Title: T
1TÜRK HALK EDEBIYATI
2 HALK EDEBIYATININ GENEL ÖZELLIKLERI
- Nazim birimi dörtlüktür. Çogunlukla hece ölçüsü
kullanilmistir. - Siir müzikten ayrilmamistir. Siir, saz sairi
(ozan) ya da âsik denen kisilerce baglama adi
verilen bir sazla söylenir. Söz kadar ezgi de
önemlidir. - Siirlerdeki dil halkin kullandigi, konustugu
dildir. Bu nedenle sik sik deyimlere ve güzel
halk söyleyislerine yer verilir. - Genellikle hece ölçüsünün 7 li, 8 li, 11 li
kaliplari kullanilir. - Çogu kez yarim uyak kullanilir. Zaman zaman
rediften yararlanilir. - Ask, tabiat, yigitlik, ayrilik, hasret, ölüm,
toplum, din, zamandan sikayet sik sik islenen
temalardir. - Sanatlar arasinda az da olsa mecaz ve benzetmeler
kullanilir. Boy serviye, kas kaleme, yüz ay a,
dis inciye, yanak güle benzetilir. -
- Halk edebiyati siir alaninda gelismistir.
Düzyazi örnekleri geri planda kalmistir. Düzyazi
türleri arasinda halk hikayeleri, masallar,
atasözleri ve halk tiyatrosunu sayabiliriz.
3Asik Tarzi EdebiyatA. Biçim Özellikleri
- Nazim birimi dörtlüktür.
- Hece ölçüsünün 7'li 8'li 11'li
- kaliplari kullanilir.
- Yarim, Cinasli Uyak ve Redif
- kullanilir.
- Dili halkin kullandigi gündelik dildir.
- Kendiliginden bir dildir, içinde halk tarafindan
benimsenmis az sayida yabanci sözcük vardir. - Üslup yalin, açik ve dogaldir. Söz sanatlariyla
süslenmemistir. - Nazim sekilleri Kosma, Semai, Varsagi, Destan,
Türkü. - Nazim türleri Güzelleme, Koçaklama, Taslama,
Agit, Muamma, Nasihat
4B. Içerik Özellikleri
- Kendiliginden bir edebiyattir. Amaci önceden
belirlenmemistir. - Sözlü gelenege dayanir. Siirler dogaçtan
(irticalen) söylenir. - Siirlerin özgün adlari yoktur. Somut bir
edebiyattir. - Siirle müzik iç içedir. Siir saz esliginde
söylenir. Sazin eksigini söz sözün eksigini saz
giderir. - Âsiklar ayni zamanda köy köy, kasaba kasaba
dolasir, siirlerini gittigi yerlerde saz
esliginde okurlar. Âsiklar köylerden, kasaba ve
sehirlerden bir de asker ocaklarindan
yetisirlerdi. - Konular günlük yasamdan, halkin sevinç ve
acilarindan alinmistir. - Siirlerin ortak temasi ask, ayrilik, özlem,
yigitlik, doga güzellikleri, ölüm, yoksulluk,
dogal ve sosyal sorunlar... - Halk edebiyati ürünlerinin çok azi cönk adi
verilen defterlerde toplanmistir. - Az da olsa mazmun kullanilmistir.
5Âsik Edebiyati Nazim Biçimleri1. KOSMA
- Asik edebiyatimizda doga, ask, ölüm, ayrilik,
yigitlik, toplumsal olaylar gibi konularin
islendigi en sik kullanilan siir türüdür. - Dörder dizelik bentlerden olusur. Bent sayisi
genellikle 3, 5 arasindadir. - Hece ölçüsünün 65 veya 443 durakli 11li
kalibiyla yazilir. - Uyak düzeni genellikle söyle olur baba ccca
ddda... - Sair kosmanin son bendinde ismini ya da mahlasini
söyler. - Kosmalar dile getirilen duygular ve
söylenislerine göre koçaklama, güzelleme,
taslama, agit gibi isimler alir. Karsilikli
konusma seklinde yani "dedim" "dedi" diye
baslayan dizelerle de söylenebilir. Bu tür
kosmalara "mürâcaa" ismi verilir. Bütün uyaklari
cinasli olan kosmalara "tecnis" denir. - Kosmalar konulari yönünden kendi içinde
adlandirilmistir
6a) Güzelleme
- Doga güzelliklerini anlatmak ya da at, silah,
kadin gibi sevilen varliklari övmek için yazilan
siirlerdir. - Seni terk eylesem kaslari keman
- Vefasi olmayan yârdan nem kaldi
- Cefalim yok mudur gögsünde iman
- Divane eyledin arda nem kaldi.
