Title: Peygamber Efendimizin P
1Peygamber Efendimizin Pâk Soylari ve Kisaca
Hayatlari
2Pâk Soylari
Detayli bilgi için isimlerin üzerine tiklayiniz!
3Hz. Muhammed (S.A.V)
- Yetim dogmustu.
- Dogar dogmaz sahadet parmagini kaldirarak secdeye
kapanmisti ve üç defa ümmetim demisti. Sirtinda
peygamberlik mührü vardi ve sünnetliydi. - 6 aylikken annesinden ayrilarak süt anneye
verildi. - 8 aylikken konusmaya basladi. 9 aylikken
konusmasi oldukça düzgün ve pürüzsüzdü. - 10. ayinda ise artik diger çocuklarla ok atacak
kadar kuvvetli ve gürbüz olmustu. - 2 yasinda sütten kesildi. Bu yaslarda, gögsü
yarildi ve kalbi çikartildi. Daha sonra kalbi de
yarilarak içerisinden siyah bir kan pihtisi
çikarildi. Gögsü ve kalbi kar ile temizlendi. - 4 yasindayken annesine getirildi.
- 5 yasinda yüzmeyi ögrendi.
- 6 yasinda annesini kaybetti. Dedesinin himayesine
girdi. - 8 yasinda dedesini kaybetti. Amcasi Ebu Talibin
himayesine girdi. - 10 yasinda koyun güderdi. Bu yaslarda iki defa
eglencelere (Masal geceleri) katilmaya tesebbüs
etti ve Allah tarafindan uyutuldu. - 12 yasinda amcasi ile bir ticaret kervanina
katildi ve Rahip Bahira ile tanisti. - 20 yasinda 4. ficar muharebesini (Araplarin
cahilliye devrindeki savaslari) gördü. - 25 yasinda Hz. Haticenin mallarini Sama ticaret
yapmak maksadiyla götürdü ve bu vesile ile Hz.
Hatice ile tanisti. - 25 yasinda Hz. Hatice ile evlendi.
- 38 yasinda gaibden bazi sesler duymaya basladi.
- 39 yasinda sadik rüyalar devri basladi.
- 40 yasinda Peygamber oldu.
- Sirasiyla Müslüman olanlari görmek için
tiklayiniz.
- 45 ve 46 yaslarinda iki Müslüman grup Habesistana
hicret etti. - Bu yillarda ayin ikiye bölünmesi ve Hz.
Ebubekirin Übey ile Romanin Iranlilara galip
gelecegi konusunda bahse girisi ve Kuranda
Romanin galibiyetini bildirisi mucizeleri
gerçeklesti. - 47 yasinda Müslümanlar üzerinde 3 sene süren
siddetli bir boykot basladi. - 50 yasinda, sirasiyla erkek çocuklarindan Kasim
ve Abdullah sonrada amcasi Ebu Talib ve hanimi
Hz. Hatice vefat etti. - Bu yillarda, Hz. Aise ile nisanlandi ve Hz. Sevde
ile evlendi. - Islami anlatmak için gittigi Taifte
kiskirtilmis genç ve çocuklar tarafindan tas
yagmuruna tutuldu. - 51 yasinda, Isra ve Mirac mucizeleri ve Medinede
Islam nurunun alevlenmeye baslamasi hadiseleri
gerçeklesir. - 53 yasinda Medine ye hicret etti.
- Bedir savasinda 54 yasindaydi.
- Uhud savasinda 55 yasindaydi.
- Hendek savasinda 57 yasindaydi. Yine bu yil
içerisinde müsrikler ile Hudeybiyye antlasmasi
yapildi. - 58 yasinda, Hükümdarlarin Islamiyet'e davetleri
gerçeklesti. Hayber fethedildi. - 59 yasina Hz. Zeynebin vefati ile basladi. Beni
Murre, Mute ve Zatüs-Selasil savaslari yapildi.
Mekkenin fethi gerçeklesti. Huneyn savasi ve
Taif kusatmasi yapildi. Ayrica Hz. Ibrahim
dünyaya geldi. - 60 yasinda Necasinin vefati haberini aldi. Tebük
gazasi gerçeklestikten sonra kizlari içerisinden
Hz. Ümmü Gülsümü kaybetti. Bu yil Hac farz
kilindi. - 62 yasinda Veda Hacci ve Hutbesini yapti.
- 63 yasinda son kez ordusunu topladi. Bu esnada
siddetli bir hastaliga tutuldu. Ordunun basina
Mute savasinda sehîd düsen kumandan Hz.Zeyd b.
Harise'nin oglu Hz.Usame b. Zeyd'i (20 yasinda)
geçirdi ve dünyadan ayrildi.
- Dis Görünüsü Ortadan uzun boylu, siyah dalgali
saçliydi. Açik ve yüksek alinli, kalin siyah
kasliydi. Kaslari bir birine çok yakin ama
bitisik degildi. - Göz bebekleri, çok tatli bir siyahti.Uzun ve
siyah kirpikleri bakislarina apayri bir tatlilik
verirdi.
4Hicret
- Medineye hicret için Peygamberimize (s.a.v)
Allah tarafindan müsaade gelmisti. O siralarda
müsriklerde her kabileden savasçilar toplayarak
Peygamberimizi (s.a.v) öldürme kararini almisti.
Peygamberimiz (s.a.v) durumdan Cebrail (a.s)
vasitasiyla bilgilendirildi ve o gece yataginda
yatmamasi tembihlendi. Oda kendi yerine Hz.
Aliyi yatagina yatirdi ve üzerindeki emanetleri
sahiplerine vermesi için ona teslim etti. - 200e yakin genç gecenin üçte biri geçince
Efendimizin evinin önünde toplandilar. Katiller,
gecenin geçmesini, aydinligin etrafi sarmasini ve
Efendimizin evinden çikmasini bekliyorlardi.
Zira, adetlerine göre bir adami evinin içinde
katletmek, korkakligin en adisi sayilirdi.
Peygamberimiz (s.a.v) evinden çikti ve yerden
aldigi bir avuç topragi baslarina atti ve Yasin
Suresinin ilk sekiz ayetini okudu. Hiçbiri onu
görmedi ve içlerinden çikip gitti. Bir müddet
sonra, gençlere, hemserilerinden biri gelip
Burada ne bekliyorsunuz, Muhammed üzerinize
toprak atip gideli çok oldu deyince, sasirdilar
ve eve girip yatakta yatanin Peygamberimiz
olmadigini görünce telasa kapildilar ve derhal
onu aramaya basladilar.
5Veda Hacci ve Hutbesi (M. 632- H.1O)
- Hicretin dokuzuncu yilinda Hazreti Ebû Bekir, Hac
Emîri seçilmis ve 300 müminle Hac ibadetini
yerine getirmisti. Hazreti Ali ile beraber
kâfirlerin artik Kabe'yi ziyaret edemeyeceklerini
bildirmislerdi. Bunun üzerine Müslüman olmayan
kabileler de imân ile sereflendiler. Islâm Dini
Arap yarimadasinda girmedik yer birakmadi. Bir
sene sonra, hicretin 11. milâdin 632'nci yilinda,
Peygamberimiz Aleyhisselâm 40 bin kisilik bir
topluluk ile haccetmek üzere Mekke'ye gitti.
O'nun gelisini duyan müminler Zilkade ayinda
Mekke'de toplandi. Böylece Peygamberimiz
Aleyhisselâm hac sirasinda 124 bin kisilik bir
Islâm topluluguna hutbe okudu. Islâm Dininin
tamamlandigina isaret ederek, insanligi maddî ve
manevî huzura, kurtulusa kavusturacak seriat
hükümlerini, sonsuz nimetleri bildirdi,
nasihatler etti. Büyük peygamber, Efendimiz
Aleyhisselâm devesinin üzerinde idi. Devesinin
yularindan Amr b. Harice tutuyordu. Devenin
agzindan çikan köpükler, Amr b. Haricenin basina
dökülüyordu. Efendimizin sözlerini tekrar edecek
olan da gür sesiyle meshur, Rebia b. Ümeyye b.
Halefti ve daha sonra Resülüllah Efendimiz (sav)
Veda Hutbesini yayinladi. - Hutbeyi yayinladiktan sonra Peygamber Efendimiz,
Sehadet parmagini havaya kaldirip halka isaret
ederek Allahim sahit ol, Allahim sahit ol,
Allahim sahit ol! Vesselamü Aleyküm ve
Rahmetüllahi ve Berakâtühü buyurarak hutbesini
sona erdirdi. Peygamberimiz Aleyhisselâm bundan
sonra haccetmedigi için, bu hacci ve hutbesi
"Vedâ Haci" ve "Vedâ Hutbesi" olarak anildi. Bu
hac emri sirasinda 63 deve kurbani kendisi kesti.
Kalanlarini Hazreti Ali keserek 100'e tamamladi.
Peygamberimiz Aleyhisselâm, her sene için bir
kurban keserek ömrünün 63 senede sona erecegine,
Islâm Nurunun tamamlanmasiyla, dünyadan
ayrilacagina isaret etti. Kabe'de 10 gün
kaldiktan sonra Medine'ye döndü.
6Mekkenin Fethi (M. 630- H.9)
- Müminlerin Mute savasindan basariyla ayrilmasi,
Arap kabilelerini sevindirdi ve Islâm Dininin
kuzeyde yayilmasina sebep oldu. Mekke'li
müsrikler ise, Mute savasinin sonucunu müminleri
küçültücü buluyorlar, düsmanliklarindan geri
kalmiyorlardi. Bu arada kendi dostlari olan Bekir
Ogullari kabilesine gizlice yardim ettiler.
Müslümanlarin dostu olan Huzâa kabilesine baskin
yaparak 23 kisinin öldürülmesine yol açtilar.
