina ugramaktan, Ilahi
    rizandan uzak kalmaktan, Senin o zulmetleri
    aydinlatan ve ahiret islerini yoluna koyan Ilahi
    nuruna siginirim.
  • Allahim!.. Sen razi oluncaya kadar affini
    dilerim!.
  • Allahim!.. Her kuvvet, her kudret ancak Seninle
    kaimdir.
  • O esnada bag sahipleri köleleri Addas ile
    Peygamberimize (s.a.v) üzüm gönderdiler. Resûl-i
    Kibriya efendimiz (s.a.v) üzümü Bismillah
    diyerek yemeye baslayinca Addas sasirdi ve bu
    kelimeyi ilk defa duydugunu söyledi.
    Peygamberimiz ona nereli oldugunu sorunca,
    Ninovali ve Hristiyan oldugunu ögrendi.
    Peygamberimiz (s.a.v) ona Ninova halkini Allahin
    dinine davet eden Hz. Yunus peygamberden
    bahsetti. Addas, Yunus peygamberi bilirdi ve buna
    çok sasirdi ve oracikta Islam ile sereflendi
  • Peygamberimiz (s.a.v) bagdan ayrilinca, bir
    bulutun kendini takip ettigini gördü. Dikkatlice
    bakinca Cebrail (a.s.) gördü. Cebrail (a.s.)
    seslendi
  • Süphesiz Allah kavminin sana neler söyledigini
    isitti sana su daglar melegini gönderdi. Kavmin
    hakkinda diledigini yapmak üzere ona
    emredebilirsin!.
  • Fakat sefkat ve merhamet kaynagi Resûl-i Kibriya
    efendimizin (s.a.v) arzusu baskaydi. Daglar
    melegine su cevabi verdi
  • Hayir! Ben böyle bir sey istemem. Istedigim tek
    sey Hak Teâlânin bu müsriklerin sulbünden,
    Allaha hiçbir seyi ortak kosmaksizin ibadet
    edecek bir nesil ortaya çikarmasidir.

35
Isra ve Mirac mucizeleri
  • Mezkur gecede Cebrail (a.s) geldi ve Resulü
    Zisan efendimizi (s.a.v) Mescid-i Haramdan alip
    Burakla Mescid-i Aksâya görütdü. Oradan da ,
    gökyüzündeki harika icraat ve Cenab-i Hakkin
    kudretine delalet eden ayet ve alametlerin birer
    birere gösterilmesi için, semava çikartildi. Sema
    tabakalarinda bulunan bütün peygamberlerle
    görüstürüldü. Habib-i Hüda Efendimiz (s.a.v),
    sonrada Sidre-i Münteha makamina götürüldü.
    Oradan da imkan ve vücub ortasinda da Kab-i
    Kavseynle isaret olunan makama çikti. Kendisine
    bir çok acip ve garip seyler temasa ettirildi. Ve
    bilemeyecegimiz, anlayamayacagimiz bir sekilde,
    mekândan münezzeh olan Cenâb-i Hakkin bizzat
    kelâmini isitti ve Cemâl-i Pâkini müsahede etti.
    Ayni gece hane-i saadetine geldi.

36
Medinede Islam Nurunun alevlenmesi
  • Ilk olarak 6 kisilik bir kervanin Peygamber
    efendimiz (s.a.v) ile karsilasmasi ve yapilan
    sohbet sonunda Islamiyete girisleri gerçeklesir.
  • Sonrasinda bu 6 kisi bir sonraki senenin hac
    mevsiminde Peygamber efendimiz (s.a.v) ile
    bulusma söz verirler ve söz verildigi tarihte 12
    kisi olarak Peygamber efendimiz (S.A.V) ile
    tekrar bulusurlar.
  • Bu bulusma I. Akabe biati olarak bilinir ve bu
    görüsme sonunda
  • Allaha hiçbir seyi es ve ortak kosmamak
  • Hirsizlik yapmamak
  • Zina yapmamak
  • Çocuklari öldürmemek
  • Kimseye iftirada bulunmamak
  • Hiçbir hayirli ise
Write a Comment
User Comments (0)
About PowerShow.com