- Ayrilasin bencileyin esinden
- Bir dem sevda gitmez olsun basindan
- Bu ayrilik kildi beni isimden
- Arayip gezerim kârda nem kaldi.
-
(Kayikçi Kul Mustafa)
7b) Taslama
- Bir kisiyi ya da grubu yermek ya da toplumun
aksayan, bozulan ya da yozlasan yönlerini dile
getirmek amaciyla yazilan siirlerdir. - Degil simdi ara ile
- Padisahlik para ile
- Sikke ile tura ile
- Muhtaç sanma söze beni
- Seyraniye söyle böyle
- Ne suçu var ise söyle
- Sanina düseni eyle
- Ayna etme yüze beni
- (Seyrani)
8c) Koçaklama
- Kahramanlik, yigitlik konularini coskulu bir
üslupla savas ve dövüsleri anlatan siirlerdir. - Kalkti göç eyledi Avsar elleri
- Agir agir giden eller bizimdir
- Arap atlar yakin eyler iragi
- Yüce dagdan asan yollar bizimdir
- Belimizde kilicimiz kirmani
- Tasi deler mizragimin temreni
- Hakkimizda devlet etmis fermani
- Ferman padisahin, daglar bizimdir
- Dadaloglum yarin kavga kurulur
- Öter tüfek davlumbazlar vurulur
- Nice koçyigitler yere serilir
- Ölen ölür, kalan saglar bizimdir
-
(Dadaloglu)
9d) Agit
- Genellikle ölen kisilerin arkasindan söylenen
siirlerdir. Agitin Islam öncesi Türk
edebiyatindaki karsiligi sagu dur. Divan
edebiyatinda da mersiyeler ayni amaçla söylenen
siirlerdir. - Yetim kalmis idin emzik tavinda
- Gaminla kardestin gençlik çaginda
- Bir gül yesertmedi vuslat baginda
- Gönül yaralarin hep berat götür
- De ki Kadir Mevlâm bize ilisme
- Dünyada siziyan çibani desme
- Celâli Babadan sorma, söylesme
- Bu dertli çobandan bir selam götür
-
(Celali)
10- MUAMMA Kapali bir biçimde anlatilan bir olayin
ya da bilginin okuyucu tarafindan anlasilmasini,
bunlarla ilgili sorularin cevaplandirilmasini
isteyen bir tür manzum bilmecedir. -
- Bu agacin tam on iki dali var
- Dallarinda meyvesi, gülü var
- Her dalinda otuz yaprak dali var
- Dalindaki o yapragi bil nedir? (yil - gün)
- Bir ipim var yedi kaziga bagladim
- Dösünü gidikladikça o inledi ben agladim (saz)
- NASIHAT Bir sey ögretmek,bir düsüncenin
yayilmasina çalismak gibi amaçlarla söylenen
didaktik siirlerdir. - Ne kadar nasihat etsen kötüye
- O kiside namus ar olmayinca
- Çürümüs meyveler gelmez satiya
- Yaz kiymetli olmaz kis olmayinca
- Âsik Derdiderya Aklin yetmedigi ise karisma
- Söz gelir altindan çikamazsin ha
- Varip bir bilmeze kelam danisma
- Söner çirasi yakamazsin ha
- Âsik Selman Albay
112. SEMAI
- Hece ölçüsünün 8li kalibiyla söylenir, uyak
düzeni kosmaya benzer. Dörtlük sayisi en az 3, en
çok 5-6 dir. Kendine özgü bir ezgisi vardir. - Kosmada islenilen temalarin ve konularin
hepsi, semaide de kullanilir. (Ask,sevgi,doga,güze
llik, ayrilik acilari ve ölüm.) - Semai nin kosmadan ayrilan yönleri
bestesi, ölçüsü ve dörtlük sayisidir. - Incecikten bir kar yagar
- Tozar Elif Elif diye
- Deli gönül abdal olmus
- Gezer Elif Elif diye
- Elifin ugru nakisli
- Yavru balaban bakisli
- Yayla çiçegi kokuslu
- Kokar Elif Elif diye
-
(Karacaoglan)
123. VARSAGI
- Asik edebiyatinin çok yaygin olmayan bir nazim
biçimidir. Ilk olarak Toroslar da yasayan Varsak
boyundan ozanlar tarafindan kullanilmistir.