Huzâa kabilesi reisleri, Medine'ye gelerek yardim
istedi. Peygamberimiz Aleyhisselâm Kureyslilere
haber gönderdi. Ölülerin diyetlerinin ödenmesini
veya Bekir Ogullarini himayeyi birakmalarini,
yahut antlasmaya uymalarini istedi. Kureysliler
andlasmayi bozduklarini söylediler. Ancak
yaptiklari hatânin farkina vardilar. Ebû Süfyan'i
Medine'ye elçi göndererek antlasmayi yenilemek
istediler. Ebû Süfyan'in Medine'de çalmadigi kapi
kalmadi. Fakat kimseden yüz bulamadi. Kendi kizi,
Peygamberimiz Aleyhisselâmin zevcesi Hazreti Ümmü
Habibe bile babasini tersledi. Ebû Süfyan'm eli
bos dönmesiyle Kureysliler endiseye kapildi.
Huzâa kabilesi Medine yolunu tuttugu için
müminlerin durumu hakkinda bir haber de
alamiyorlardi. Peygamberimiz Aleyhisselâm ise, 10
bin kisilik büyük bir ordu hazirladi. Ramazan ayi
içerisinde Mekke'yi putlardan temizlemek üzere
yola çikti. Kan dökülmeden Mekke'ye girilmesi
için hareket gizli tutuldu. Yolda Fahri Kâinat
Efendimize imân ederek Medine'ye gitmekte olan
son muhacir, amcasi Hazreti Abbas ile karsilasti.
O da ailesini gönderip kendi orduya katildi.
- Islâm ordusu gece binlerce ates yakti.
Kureysliler gördükleri bu büyük manzara
karsisinda dehsete kapildi. Ebû Süfyan olup
bitenlerden bir haber alabilmek için bir tepeye
çikti. Burada Islâm süvari karakoluna esir düstü.
Hazreti Abbas kendisini Peygamberimiz
Aleyhisselâmin huzuruna getirdi. Ebû Süfyan orada
Islâm dinine girdi. Burada Mescid-i Haram'a
siginanlara, savasmadan kendi evine kapananlara
ve Ebû Süfyan'm hanesine girenlere dokunulmamasi
emri ile sereflendi. Hicretin sekizinci yili 20
Ramazan, milâdî 11 Ocak 630'da ögle vakti Islâm
Ordusu tekbirlerle dört koldan Mekke'ye girdi.
Silâh kullanilmadikça kan dökülmemesi emr
olunmustu. müminler sadece birkaç direnise
karsilik verdi. Kabe'de bulunan 360 put kirilip
atildi. Beytullah tertemiz edildi. Kureysliler,
hayretler içersinde sabah taptiklari putlarin
ögleye kadar hepsinin yerle bir olusunu
seyrediyorlar, Hazreti Bilâl'in Kâbe üzerinde
ögle ezanini okuyusunu ve binlerce agizdan
tekbirlerle Allahü Teâlâ'ya yapilan sükür ve hamd
nidalarini dinliyorlardi. Böylece yillarca
taptiklari putlarin faydasizligini anlamakla
lanetler okuyorlar, Islâm ile sereflenmeye
kosuyorlardi. Müminler Kabe'de topluca
namazlarini kildilar. Peygamberimiz
Aleyhisselâmin birlik ve esitlik hakkindaki
hutbesini dinlediler. Efendimiz (A.S), Islam'a
çok zarari dokunan birkaç kisi disinda, bütün
Mekke'lilere af ilân ediyordu. O'nun bu
cömertligi karsisinda Mekke halki simdiye kadar
yaptiklarindan ar duydular. Akin Akin müslüman
olarak erkekli, kadinli Fahri Kâinat Efendimize
biat ettiler.
7Huneyn Gazasi (M. 630- H.8)
- Mekke'nin fethiyle Kureys meselesi çözülmüs,
onlarin tesirinde kalan Arap kabileleri de islâmi
kabul etmeye gelmislerdi. Ancak Araplarin en
büyük kabilesi olan Hevazin kabilesi, Islâmin
üstünlügünü istemiyorlardi. Müslümanlarin zafer
rahatligi içinde oldugu bir sirada 20 bin asker
topladilar. Müslümanlari hazirliksiz yakalamak
istediler. Bunu duyan Peygamberimiz Aleyhisselâm
Mekke'de bir vekil birakarak 12 bin kisilik
ordusu ile Hevazin üzerine yürüdü. Orduya bazi
yeni müminler de katildi. Hevazin ordusu, bir
bogazda ani baskin yaptiklari Islâm ordusunu
sikistirdi. Bu beklenmedik saldiri müminleri
sasirtti. Mekke'nin fethi gibi büyük bir zaferin
verdigi rahatlik da onlari aldatti, isi gevsek
tutmalarina sebep oldu. Hazreti Halid b. Velid'in
kumandasindaki birligin bozulmasi da, morallerini
iyice bozdu. Bu saskinlikla gelen bozgun
karsisinda Islâm Ordusu dagilmaya basladi. Ancak
Peygamberimiz Aleyhisselâm sahabilerine
seslenerek etrafinda toplanmalarini istedi.
Düsmanin üzerine hücum edip askerin moralini
düzeltti. Savasta da en üstün kendisinin oldugunu
gösterdi. Bozulan Islâm askerleri yeni bir
hamleyle düsmani hezimete ugratti. Hevazin Ordusu
bütün varligini savas meydaninda birakarak kaçti.
Müslümanlarin kovalamasi ile iyice perisan
oldular. Hevazin kabilesi, savasta kaçmayi
önlemek için kadin, çocuk, mal, servet neleri
varsa yanlarinda getirmisti. Islâmin zaferi
karsisinda bunlar da fayda etmedi. Müminlerin 4
sehîdine karsilik 70 ölü, 6 bin esir, 24 bin
deve, 40 bin koyun ve 4 bin okka gümüs ganimet
birakarak kaçtilar. Esirler arasinda
Peygamberimiz Aleyhisselâmin süt kiz kardesi
Seymâ da vardi. Efendimiz (A.S) kendisine hürmet
ve ikramda bulundu. Bir çok mal vererek
memleketine gitmek üzere serbest birakti.Bu
durumdan ümitlenen Hevazin kabilesi ileri
gelenleri de ricada bulundular. Böylece 6 bin
esir serbest birakildi. Esine rastlanmayan bir
fazilet örnegi gösterildi. Peygamberimiz
Aleyhisselâmin, cömertligi dillere destan olan
Hâtemi Tâî'nin kizini da hediyeler vererek
serbest birakmasi, üstün ahlâkindan bir örnek,
iyiliklere gösterilen karsiliga bir delildir.
Mekke'nin fethinden 16 gün sonra, milâdî 27 Ocak
630 tarihinde yapilan bu gazâ, Hevazin kabilesi
ile Huneyn Vadisinde yapilmis, bu iki isimle
anilmistir. Peygamberimiz Aleyhisselâm savastan
sonra Mekke'ye döndü. Vekil biraktigi 20
yasindaki Hazreti Attab'i, idaresinin iyi
olmasindan dolayi Mekke Valisi yapti. Kabe'yi
tavaftan sonra Mekke'den ayrildi.
8Taif Kusatmasi ve Evtas Savasi (M. 630- H.8)
- Huneyn'den kaçan Hevazin askerlerinden bir kismi
Taif kalesine, bir kismi da Evtas'a kaçmisti.
Peygamberimiz Aleyhisselâm Evtas'a bir birlik
gönderdi. Kendisi de Taife hareket etti. müminler
Evtas'tan zafer ve ganimetlerle döndü. Taif
kalesi saglam, halki ise savasa kararliydi. 15
günlük kusatma sirasinda mancinik ve Debbâde"
denilen agaç tanklar gibi agir âletler
kullanildi. Fakat müminler bir sonuç alamadi.
Kaledekiler ise yiyeceklerini depo etmisler,
sonuna kadar direnmeye niyetliydiler. - Peygamberimiz Aleyhisselâm, kalenin alinmasi için
çok kan dökülecegini anladi. Atilan oklarla 12
mümin de sehîd olmustu. Sahabileriyle ne
yapacaklarini konustu. Her tarafi müslümanlar ve
dostlariyla sarili Taif'lilerden bir zarar
gelmeyecegi fikri kabul edildi. Müslümanlar
kusatmayi birakip çekildiler. Taif'liler ise, bir
sene sonra kendiliklerinden gelip müslüman
oldular. Taife siginan Hevazin kabilesi reisi
Malik ise, Islâm olmayi kabul ettigi için çoluk
çocugu serbest birakildi.
9Tebük Gazasi (M. 630-H.8)
- Islâm Dininin her tarafa yayilmaya baslamasi
Bizans Devletinin huzurunu kaçirdi. Iranlilara
üstünlük sagladiktan sonra, Müslümanlarin da
ilerlemesini durdurmak istediler. Bu sebeple 40
bin kisilik bir ordu hazirladilar. Peygamberimiz
Aleyhisselâm, bu haberi alinca asker toplanmasi
için emir verdi. Hicretin 9'uncu milâdin 630'uncu
yilinin, sicak aylarinda 30 bin kisilik bir ordu
hazirlandi. - O sirada kitlik hüküm sürdügü için, müminler
orduyu donatmak için yarisa girdiler. Münafiklar
ise, sicak ve is zamanini, yolun uzunlugunu,
düsmanin büyüklügünü ileri sürüp bozgunculuk
yapmaya çalistilar. Peygamberimiz Aleyhisselâm
Islâm ordusuyla Medine ile Sam arasinda Tebük
denilen yere kadar geldi. Ancak karsilarina
düsmanin çikmadigini gördü. Çünkü Islâm ordusunun
büyüklügü, her tarafa dehset "salmisti. Bizans
Devleti ise iç çekismelerle ugrasiyordu. Bu
sebeple müminlerle savasmaktan kaçinmislardi. - Islâm Ordusu Tebük'te 20 gün kaldiktan sonra
döndü. Peygamberimiz Aleyhisselâm Sam'a girme
teklifini kabul etmedi. Çünkü orada vebâ salgini
vardi ve bu tehlikenin üzerine gitmekten sakindi.
Düsman sindirildigi için, kuzeyden gelecek büyük
tehlike de atlatilmis, istenen sonuç elde
edilmisti. Bu arada civardaki bazi hükümetler ve
kabileler ile ahid yapildi, vergiye baglanarak
dostluk kuruldu.
10Hükümdarlarin Islamiyet'e davetleri
- Resul-i Kibriya Efendimiz, Islama davet
maksadiyla asagidaki hükümdarlara mektup
gönderdi - Hz. Dihyetül-Kelbiyi, Rum Kayseri Herakliusa
- Hz. Amr b. Ümeyye ed-Demriyi, Habes Necasisi
Ashameye - Hz. Abdullah b. Huzafeyi, Iran Kisrasi Hüsrev
Pervize - Hz. Hatib b. Ebi Beltaayi, Misir Firavunu
Mukavkisa - Hz. Salit b. Amri Yemame Valisi Havza b. Aliye
- Hz. Seca b. Vehbi, Gassan Meliki Münzir b. Haris
b. Ebi Semire gönderdi.
11Dünyadan ayrilisi
- Aleyhisselâmin hastaligi sitma idi. Soguk su ile
rahatlamaya çalisiyordu. Son üç günde hastaligi
iyice agirlasti. Hazreti Ebû Bekir'i imamlik
yapmak üzere vekil seçti. Nihayet 13 gün süren
hastaliktan sonra hicretin 11 nci yili
Rebiulevvel ayinin 12 nci Pazartesi gecesi milâdî
632 yilinda 63 yasinda mübarek ruhlari uçup en
yüce makama gitti. Sahabiler bu aci hakikat
karsisinda sasirip kaldilar. Diller tutuldu,
kalbler dondu, feryadlar göklere yükseldi.
Hazreti Ömer gibi sahabiler bile inanmak
istemedi. Bu firsattan faydalanmak isteyen bazi
kimseler dinden çikarak yalanci peygamberlik
hevesine kapildi. Ancak Hazreti Ebû Bekir'in
sogukkanli davranisi ve hâkim olucu sözleri
karsisinda herkes kendine gelebildi. Çünkü o
büyük dost Hazreti Muhammed Aleyhisselâm'in
getirdigi Kur'an, ve Seriatinin rehberlik
vazifesine devam ettigini bildiriyor, bu büyük
hakikati hatirlatiyordu. Kendilerini toparlayan
müminler önce Hazreti Ebû Bekir'i Halife seçip
emrine girdiler. Sonra da Fahri Kâinat Efendimize
karsi son vazifelerini yaptilar. Erkekler,
kadinlar ve çocuklar sirayla namazini kildilar.
Peygamberimiz Aleyhisselâm, dünyaya gözlerini
yumdugu, Hazreti Aise'nin saadetli hanesine
defnedildi. Simdi Ravza-i Mutahhara denilen
makami meydana geldi.
12Hudeybiyye Antlasmasi
- Peygamber Efendimiz(sav), bir gece rüyasinda
hiçbir korku ve endise duymadan ashabiyla
birlikte gidip Kabe-i Muazzamayi tavaf
ettiklerini, kiminin basini kazittigini, kiminin
de saçini kisalttigini görmüstü. Bunun üzerine
Efendimiz (sav) 1400 sahabe ile birlikte silahsiz
bir sekilde umre yapmak niyeti ile Kabeye dogru
yola çikti. Fakat müsrikler Efendimizin
Beytullahi ziyaretine müsaade etmediler. Bu
nedenle ashabi ikram ile yapilan istisareden
sonra, kanlarinin son damlasina kadar tek vücut
halinde Kureysliler ile savasma karari alindi.
Harem bölgesine girildigi anda Efendimizin(sav)
Kasva adindaki devesi çöküverdi ve daha sonra
Efendimizin sevkiyle Mekkeye dogru degil
Hudeybiyeye dogru yürüdü. Devenin çöküsü direk
kureys üzerine yürümenin dogru olmadigi seklinde
yorumlandi. O esnada susuz kaldiginin farkina
varan müminler Efendimizin parmaklari arasindan
akan su ile kana kana su içtiler. - Iki taraf bir birlerine elçiler gönderiyordu.
Efendimiz (sav) önce Hz. Huleysi daha sonra Hz.
Osmani elçi olarak gönderdi ve sadece umre
yapmak niyetinde olduklarini ifade etmelerini
istedi. Elçi olarak gönderilen Hz. Osmanin sehit
edildigi haberi gelince Efendimiz tüm sahabeler
ile Ridvan biatini yaparak kanlarinin son
damlasina kadar çarpisma kararini aldi. Sonra
alinan haberin asilsiz oldugu ortaya çikinca
savas karari durduruldu. - Resül-u Ekrem Efendimiz Kureys müsriklerini bir
musalaha yazisiyla baglamak ve bu suretle
Islam'in siyasi kudret ve mevcudiyetini hem
onlara hem de bütün Arabistan halkina göstermek
ve tanitmak gayesi ile Hudeybiye antlasmasini
imzaladi. - Sahabe-i ikram antlasma taraftari degildi ve
büyük bir hayal kirikligi içindeydi. Fakat
yapilan antlasmanin Islam'in yayilmasini ne
derece hizlandirdigi sonraki dönemlerde
anlasilacak ve bu antlasma ile Islamin maddi
kilicinin degil manevi kilinicinin ortaya
çiktigini göreceklerdi.
13Mekkenin fethi
- Ramazan ayi içerisinde, Kureys kervaninin halini
anlamak ve hazirlik olmak için sahabeleriyle
beraber Medine'den çikti. Islâm Ordusunda ilk
defa Medineli ensâr da yer almisti. Müslümanlarin
bu hareketini haber alan Ebû Süfyan, kervaninin
korunmasi için Mekke'ye haber saldi. Mekke'de
koparilan yaygara üzerine büyük bir kâfir ordusu
yola çikarildi. Müminlerden
14Bedir savasi 1 2
- Bedir Savasi, Islâm'in gelisinin 15'inci,
hicretin ikinci, miladin 624'üncü yilinda
Medine'ye 80 millik mesafedeki Bedir köyünde
meydana geldi. - Peygamberimiz Aleyhisselâm Ramazan ayi
içerisinde, Kureys kervaninin halini anlamak ve
hazirlik olmak için sahabeleriyle beraber
Medine'den çikti. Islâm Ordusunda ilk defa
Medineli ensâr da yer almisti. Müslümanlarin bu
hareketini haber alan Ebû Süfyan, kervaninin
korunmasi için Mekke'ye haber saldi. Mekke'de
koparilan yaygara üzerine büyük bir kâfir ordusu
yola çikarildi. Müminlerden önce gelerek Bedir'de
su basini tuttular. - Peygamberimiz Aleyhisselâm bir savas maksadiyla
çikmamisti. Ancak Kureyslilerin bu kötü niyetleri
karsisinda sahabeleriyle görüstü ve düsmana karsi
konulmasinda birlesildi. - Ebû Süfyan ticaret kafilesini sahilin kestirme
yollarindan geçirerek tehlikeli bölgeden
uzaklastirmisti. Kervani kurtardigini
Kureyslilere de bildirmisti. Ancak müslümanlarla
savasmak, onlarin birligini dagitmak için çoktan
beri firsat arayan müsrikler geri dönmediler. - Ebû Cehil'in kumandasi altindaki kâfirler, 100
atli, 700 develi, geri kalani yaya olmak üzere
950 kisiydi. Çogu zirhli ve agir silahlarla
donatilmisti.Müminler ise 3 atli, 70 develi 313
yigitti. Hayvanlara nöbetlese biniyorlardi. Ancak
Peygamberimiz Aleyhisselâmin kizi olan, zevcesi
Hz. Rukayye'nin agir hastaligi sebebiyle Hz.
Osman gibi bir kaç sahabeye izin verilmisti. - Müslümanlarin sancagini Hz. Mus'ab, kâfirlerin
bayragini kardesi Ebû Aziz tasiyordu.
Peygamberimiz Aleyhisselâmin amcalarindan Hz.
Hamza kendi yaninda, diger amcasi Abbas düsman
safindaydi. Yine damatlarindan Hz. Ali yaninda
iken digeri, Hz. Zeyneb'in kocasi Ebû Âs
kâfirler arasindaydi. Hz. Ebû Bekir'in
ogullarindan Hz. Abdullah yaninda, Abdurrahman
ise karsisinda bulunuyordu. Digerlerinin
yakinlari da bunlar gibiydi.
15Bedir savasi 1 2
- Iki ordu 17 Ramazan'a rastlayan Mîlâdî 13 Mart
624 Cuma günü sabahi karsi karsiya geldi.
Peygamberimiz (sav) müminlerin orucunu bozdurdu.
Gece yagan yagmurla su ihtiyaçlarini da
karsilamislardi. Çünkü su kuyusu kâfirlerin
elinde bulunuyordu. Peygamberimiz (sav) Allahü
Teâlâ'ya dualarda bulunuyor, yalvariyor,
müminlere müjdeler veriyordu. - Hz. Abdullah b. Cahs seriyyesinde öldürülen
Amr'in kardesi Âmir, bir ok atarak Hz. Ömer'in
âzadli kölesi Hz. Mihca'yi sehîd etti. Islâm
yolunda savasta, ilk düsen sehîd o oldu ve
çarpisma da böylece basladi. Ilk hücumu ve
öldürmeyi kâfirler yapmis, müminler de karsilik
vermek zorunda kalmis oluyorlardi. O zamanin
âdetine göre, Kureysliler ortaya üç kisi çikardi.
Müminlerden de Hz. Hamza, Hz. Ali ve Hz. Ubeyde
karsilik verdiler ve düsman kâfirleri yere
serdiler. Artik savas, iyice kizismis,
Kureysliler korkunç bir saldiriya geçmisti.