Kendine özgü bir bestesi vardir. Müziginde ve
sözlerinde, meydan okuyan, yigitlik sezilen,
babacan, erkekçe bir hava sezilir. Hece ölçüsünün
8 li kalibiyla söylenir. - Varsaginin diger nazim sekillerinden farki,
bestesi ve bre, hey, behey gibi ünlemlere yer
verilmesidir. Konu olarak hayattan ve talihten
sikayet, kahramanlik, yigitçe yasama islenir. - Bre agalar bre beyler
- Ölmeden bir dem sürelim
- Gözümüze kara toprak
- Dolmadan bir dem sürelim
- Amen hey Allahim aman
- Ne aman bilir ne zaman
- Üstümüzde çayir çemen
- Bitmeden bir dem sürelim
-
(Karacaoglan)
134. DESTAN
- Destan, dörtlük seklinde düzenlenen, sekil
bakimindan kosma gibi, fakat ondan daha uzun bir
nazim biçimidir. Dörtlük sayisi sinirli degildir.
Hece ölçüsünün 11 li kalibiyla söylenir. - Konu olarak toplumu etkileyen olaylar anlatilir.
Yine soylu savasçilarla, hükümdarlarin
kahramanliklarini agirbasli, yüce, dramatik bir
üslupla, belirli biçimsel kurallara bagli kalarak
anlatan siirlerdir - Kayikçi Kul Mustafa nin Genç Osman Destani
taninmis bir siirdir - Ibtida Bagdat a sefer olanda
- Atladi hendegi geçti Genç Osman
- Vuruldu sancaklar, kapti sancagi
- Iletti hendege dikti Genç Osman
14HALK SAIRLERININ GRUPLANDIRILMASI
- Halk sairleri, halk siirinin yerlesmis
kurallarina bagli kalmakla birlikte, türlü
kültürel nedenlerle dil, anlatim, ölçü kullanimi
bakimindan farkli yönelisler içine
girebilmektedirler. Ayrica yasadiklari çevre de
onlarin sanat anlayislarini farklilastiran bir
etmen olarak karsimizi çikmaktadir. Halk
sairlerini, iste bu gibi noktalari dikkate alarak
söyle ayiriyoruz - 1. GÖÇEBE(GEZGIN) SAIRLER
- Bir yere bagli kalmadan gezerler. Genellikle
egitim görmedikleri için, Divan Edebiyatindan
etkilenmezler. Dilleri sadedir. Hece ölçüsüne
baglidirlar. Geleneksel siir anlayisini
sürdürürler. - 2. YENIÇERI SAIRLER
- Osmanlilar zamaninda askerlik, hayat boyu süren
bir meslekti. Orduda görev arasinda sairler
yetismistir. Bunlar, katildiklari savaslarla
ilgili yigitlik siirleriyle dikkati çekerler.
Dil, anlatim, ölçü bakimindan, göçebe sairler
gibi geleneksel siir anlayisina baglidirlar.
15- 3. KÖYLÜ SAIRLER
- Hayatlari köylerde, kasabalarda geçer. Büyük
kentlerle ilgileri olmadigi için, kent
kültüründen, Divan Edebiyatindan etkilenmeden,
halk siiri geleneklerine bagli kalmislardir. - 4.KENTLI SAIRLER
- Genellikle Divan Edebiyatinin etkisinde
kalirlar. Hem Halk, hem de Divan Edebiyati
tarzinda siirler söylerler. Dillerinde Arapça ve
Farsça sözcüklerin orani yüksektir. Hece
ölçüsüyle birlikte aruza da yer verirler. - 5. TASAVVUF (TEKKE ) SAIRLERI
- Tekkelerde yetistikleri, din ve tasavvuf
konusunda egitim gördükleri için, dilleri,
göçebe, yeniçeri ve köylü sairlere göre bazen
daha agirdir. Zaman zaman Divan Edebiyatinin
dil, anlatim, biçim, ölçü özelliklerini tasiyan
siirler söylerler. Örnegin Yunus Emre bile, aruz
ölçüsü ve mesnevi düzeniyle Risaletün-Nushiyye
adli bir eser vermistir.
16- Asik edebiyatinin en büyük sairleri 16 ve 17nci
yüzyilda yetisti. Bunlar arasinda Asik Ömer,
Gevheri, Katibi, Kayikçi Kul Mustafa, Katip Ali,
Karacaoglan, Üsküdari, Asik Halil, Asik Ali, Asik
Mehmed sayilabilir. - 18inci yüzyilin asik sairleri arasinda ise
Kabasakal Mehmed, Levni, Kiymeti, Mecnuni ve Nuri
sayilabilir. - Bayburtlu Zihni, Dertli, Seyrani, Tokatli Nuri,
Erzurumlu Emrah, Ruhsati, Sümmani, Celali,
Muhibbi, Dadaloglu, Beyoglu, Seyyit Osman 19uncu
yüzyilan asik sairleridir. - 20'nci yüzyilda ise sönmeye yüz tutan asik
edebiyati Mazlumi, Kahraman, Irsadi, Mesleki,
Talibi, Karamanli Gufrani, Asik Ali Izzet ve Asik
Veysel gibi sairlerle bir gelenek olarak
varligini sürdürdü.