Müminler iman kuvvetiyle karsi koydular ve büyük
bir azimle dayandilar. Sonunda Allahü Teâlâ'nin
yardimina kavustular. - Zafer Müslümanlarin Savasin sonunda kâfirler
bozguna ugramis, galib gelenler Allah ve Rasûlüne
inananlarin olmustu. Aralarinda Ebû Cehil gibi
büyük kâfirlerin de oldugu 70 Kureysli öldü, 70
kisi de esir düstü. Canini kurtarabilenler de
ölülerine, mallarina bakmadan kaçti. Müminler jse
14 sehîd verdi, bol ganimet aldi. Peygamberimiz
Aleyhisselâm esirlere hos davranilmasini emretti.
Kâfirlerin ölüsünü ise bir çukura doldurttu.
Haber Mekke'ye ulasinca kimse inanamadi. Sehir
halki mateme büründü. Savasa gelmeyen ve yerine
parali asker gönderen Ebû Leheb, bir hafta sonra
kahrindan öldü. - Müslümanlar büyük ve mühim bir zafere kavustu.
Ancak Peygamberimiz Aleyhisselâmin kizi Hz.
Rukayye'nin ölüm haberi gelmekle, sevinmeleri
uzun sürmedi.
16Uhud savasi 1 2
- Kureys kâfirleri Bedir hezimetinden sonra, öc
almak için bir yil hazirlik yaptilar. Mekke'nin
idarecisi de Ebû Süfyan olmustu. Medine'yi
basmak, müminlerden intikamlarini almak
düsüncesiyle 3000 kisilik bir ordu hazirladilar.
Orduda 700 zirhli, 200 atli ile 3000 deve
bulunuyordu. Orduya, yakinlarinin öcünün alinmasi
için askerleri gayretlendirmek maksadiyla bazi
Kureys kadinlari da katilmisti. Ayrica düsük
ahlâkli kadinlar ile çalgi ve içki âlemeri ile
ordunun rezilligi arttirilmisti. Kisaca
kâfirlerin gayretini arttirmak için her türlü
çare düsünülmüstü. Ebû Süfyan'in karisi Hind gibi
kadinlar da, askerlerinin Bedir'deki gibi
kaçmalarini önlemek için orduya katilmislardi.
Katilmalarini istemeyenlere karsi da bu
fikirlerini açikça söylüyorlardi.Peygamberimiz
(as) Mekke'de bulunan amcasi Abbas, Kureyslilerin
bu büyük hazirligini özel olarak tuttugu bir
adamla gönderdigi mektubta yegenine bildirdi.
Peygamberimiz (as) ve dostlarinin zarar görmesini
istemiyordu. Peygamberimiz Aleyhisselâm
gönderdigi kesif kollari ile, bu haberin
dogrulugunu ayrica ögrendi. Düsmani karsilamak
için hemen hazirliklari baslatti.IstisarePeygamber
imiz (as) sahabîlerini topladi ve nasil hareket
edeceklerini konusmaya basladi. Kendisi gördügü
bir rüya üzerine sehirde kalarak düsmani
püskürtmek fikrinde oldugunu söyledi. Sahabelerin
bir kismi da bu düsüncede olduklarini
bildirdiler. ancak Bedir savasma katilamayanlar,
gençler ve yigitler, düsmanla gögüs gögüse
çarpismak için Medine disina çikilmasini
istediler. Bu fikirlerinin kabulü için de çok
Israrli davrandilar. Peygamberimiz (as) bunun
üzerine Islâm ordusu ile hazirlandi. Disarida
savasmak için Israr edenler, Peygamber (as)
fikrine göre hareket etmenin daha iyi olacagini
anladilar. Bu fikrin uygulanmasi için
Israrlarindan vazgeçtiler. Ancak Peygamberimiz
(as) , verilen karardan dönmesinin uygun
olmadigini bildirdi. - Taraflarin Kuvvetleri
- Peygamberimiz (as) 1000 kisilik bir kuvvetle
Cuma namazindan sonra Medine'den çikti. Yolda
yahudilerden bir kismi da savasa katilmak istedi.
Fakat Peygamberimiz (as) kabul etmedi.
Yahudilerle dost olan münafiklarin reisi Abdullah
b. Übey b. Selül, bazi bahaneler göstererek 300
adamiyla birlikte Islâm Ordusundan ayrildi.
Onlarin Medine'ye dönmesiyle müminler 700 kisi
kaldi. Bunlardan 100'ü zirhli, ikisi atli
idi.Islâm Ordusu Uhud dagina vardigi zaman,
düsman askerleri oraya yerlesmisti. Kâfirlere
gözükmeden safak vakti dagin eteklerine varildi.
Arkalari Uhud dagina gelerek Medine'ye karsi saf
bagladilar. Düsmanin geriden saldirisini önlemek
için 50 kisilik bir okçu bölügü, dagin sol
taraftaki bogazina yerlestirildi. Peygamberimiz
(as) okçulara, savasin sonucu ne olursa olsun,
kendilerinden habersiz yerlerini terk
etmemelerini emretti.
17Uhud savasi 1 2
- Uhud Savasi Basliyor (M. 625 - H.4) Islâmin
16'nci, hicretin 3'üncü, miladin 625'inci yilinin
25 Mart'inda, 11 Sevval Cumartesi günü Uhud
gazasi baslamis oldu. Mekkeli kadinlarin
çalgilari arasinda ortaya çikan ve çarpismak için
adam isteyen kâfir askerleri Hz. Hamza ve Hz.
Ali'nin kiliçlari ile yere düstüler. Kureysliler
ölülerinin öcünü almak, putlarini korumak için
var güçleriyle saldiriyor, onlarin üçte birinden
daha az müminler ise Allah yolunda, O'nun hak
dâvasi ugrunda karsi koyuyorlardi. Savas kisa
zamanda kizismis, imanli Islâm askerleri düsmanin
merkezine kadar ilerlemisti. Onlarin kiliç
darbeleri altinda hemen 20 kâfir ölmüs, düsen
bayraklarini kaldiracak kimse bulunamaz olmustu. - Okçular Tembihe Uymuyor Çok geçmeden Kureys
ordusu bozulmus, kadinlar panik içerisinde daga
kaçismaya, bagirismaya baslamislardi. Müminlerin
bir kismi kaçan düsmani kovalamaya çalisirken,
diger bir kismi ise savas zaferimizle bitti,
diyerek ganimet toplamaya baslamisti. Ganimetler
pek çok oldugundan düsmani sonuna kadar kovalama
isini biraktilar, ele geçen büyük bir firsati tam
degerlendiremediler. Ayneyn adindaki bogaza
yerlestirilmis bulunan okçular da savasin,
kendilerinin zaferiyle bittigini söyleyerek
ganimet toplamaya kostular. Kumandanlari Hz.
Abdullah b. Cübeyr'in, hiç bir halde buradan
ayrilmamakla emrolunduklarina dair gösterdigi
çabalar bir sonuç vermedi. Bogazda kumandanla
beraber sekiz okçu kaliverdi. - Kureys kumandanlarindan Halid b. Velid, bu
firsati çok kollamis fakat ele geçirememisti.
Okçularin dagildigini görünce, 250 kisilik süvari
birligi ile bogaza daldi. Kalan okçulari sehit
ettikten sonra, ganimet toplamaya dalan mümin
askerleri arkadan sardi. Diger taraftan da
dagilan Kureys askerleri toplanip saldirmaya
basladi. Müslümanlar iki taraftan da kiskaca
alinmisti. Müminler aralarindaki parolayi bile
unutmuslar, birbirlerine girmislerdi. Bu
saskinlik içerisinde savasi kazanmisken kaybeder
hale düstüler. Daglardan inen Kureys kadinlari
tekrar kâfirleri çalgilar ve sarkilar ile
costurmaya çalisiyorlardi. Islâm Ordusu pek
sikisik bir halde kaldi. Kendilerini toparlamaya
çalistilarsa da, Kureysliler üstünlügü ele
geçirmisti. Bazi sahabeler Kureys'in amansiz
saldirilarina, yer yer mukavemet gösteriyorlar
ise de, umumî gidis kâfirlerin lehine idi. - Mübarek Disi kiriliyorKureys askerleri bu
firsattan faydalanarak Peygamberimiz (sav)
öldürmeyi gözetliyordu. Sahabelerden Hz.
Mus'ab'i, Efendimiz (A.S) sanarak sehit etmisler
ve bunu bagirarak savas meydanina duyurmuslardi.
Peygamberimiz (sav) öldürüldügüne dair yayilan bu
yanlis haber de, Müslümanlarin moralini iyice
bozdu. Halbuki, dagin tepesinde bir avuç Müslüman
Peygamberimiz (sav) etrafini sarmislar, O'na bir
zarar gelmemesi için canlarini veriyorlardi. Bu
arada Peygamberimizin mübarek disi kirilmis,
yanagi yarilmis, bazi yaralar almisti.
18Hendek savasi 1 2
- Medine'den sürülen Kaynuka ve Nadir Ogullari
Yahudileri, Islama karsi olan kinlerini
arttirmislar, öc almak hevesine kapilmislardi.
Bunun için sigindiklari yerlerde hazirliklar
yaptilar. Mekke'ye giderek Kureyslilerle beraber
Islama karsi anlastilar. Islâm düsmanligini
körüklemek için puta tapmanin Allahü Teâlâ'ya
ibadet etmekten üstün oldugu sapikligini bile
söylemekten çekinmediler. Kendileri kitap sahibi
olduklarini bilip putperestlige karsi durduklari
halde, Islâm düsmanligi için böyle alçakliga
düstüler.. Müslümanlarla savas için kâfirlere
büyük yardim ve vaadde bulundular. - Hendek Asilamiyor Ebû Süfyan kumandasinda 10 bin
kisilik bir ordu hazirlayan müsrikler, hicretin
altinci milâdin 627'nci yilinda Medine üzerine
yürüdüler. Peygamberimiz Aleyhisselâm
sahabileriyle görüstü. Medine'de kalarak düsmani
karsilamak kararini aldi. Üç bin kisilik bir
Islâm Ordusu hazirlandi. Ancak düsman çok
kalabalik ve hazirlikli oldugu için baska
tedbirler arastirildi. Sahabilerden Iranli
Hazreti Selman'in fikri üzerine, sehrin etrafina
hendekler kazildi. Bu kazi isleri çok güç oldu.
Peygamberimiz Aleyhisselâm çalismalar sirasinda
büyük müjdeler verdi. Kureys'in topladigi ordu,
Medine'ye gelince, gördükleri hendek karsisinda
sasirip kaldi. Çünkü Arabistan'da simdiye kadar
böyle bir savas teknigi görülmemisti. Bu hâl
onlarin moralini bozdu. Karargâhlarini kurup
beklemege basladilar. Hendegi geçemedikleri için
karsilikli ok ve tas atmalarla kusatma 20 güne
yakin sürdü. Sehirde açlik ve kitlik müslümanlari
güç durumda birakti. Bu arada Kaynuka ve Nadir
Ogullari Yahudileri, müslümanlarla andlasma
halinde olan Kurayza Ogullari Yahudilerini de
kandirdi. Kuvvet çok büyük oldugu için,
müslümanlarin isi bitirilecek gözüyle
bakiliyordu. Müminler bu ihanet ile iki düsman
arasinda sikisip kaldi.O sirada Gatafan kabilesi
büyüklerinden Nuaym, gizlice müslüman oldu. Bu
nazik devrede iyi bir hizmet yapmak istedi.
Kureysliler ve yahudiler arasindaki birligi hile
ile bozdu. Bu arada Allahü Teâlâ'nin lütfuyla
çikan bir firtina her tarafi alt üst etti, soguk
ve yagmur da bastirinca müsrikler barinacak yer
bulamadi.. Yahudiler ise kalelerine çekildi.
Moralleri iyice bozulan Kureys ordusu da çareyi
çekilmekte buldu. Müslümanlar en sikisik bir
halde, umulmadik sekilde kurtulusa erdi. Çekilen
düsman askerlerinden pek çok mal ve yiyecek
kaldi. Açlik ve kitlik da giderilmis oldu.
19Hendek savasi 1 2
- "Hendek" veya bir çok hiziplerden, kabilelerden
asker toplandigi için "Ahzab Gazasi" adi verilen
bu savasta müminlerden 5 kisi sehîd düstü.
Kâfirlerden ise 4 kisi öldü. Hendegin dar bir
yerinden atlayan Arap yarimadasinin çok ünlü
pehlivan savasçisi Amr b. Abdivüdd, Hazreti
Ali'nin yigitçe ve kurnazca karsi koymasiyla can
verdi. Savasin en sikisik bir gününde müminler
namazlarini hiç kilamamislar, gece kazâ
etmislerdi. Bu gazadan sonra Peygamberimiz
Aleyhisselâm, Kureys'in artik saldiramayacagini,
nöbetin kendilerine geldigini müjdeledi. - Kurayza Yahudilerinin Cezalandirilmasi Hendek
gazasinin en nazik devresinde ahidlerini,
andlasmalarini bozan ve vatanlarina ihanet eden
Kurayza Ogullari yahudileri kalelerine
çekilmislerdi. Peygamberimiz Aleyhisselâm,
müminlere silâhlarini çikarmadan onlarin üzerine
hareket emrini verdi. Ihanetin cezasi
geciktirilmeden verilmesi için ilâhî ilham
gelmisti. Eger bu hainlik cezasiz kalirsa,
müslümanlar için tehlike devam edecekti.Yahudiler
, müslümanlari görünce 900 kisilik kuvvetleriyle
karsi koydular. Kalenin kusatilmasi ile süren
savas, 25 gün sonra yahudilerin teslim olmasiyla
bitti. Yahudiler kendileri için verilecek karar
hakkinda, dostlari olan Evs kabilesinin reisi
Hazreti Sa'da b. Muaz'in hakemligini istediler. O
da yahudilerin arzusu üzerine Musa Aleyhisselâm
seriati ve Tevrat'a göre hüküm verdi. Yahudiler
hükmün Tevrat'a uygun oldugunu kabul ettiler.
Buna göre, eli silâh tutan erkeklerden 400 kisi
idam edildi, kadinlar ve çocuklar esir sayildi,
mallar ise ganimet olarak alindi.
20Sirasiyla ilk müslümanlar
Detayli bilgi için isimlerin üzerine tiklayiniz!
21Hz. Ebubekir (R.A)
- Hz. Muhammed (s.a.s.)'in Islâm'i teblige
baslamasindan sonra ilk iman eden hür erkeklerin
rasit halifelerin, asere-i mübesserenin ilki.
Câmiu'l Kur'an, es-Siddîk, el-Atik lakaplariyla
bilinen büyük sahabi. - Kur'ân-i Kerim'de hicret sirasinda Rasûlullah'la
beraber olmasindan dolayi, "...magarada bulunan
iki kisiden biri..." (et-Tevbe, 9/40) seklinde
ondan bahsedilmektedir. Asil adi Abdülkâbe olup,
Islâm'dan sonra Rasûlullah (s.a.s.)'in ona
Abdullah adini verdigi kaydedilir. Azaptan azad
edilmis mânâsina "atik" dürüst, sadik, emin ve
iffetli oldugundan dolayi da "siddik" lâkabiyla
anilmistir. "Deve yavrusunun babasi" manasina
gelen Ebû Bekir adiyla meshur olmustur. Teym
ogullari kabilesinden olan Ebû Bekir'in nesebi
Mürre b. Kâ'b'da Rasûlullah'la birlesir. Anasinin
adi Ümmü'l-Hayr Selma, babasinin ki Ebû Kuhafe
Osman'dir. Künyesi Abdullah b. Osman b. Amir b.
Amir... b. Murra ...et-Teymî'dir. Bedir savasina
kadar müsrik kalan oglu Abdurrahman disinda bütün
ailesi müslüman olmustur. Babasi Ebû Kuhafe, Ebû
Bekir'in halifeligini ve ölümünü görmüstür. Hz.
Ebû Bekir'in Rasûlullah (s.a.s.)'den bir veya üç
yas küçük oldugu zikredilmistir. Islâm'dan önce
de saygin, dürüst, kisilikli, putlara tapmayan ve
evinde put bulundurmayan "hanif" bir tacir olan
Ebû Bekir, ölümüne kadar Hz. Peygamber'den hiç
ayrilmamistir. Bütün servetini, kazancini Islâm
için harcamis, kendisi sade bir sekilde
yasamistir. - Hz. Ebû Bekir, Fil yilindan iki sene birkaç ay
sonra 571'de Mekke'de dünyaya gelmis, güzel
hasletlerle taninmis ve iffetiyle söhret
bulmustur. içki içmek câhiliye döneminde çok
yaygin bir âdet oldugu halde o hiç içmemistir. O
dönemde Mekke'nin ileri gelenlerinden olup
Araplarin nesep ve ahbâr ilimlerinde meshur
olmustur. Kumas ve elbise ticaretiyle mesgul
olurdu sermayesi kirk bin dirhemdi ki, bunun
büyük bir kismini Islâm için harcamistir.
Rasûlullah'a iman eden Ebû Bekir (r.a.) Islâm
dâvetçiligine baslamis, Osman b. Affân, Zübeyr b.
Avvâm, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebî Vakkas ve
Talha b. Ubeydullah gibi Islâm'in yücelmesinde
büyük emekleri olan ilk müslümanlarin bir çogu
Islâm'i onun dâvetiyle kabul etmislerdir.
22Hz. Ömer (R.A)
- Ikinci Rasid Halife. Islâmi yeryüzüne
yerlestirip, hakim kilmak için Resulullah
(s.a.s)'in verdigi tevhidî mücadelede ona en
yakin olan sahabilerden biri. Hz. Ömer (r.a), Fil
Olayindan on üç sene sonra Mekke'de dogmustur.
Kendisinden nakledilen bir rivayete göre o, Büyük
Ficar savasindan dört yil sonra dünyaya gelmistir
(Ibnül-Esîr, Üsdül-Gâbe, Kahire 1970, IV,146).
Babasi, Hattab b. Nüfeyl olup, nesebi Ka'b'da
Resulullah (s.a.s) ile birlesmektedir. Kureys'in
Adiy boyuna mensup olup, annesi, Ebu Cehil'in
kardesi veya amcasinin kizi olan Hanteme'dir (bk.
a.g.e., 145). - Kaynaklar Hz. Ömer (r.a)'in müslüman olmadan
önceki hayati hakkinda fazlaca bir sey
söylemezler. Ancak küçüklügünde, babasina ait
sürülere çobanlik ettigi, sonra da ticarete
basladigi bilinmektedir. O, Suriye taraflarina
giden ticaret kervanlarina istirak etmekteydi (H.
Ibrahim Hasan, Tarihul-Islâm, Misir 1979, I,
210). Cahiliyye döneminde Mekke esrafi arasinda
yer almakta olup, Mekke sehir devletinin sifare
(elçilik) görevi onun elindeydi. Bir savas
çikmasi durumunda karsi tarafa elçi olarak Ömer
gönderilir ve dönüsünde onun verdigi bilgi ve
görüslere göre hareket edilirdi. Ayrica kabileler
arasinda çikan anlasmazliklarin çözümünde etkin
rol alir ve verdigi kararlar baglayicilik vasfi
tasirdi.
23Hz. Osman (R.A)
- Osman b. Affân b. Ebil-As b. Ümeyye b.
Abdi's-Sems b. Abdi Menaf el-Kuresî el-Emevî
Rasid Halifelerin üçüncüsü. Ümeyyeogullari
ailesine mensup olup, nesebi besinci ceddi olan
Abdi Menaf'ta Resulullah (s.a.s) ile
birlesmektedir. Fil olayindan alti sene sonra
Mekke'de dogmustur. Annesi, Erva binti Küreyz b.
Rebia b. Habib b. Abdi Sems'tir. Büyükannesi ise
Resulullah (s.a.s)'in halasi Abdülmuttalib'in
kizi Beyda'dir. Künyesi, "Ebû Abdullah'tir. Ona,
"Ebu Amr" ve "Ebu Leyla" da denilirdi
(Ibnul-Hacer el-Askalânî, el-Isabe fi
Temyîzi's-Sahabe, Bagdat t.y., II, 462 Ibnül
Esîr, Üsdül-Gâbe, III, 584-585 Celaleddin
Suyûtî, Târihul-Hulefâ, Beyrut 1986, 165). - Resulullah (s.a.s) risaletle görevlendirildiginde
Osman (r.a) otuz dört yaslarindaydi. O, ilk iman
edenler arasindadir. Ebû Bekir (r.a), güvendigi
kimseleri Islâma davette yogun gayret
göstermekteydi. Onun bu çalismalari neticesinde,
Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebi Vakkas, Zübeyr b.
Avvâm, Talha b. Ubeydullah ve Osman b. Affân iman
etmislerdi. Hz. Osman, cahiliyye döneminde de Hz.
Ebû Bekir'in samimi bir arkadasi idi (Siretu Ibn
Ishak, Istanbul 1981,121 Üsdü'l-Gâbe, ayni yer
Askalanî, ayni yer). - Hz. Osman, iman ettigi zaman bunu duyan amcasi
Hakem b. Ebil-Âs onu sikica baglayarak hapsetmis
ve eski dinine dönmezse asla serbest
birakmayacagini söylemisti. Hz. Osman (r.a)
ebediyyen dininden dönmeyecegini söyleyince,
kararliligini gören amcasi onu serbest birakmisti
(Suyûtî, 168). Pesinden o, Resulullah (s.a.s)'in
kizi Rukayye ile evlenmisti. Bazi tarihçiler bu
evliligin Peygamber'in risaletle
görevlendirilmesinden önce oldugunu kaydederler
(Suyûtî, a.g.e., 165). - Mekkeli müsriklerin iman edenlere yönelttikleri
baski ve iskenceler yogunlasip çekilmez bir hal
alinca, Resulullah (s.a.s), ashabina Habesistan'a
hicret etmeleri tavsiyesinde bulunmustu. Hz.
Osman'in Habesistan'a ilk hicret edenler arasinda
oldugu hakkinda kaynaklar ittifak halindedirler.
Ibn Hacer birçok sahabiye dayandirarak Hz.
Osman'in, esi Rukayye ile birlikte Habesistan'a
hicret eden ilk kimse oldugunu kaydetmektedir
(Ibn Hacer, ayni yer). Mekkelilerin iman
ettiklerine dair yanlis bir haberin Habesistan'a
ulasmasiyla birlikte muhacirlerden bir bölümü
Mekke'ye geri dönmüstü. Hz. Osman da geri
dönenler arasindaydi. Ancak onlar kendilerine
ulasan haberin asilsiz olduguna sahit
olduklarinda tekrar Habesistana gitmek için yola
çiktilar. Hz. Osman, hareket etmeden önce
Resulullah (s.a.s)'e söyle demisti "Ya
Resulullah! Bir defa hicret ettik. Bu Necasi'ye
ikinci hicretimiz oluyor. Ancak siz bizimle
degilsiniz". Resulullah (s.a.s) ona "Siz Allah'a
ve bana hicret edenlersiniz. Bu iki hicretin
tamami sizindir" karsiligini vermisti. Bunun
üzerine o "Bu bize yeter ya Resulullah" dedi.
24Hz. Ali (R.A)
- Hz. Ali (a.s), Resulullah (s.a.a)in vasisi,
halifesi ve on iki imamin ilkidir. Hz. Ali (a.s),
Ammul- Filin 30. yilinin on üçüncü günü,bazi
rivayetlere göre Zilhicce ayinin yedinci günü
Kabede dünyaya geldi. - Degerli babasi, Ebu Talib, annesi ise Esed kizi
Fatimadir. Zeyd ve Haydar da onun diger mübarek
isimlerindendir.Iki meshur künyesi de Ebul-
Hasan ve Ebu Turabdir.Hz.n hiç kimsenin ortak
olmadigi kendisine has lakabi ise Emirul-
Muminindir Murtaza, Hadi, Siddik, Faruk, Veli,
Sahid...de onun yüzlerce lakaplarindan sadece bir
kaç tanesidir. - Emirul- Muminin Hz. Ali (a.s)in çocukluk
dönemi, Resulullah (s.a.a)in çocukluk döneminin
geçtigi evde geçmistir o evde büyüyüp
olgunlasmistir. Bu büyük sahsiyetlerin her ikisi
de Ebu Talibi bir baba ve yönetici olarak
taniyorlardi Esed kizi Fatimaya da anne
diyorlardi. - Bu iki yüce sahsiyet arasindaki köklü ailevi
baglilik, Resulullah (s.a.a)in Hz. Aliyi iyi
egitmesi ve onu özel lütuflarindan
yararlandirmasi için uygun bir zemin hazirlamisti.
25Hz. Bilal-i Habesi (R.A)
- Hz. Peygamber'e ilk iman edenlerden biri ve
sonradan ona müezzin olan sahabî. Islâm tarihinde
unutulmaz yeri olan Bilâl-î Habesî, aslen
Habes'lidir. Anasinin adi Hamâme, babasinin adi
Rebah, künyesi Abdullah'tir. - Bilâl, islâm'in ilk teblig yillarinda Ümeyye b.
Halef'in kölesiydi. Islâm'in ortaya çiktigi
yillarda bir çok kimse, soy ve soplarinin
yüksekligine, sirk toplumu içindeki nüfuzlarina
bakarak kavim ve kabîle taassubuna düsmüs,
islâm'a cephe almis ve sapiklikta kalmislardi.
Bilâl b. Rebah gibi kimseler de zayif ve
acizliklerine ragmen hak davete uyup sirkten
kurtulmuslardi. Iste Bilâl b. Rebah (r.a.) islâm
davetine ilk icabet edenlerden biriydi. - Ümeyye b. Halef, kölesi Bilâl'in müslüman
oldugunu anladiktan sonra, onu islâm'dan çevirmek
için yapmadigi eziyet ve iskence kalmamisti.
Ümeyye, öglen vakti günesinin bir yanardag
kesildigi anda, Bilâl'i alir, kizgin kumlarin
üzerine yatirir, sirtina kocaman bir tas koyar ve
söyle derdi "Muhammed'e küfret Lat ve Uzza'ya
iman et. Yoksa onlara iman edinceye kadar böylece
kalacaksin." - Bilâl'in kizgin kumlar üzerinde sirti yanar,
gögsü yanar, nefesi tikanir, bu müthis iskence
altinda saatlerce kivranirdi. Fakat dudaklarinda
daima su sözler dökülürdü "Allahu Ahad, Allahu
Ahad", Onun bu durumu, müsrikleri bile hayrete
düsürürdü.
26Hz. Zeyd b. Harise (R.A)
- Zeyd b. Hârise b. Surâhîl el-Kelbî. Üsâme'nin
babasi. Ashâbin ileri gelenlerinden olup,
Resûlullah (s.a.s)'in en çok sevdigi
arkadaslarindandir. Bu yüzden sahâbe arasinda
"el-hubb" diye anilirdi. - Kaynaklarin ifadesine göre cahiliyye döneminde,
Zeyd'in annesi Su'dâ, yaninda oglu oldugu halde
akrabalarini ziyarete gider. Bu sirada Benî
el-Kayn b. Cisr'e mensup bazi atlilar, Su'dâ'nin
akrabalari olan Benî Ma'n evlerine baskin
yaparlar. Zeyd'i de bu arada beraberlerinde alip
götürürler. Zeyd, bu sirada temyiz çaginda bir
çocuktur. Onu, Ukaz Panayirina götürüp satisa
arzederler. Hz. Hatice'nin yegeni Hakîm b. Huzâm
b. Huveylid de o esnada panayira ugrayip Mekke'ye
götürmek üzere birkaç köle satin alir. Zeyd b.
Hârise de bu köleler arasinda bulunmaktadir.
Hakîm, Mekke'ye döndügünde, halasi Hz. Hatice
kendisini ziyarete gider. O da halasina köleleri
göstererek, diledigi köleyi seçip
götürebilecegini söyler. Hz. Hatice de Zeyd b.
Hârise'yi seçer. Daha sonra O'nu, Resûlullah
(s.a.v)'a bagislar. - Zeyd b. Hârise, Resûlullah (s.a.s.)'in cefakâr
dostlarindan biriydi. Hemen hemen tüm sikintili
zamanlarinda O'nunla birlikteydi. Nitekim, çevre
kabileleri Islâm'a davet etmek kabilinden Tâif'e
giden Rasûlüllah'i yalniz birakmamis, Tâiflilerin
attigi taslar Peygamber (s.a.s.)'e isabet etmesin
diye kendi vücudunu siper etmis ve basindan
çesitli yaralar almisti.
27Hz. Talha b. Ubeydullah (R.A)
- Hz. Talhâ bin Ubeydullah, Resûlullah efendimizin
"Talhâ ve Zübeyr, Cennette komsularimdir" hadîs-i
serifiyle medhedilen sahâbidir. Hz. Talhâ,
ticâretle ugrastigi için sik sik Mekke disina
çikardi. Bu seyâhatlerinden birinde Sam
yakinlarinda Busra kasabasinda bir panayira
gelmisti. Burada bir râhip- Panayira gelenlere
sorun içlerinde Mekke'den gelen var mi? diye
seslendi. Talhâ bin Ubeydullah- Evet, ben
Mekkeliyim, dedi.- Ahmed zuhûr etti mi? - Ahmed
kimdir?- Abdullah bin Abdülmuttalib'in ogludur.
Orasi O'nun zuhûr edecegi sehirdir. O,
peygamberlerin sonuncusudur. Kendisi Harem-i
seriften çikarilacak, hurmalik, taslik ve çorak
bir yere hicret edecektir.Olan bir sey var
mi?Râhibin sözleri Hz. Talhâ'nin kalbine yer
etti. Acele Mekke'ye geldi ve - Olan biten bir
sey var mi? diye sordu. - Evet var. Abdullah'in
oglu Muhammed-ül-emin, peygamberligini ilân etti.
Ebû Bekir de ona uydu, dediler. Bunun üzerine
dogruca Hz. Ebû Bekir'in yanina gitti. Ona -
Sen Muhammed aleyhisselâma tâbi' mi oldun? diye
sordu. Hz. Ebû Bekir- Evet, tâbi oldum. Sen de
hemen O'na git, huzûruna gir, kendisine tâbi ol!
Çünkü O, Hak ve gerçege da'vet ediyor, dedi.
Bunun üzerine Talha bin Ubeydullah, râhibin
söylediklerini anlatti. Sonra birlikte
Resûlullaha gidip, Müslüman oldu. Râhibin
sözlerini Peygamber efendimize de anlatti.
Resûlullah efendimiz tebessüm ettiler. Talhâ bin
Ubeydullah, Müslüman oldugu zaman, en yakin
akrabâlari dâhil olmak üzere Mekke müsriklerinden
çok iskence gördü. Evine hapsedildigi gibi, aç ve
susuz birakildi. Kardesi Osman da, onun
vâsitasiyla îmân etmis, bu iskencelere o da tâbi
tutulmustu. Hele namazlarini edâ edecekleri zaman
çektikleri sikinti ve kendileri revâ görülen
iskence, tahammülü mümkün olmayan cinstendi.
Nevfel bin Huveylid bin Adeviyye, adamlari ile
birlikte Hz. Ebû Bekir ve Hz. Talhâ'yi
yakalayarak iple bagladilar ve iskence yaptilar.
Teymogullari da onlara sâhip çikmadi. Bu
hâdiseden dolayi Ebû Bekir ve Talhâ'ya bitisikler
mânâsina gelen karînân dendi.
28Hz. Halid b. Said (R.A)
- Islâma gizli davet devri henüz devam ediyordu.Bu
sirada Müslümanlar safina Kureys'in mümtaz bir
sahsiyeti daha katildi Halid bin Said. Hz.
Halid, Kureys'in ileri gelen ve zengin bir
âilesine mensuptu.Arap edebiyat ve ilmini gayet
iyi bilen Hz. Halid, bir gece rü'yâsinda
babasinin kendisini tutup Cehenneme atmak
istedigini, fakat Resûlullahin yetisip kendisini
Cehenneme düsmekten kurtardigini gördü. Feryad
ederek uyandi. Böylesine berrak bir rüyânin
mânâsiz olamayacagini idrak eden Hz. Halid kendi
kendine, "Vallahi, bu rü'yâ gerçektir" dedi ve
vakit kaybetmeden Hz. Ebû Bekir'e kostu. Rüyâsini
anlatti.Siddik-i Ekber, "Hakkinda hayirli
olmasini dilerim," dedi. "Seni, o Resûlullah
kurtaracaktir. Hemen git, ona tabi ol! Sen, ona
tâbi olacak, Islâm dinine girecek, onunla
birlikte bulunacaksin. O da seni, rü'yâda
gördügün gibi Cehenneme düsmekten
kurtaracaktir."Hz. Halid hemen Resûlullahin
yanina vardi ve "Yâ Muhammed! sen, insanlari
neye dâvet ediyorsun?" diye sordu.Resûl-i Ekrem
Efendimiz, "Ben," dedi, "halki, tek olan ve
seriki bulunmayan Allah'a, Muhammed'in de Onun
kulu ve Resûlü olduguna îmân etmeye isitmez,
görmez, hiçbir fayda ve zarar vermez, kendisine
tapinanlari da tapinmayanlari da bilmez birtakim
tas parçalarina tapmaktan vazgeçmeye dâvet
ediyorum."Bu sözleri dikkat ve hürmetle dinleyen
Hz. Halid derhal sehâdet getirdi"Ben, sehâdet
ederim ki, sen, Allah'in Resûlüsün!"1Resûl-i
Ekrem Efendimiz, bu zâtin Islâm dairesine
girmesine fazlasiyla sevindi.Hz. Halid, Müslüman
olur olmaz, evinde ve etrafta da Islâmiyetten
bahsetmeye basladi. Bir müddet sonra zevcesi
Ümeyne de Müslümanlar safinda yer aldi.Oglunun
Müslüman oldugu haberini alan Kureys'in
zenginlerinden ve ileri gelenlerinden Ebû Uhayha
Said, fazlasiyla hiddetlendi.
29Hz. Sad b. Ebi Vakkas (R.A)
- Sa'd b. Ebî Vakkas Malik b. Vuheyb b. Abdi Menaf
b. Zühre. Babasi Malik b. Vuheyb'dir. Malik'in
künyesi Ebî Vakkas olup, Sa'd bu künyeye nisbetle
Ibn Ebî Vakkas olarak çagrilirdi. Rasûlüllah
(s.a.s)'in annesi Zuhreogullarindan oldugu için,
anne tarafindan da nesebi Rasûlüllah (s.a.s) ile
birlesmektedir. Sa'd'in annesi Hamene binti
Süfyan b. Ümeyye'dir. Sa'd (r.a), Ilk iman
edenlerden biridir. Kendisinden yapilan
rivayetlere göre o Islâmi üçüncü kabul eden
kimsedir. Ancak, Hz. Hatice, Hz. Ebu Bekr, Hz.
Ali ve Zeyd b. Harise'den sonra müslüman olmussa
besinci müslüman olmus oluyor. Sa'd (r.a),
müslüman oldugu gün henüz namazin farz kilinmamis
oldugunu ve o zaman on yedi yasinda bulundugunu
söylemektedir (Ibn Sa'd, Tabakâtül-Kübrâ, Beyrut
(t.y), III, 139). - Sa'd (r.a) Islâma girisine sebep olan olayi söyle
anlatir "Müslüman olmadan önce rüyamda kendimi
hiç bir seyi göremedigim karanlik bir yerde
gördüm. Bu arada ay dogdu ve ben onun aydinligina
tabi oldum. Benden önce bu aya kimlerin uymus
olduguna bakiyordum. Onlar, Zeyd b. Harise, Ali
b. Ebî Talib ve Ebû Bekir'di. Onlara ne kadar
zamandan beri burada olduklarini sordugumda,
onlar "Bir saat kadardir" dediler.
Arastirdigimda ögrendim ki, Rasûlüllah (s.a.s)
gizlice Islâm'a davette bulunmaktadir. Ona Ecyad
tepesi taraflarinda rastladim. Ikindi namazini
kiliyordu. Orada Islâmi kabul ettim. Benden önce
bu kimselerden baskasi imân etmemisti.
30Hz. Hamza (R.A)
- Hz. Peygamber'in amcasi, Sehidlerin efendisi.
- Künyesi Ebn Ya'la veya Ebû Ammâre Lakabi
Esedullah (Allah'in Aslani)dir. Babasi
Abdulmuttalib, annesi Hâle'dir. - Hz. Hamza, Peygamberimizin amcalarinin en
küçügüdür. Dogumdan bir kaç gün sonra,
Peygamberimizi emziren Ebû Lebeb'in câriyesi
Süveybe daha önceleri Hz. Hamza'yi da emzirmis
oldugundan, Hamza Peygamberimizin süt kardesi
idi. - Hz. Hamza, orta boylu, güçlü kuvvetli, heybetli,
onurlu bir sahabîdir. Hz. Hamza (r.a) iyi bir
avci, keskin nisanci, Kureys'in en
sereflilerindendir. Mazlumlara yardim etmeyi
seven cesur bir savasçiydi. Av dönüsü evine
gitmeden Ka'be'yi tavaf edecek kadar kutsal kabul
ettigi degerlere saygili, karsilastigi sahislara
selâm verip sohbet etmesini seven mürüvvetli bir
insandi. Onun gençlik dönemine ait bilgilerimiz
yok denecek kadar azdir (Ibnu'l-Esîr,
Isdit'l-Gâbe, II, 52). - Peygamberimiz yakinlarina Islâm'i teblig etmis
olmasina ragmen, Hz. Hamza henüz müslüman
olmamisti. Ebû Cehil'in Peygamberimize yaptigi
bir hakaret sonucunda müslüman olmustur.
Peygamberimiz bir gün Safâ tepesinde iken Ebû
Cehil ve arkadaslari onun yanina gelirler. Ebû
Cehil Peygamberimize hakaret eder. Abdullah b.
Cüdâ'nin câriyesi bu olayi seyredin av dönüsü
Kabe'ye ugramayi âdet edinen Hz. Hamza'ya
anlatir. Hz. Hamza, eve gitmeden Ebû Cehil'in
yanina ugrayarak elindeki yayi Ebû Cehil'in
kafasina çalar, basini yaralar ve hakaret eder.
Bir gün sonra da Allah Rasûlünün yanina giderek
(Bi'set'ten iki yol sonra) müslüman olur.
31Hz. Habbab b. Eret (R.A)
- Islâm ile sereflenen ve Islâm'a girdigi için
müsrikler tarafindan iskence edilen ilk
sahabelerden biri. - Nesebi Habbâb b. Eret b. Cendele b. Sa'd b.
Huzeyme b. Ka'b b. Zeyd. Temim kabilesinden,
küçükken esir edilerek Mekke'ye getirilmis
Huzâali Ümmü En'mâr'in kölesi, Zühre ogullarinin
anlasmalisi. - Islâm ile sereflenen ve Allah için iskence edilen
ilk müslümanlardan olan Hâbbab b. Eret müslüman
oldugunu açikladiginda ilk iskence edilen
sahabeler arasinda idi. Ilk Müslümanlar Hz.
Peygamber (s.a.s), Hz. Ebû Bekir, Habbâb, Suheyb,
Bilâl, Ammâr, Sümeyye (r. Anhûm)dir. Hz.
Peygamber ve Ebû Bekir, kendi aileleri tarafindan
nisbeten korunmus ancak Mekkeli olmayan diger
dört kisi müsrikler tarafindan siddet ve baski
ile yildirilmaya çalisilmistir. Bu insanlar
kizgin günes altinda demir zirhlar giydirilerek
ölesiye iskence edilmislerdir. Habbâb bu
iskencelere sabrederek kâfirlerin Hz. Peygamberin
risâletini inkâr etmesini istemelerini
reddetmistir.
32Hz. Sad b. Ebi Vakkas (R.A)
- Sa'd b. Ebî Vakkas Malik b. Vuheyb b. Abdi Menaf
b. Zühre. Babasi Malik b. Vuheyb'dir. Malik'in
künyesi Ebî Vakkas olup, Sa'd bu künyeye nisbetle
Ibn Ebî Vakkas olarak çagrilirdi. Rasûlüllah
(s.a.s)'in annesi Zuhreogullarindan oldugu için,
anne tarafindan da nesebi Rasûlüllah (s.a.s) ile
birlesmektedir. Sa'd'in annesi Hamene binti
Süfyan b. Ümeyye'dir. Sa'd (r.a), Ilk iman
edenlerden biridir. Kendisinden yapilan
rivayetlere göre o Islâmi üçüncü kabul eden
kimsedir. Ancak, Hz. Hatice, Hz. Ebu Bekr, Hz.
Ali ve Zeyd b. Harise'den sonra müslüman olmussa
besinci müslüman olmus oluyor. Sa'd (r.a),
müslüman oldugu gün henüz namazin farz kilinmamis
oldugunu ve o zaman on yedi yasinda bulundugunu
söylemektedir (Ibn Sa'd, Tabakâtül-Kübrâ, Beyrut
(t.y), III, 139). - Sa'd (r.a) Islâma girisine sebep olan olayi söyle
anlatir "Müslüman olmadan önce rüyamda kendimi
hiç bir seyi göremedigim karanlik bir yerde
gördüm. Bu arada ay dogdu ve ben onun aydinligina
tabi oldum. Benden önce bu aya kimlerin uymus
olduguna bakiyordum. Onlar, Zeyd b. Harise, Ali
b. Ebî Talib ve Ebû Bekir'di. Onlara ne kadar
zamandan beri burada olduklarini sordugumda,
onlar "Bir saat kadardir" dediler.
Arastirdigimda ögrendim ki, Rasûlüllah (s.a.s)
gizlice Islâm'a davette bulunmaktadir. Ona Ecyad
tepesi taraflarinda rastladim. Ikindi namazini
kiliyordu. Orada Islâmi kabul ettim. Benden önce
bu kimselerden baskasi imân etmemisti"
(Ibnül-Esir, Üsdül-Gâbe, II, 368).
33Boykot
- Islamin yayilmasina mani olmak için müsrikler
asagidaki maddeler üzerinde anlastilar ve bu
kurallari Kabe duvarina asip uymaya ant içtiler. - Hasim ve Muttalib ogullarindan kiz alinmayacak ve
onlara kiz verilmeyecek. - Hasim ve Muttalib ogullarina hiçbir sey
satilmayacak ve onlardan hiçbir sey alinmayacak. - Boykot 3 yil sürdü ve müslümanlar bu süre
zarfinda çok büyük sikintilara maruz kaldilar. - Boykotun 3. senesi idi. Cenab-i Hak, müsriklerin
Kabe içine astiklari malum sahifeye bir kurt
musallat etti ve durumu vahiyle Resulüne
bildirdi. Sahifede, kurtun yemedigi, Bismike
Allahümme! (Allahim senin isminle baslarim)
yazisi kalmisti sadece. - Peygamberimiz durumu Ebu Talibe bildirdi, O da
müsriklere söyledi ve Eger yegenimin dedigi
dogruysa boykottan vazgeçin, degilse Ona
istediginizi yapabilirsiniz dedi. - Bunun üzerine Kabeye kosan müsrikler Ebu Talibin
anlattiklarinin aynisini gözleri ile gördüler ama
bu bir sihirdir diyip yine imana girmediler.
Fakat boykotu ortadan kaldirma karari aldilar.
34Taif hadisesi
- Resûl-i Kibriya efendimiz Islami anlatmak için
gittikleri Taif (bag ve bahçeleri ile meshur
Sakif kabilesinin kaldigi yer)de ilk 10 gün her
hangi bir netice alamadi. Hatta Islama her davet
ettiginde bir çok hakarete maruz kaldi. - Taif sakinleri Peygamberimizin bu davetini kabul
etmediler ve Memleketimizden çik ta, nereye
gidersen git! Kavmin ve hemserilerin
söylediklerini kabul etmeyince, çikip bize
geldin! Vallahi biz de senden elimizden
geldigince uzak duracagiz, isteklerini kabul
etmeyecegiz dediler. Bununla da kalmayip
gençleri ve çocuklari kiskirtip Peygamberimizin
üzerinde saldirttilar. - Peygamberimizin ayaklari kana bulandi. Öyle ki,
acisindan artik yürüyemez hale gelmisti. Hz.
Zeyd, hayatini hiçe sayarak Peygamberimize siper
olmaya çalisiyordu. - Resûl-i Kibriya efendimiz (s.a.v) bu adice
saldiridan kendini bir baga atmakla kurtarabildi
ve su hazin münacatta bulundu - Allahim!.. Kuvvetsiz ve çaresiz kaldigimi, halk
nazarinda hakir görüldügümü ancak Sana arz eder,
Sana sikayet ederim. - Ey merhametlilerin merhametlisi olan Allah
Herkesin hakir görüp de dalina bindigi,
çaresizlerin Rabbi ancak Sensin. Benim Rabbim de
ancak Sensin. Sen, beni kötü huylu, yüzsüz düsman
eline düsürmeyecek kadar merhamet sahibisin. - Allahim!.. Yeter ki, Senin gazabina ugramayayim.
Ne çekersem ona katlanirim. Fakat senin af ve
magfiretin, bunlari bana yaptirmayacak kadar
genistir. - Allahim!.. Senin gazabina ugramaktan, Ilahi
rizandan uzak kalmaktan, Senin o zulmetleri
aydinlatan ve ahiret islerini yoluna koyan Ilahi
nuruna siginirim. - Allahim!.. Sen razi oluncaya kadar affini
dilerim!. - Allahim!.. Her kuvvet, her kudret ancak Seninle
kaimdir. - O esnada bag sahipleri köleleri Addas ile
Peygamberimize (s.a.v) üzüm gönderdiler. Resûl-i
Kibriya efendimiz (s.a.v) üzümü Bismillah
diyerek yemeye baslayinca Addas sasirdi ve bu
kelimeyi ilk defa duydugunu söyledi.
Peygamberimiz ona nereli oldugunu sorunca,
Ninovali ve Hristiyan oldugunu ögrendi.
Peygamberimiz (s.a.v) ona Ninova halkini Allahin
dinine davet eden Hz. Yunus peygamberden
bahsetti. Addas, Yunus peygamberi bilirdi ve buna
çok sasirdi ve oracikta Islam ile sereflendi - Peygamberimiz (s.a.v) bagdan ayrilinca, bir
bulutun kendini takip ettigini gördü. Dikkatlice
bakinca Cebrail (a.s.) gördü. Cebrail (a.s.)
seslendi - Süphesiz Allah kavminin sana neler söyledigini
isitti sana su daglar melegini gönderdi. Kavmin
hakkinda diledigini yapmak üzere ona
emredebilirsin!. - Fakat sefkat ve merhamet kaynagi Resûl-i Kibriya
efendimizin (s.a.v) arzusu baskaydi. Daglar
melegine su cevabi verdi - Hayir! Ben böyle bir sey istemem. Istedigim tek
sey Hak Teâlânin bu müsriklerin sulbünden,
Allaha hiçbir seyi ortak kosmaksizin ibadet
edecek bir nesil ortaya çikarmasidir.
35Isra ve Mirac mucizeleri
- Mezkur gecede Cebrail (a.s) geldi ve Resulü
Zisan efendimizi (s.a.v) Mescid-i Haramdan alip
Burakla Mescid-i Aksâya görütdü. Oradan da ,
gökyüzündeki harika icraat ve Cenab-i Hakkin
kudretine delalet eden ayet ve alametlerin birer
birere gösterilmesi için, semava çikartildi. Sema
tabakalarinda bulunan bütün peygamberlerle
görüstürüldü. Habib-i Hüda Efendimiz (s.a.v),
sonrada Sidre-i Münteha makamina götürüldü.
Oradan da imkan ve vücub ortasinda da Kab-i
Kavseynle isaret olunan makama çikti. Kendisine
bir çok acip ve garip seyler temasa ettirildi. Ve
bilemeyecegimiz, anlayamayacagimiz bir sekilde,
mekândan münezzeh olan Cenâb-i Hakkin bizzat
kelâmini isitti ve Cemâl-i Pâkini müsahede etti.
Ayni gece hane-i saadetine geldi.
36Medinede Islam Nurunun alevlenmesi
- Ilk olarak 6 kisilik bir kervanin Peygamber
efendimiz (s.a.v) ile karsilasmasi ve yapilan
sohbet sonunda Islamiyete girisleri gerçeklesir. - Sonrasinda bu 6 kisi bir sonraki senenin hac
mevsiminde Peygamber efendimiz (s.a.v) ile
bulusma söz verirler ve söz verildigi tarihte 12
kisi olarak Peygamber efendimiz (S.A.V) ile
tekrar bulusurlar. - Bu bulusma I. Akabe biati olarak bilinir ve bu
görüsme sonunda - Allaha hiçbir seyi es ve ortak kosmamak
- Hirsizlik yapmamak
- Zina yapmamak
- Çocuklari öldürmemek
- Kimseye iftirada bulunmamak
- Hiçbir hayirli ise