17ASIK EDEBIYATININ TEMSILCILERI KÖROGLU
- Kimligiyle ilgili birçok söylenti var. Birincisi,
16 ve - 17nci yüzyilda yasadi. Yeniçeri ocagindan
yetisen bir sair. - 1578-1590 arasindaki Osmanli-Iran savaslarina
katildi. - Bir tür ordu sairidir. Ikinci savunmaya göre,
Balkanlardan - Orta Asyaya kadar genis bir alana yayilmis
destansi ve - türkülü halk öyküsündeki kahraman Köroglu. Ikinci
Köroglu, - Bolu Gerede çevresinde yasadi. Asil adi Rusen.
Devlete - karsi ayaklandi. Sivas-Tokat yolu üzerindeki
Çamlibele - yerlesip eskiyalik yapti. Ama adil bir eskiya
idi. Bir baska söylentiye göre de, Bolu Beyinin
seyisi Yusufun oglu Rusen Ali asil Körogludur.
Bolu Beyi, babasi Yusufun gözlerine mil
çektirdi. Rusen Ali, babasini sagaltmak için Aras
Irmagina götürdü. Ama ilaç olacak köpükleri
kendisi içip yigitlik ve sairlik gücü kazandi.
Çamlibele yerlesip babasinin intikamini almak
üzere Bolu Beyine savas açti. Köroglu hikayesi,
Azerbaycan, Iran, Türkmenistan, Özbekistan,
Kazakistan ve Balkanlarda da bilinir. Yeniçeri
asigi Köroglunin siirleri dil ve anlatim
bakimindan öykü kahramani Köroglu adina söylenen
siirlerden çok farklidir. Köroglu ile ilgili ilk
arastirmayi Pertev Naili Borotav yapti. Cahit
Öztellinin de Köroglu-Dadaloglu ve Kuloglu adli
yayinlanmis bir arastirmasi vardir.
18KARACAOGLAN (17. yy)
- Halk edebiyatinin en ünlü ozanidir.
- Güney-Güneydogu Anadolu göçebe
- boylari arasinda yasadigi sanilmaktadir.
- Dili katiksiz, duru ve özentisizdir
- ses ve ahenk açisindan olgun bir anlatisi vardir.
- Mecaz ve mazmunlara çokça basvurmustur.
- Dil ve ölçü bakimindan Divan edebiyatinin
- etkisinden uzak kalmistir.
- Yöresel sözcükleri, deyimleri ve benzetmeleri
kullanmistir. - Siirlerinde ask, doga, ayrilik, gurbet, ölüm vb.
konulari islemistir. - Özgür bir dünya görüsü ile yerel ve gerçek
konulan isleyisi, insancil asklari, uçari yapisi
ve yasama sevinci Karacaoglan'i özgün bir sair
yapmistir.
19KAYIKÇI KUL MUSTAFA (17.yy)
- Yeniçeri ozanlarinin en taninmisidir.
- Halk zevkine bagli dogal bir söyleyisi vardir.
- Genç Osman Destani adli eseriyle taninir.
- Iptida Bagdad'a sefer olandaAtladi hendegi
geçti Genç OsmanVuruldu sancaktar kapti
sancagiIletti bedene dikti Genç OsmanEgerleyin
kir atimin ikisinFethedeyim düsmanlarin
hepisinSabah namazinda Bagdad kapisinAllah
Allah deyip açti Genç Osman..
20ASIK ÖMER (1621-1707)
- Saz asiklarinca "üstad" diye bilinir.
- Divan siirinin etkisinde kalmistir.
- Hem aruz, hem hece ölçüsünü kullanmistir.
- Siirlerindeki tema sevgi, sadakat, iyilik,
namus, insanlik,adalet ve merhamet. - Divan ve halk edebiyatinin nazim sekillerinin
tümüyle siirler söylemistir. - Kosma ve semaide basarilidir.
- Günümüze 1500 kadar siiri kalmistir.
- Ela gözlerine kurban oldugumYüzüne bakmaya
doyamadim benIbret için gelmis derler
cihanaNoktadir benlerin sayamadim ben
21GEVHERI (17. yy)
- Medrese egitiminden geçtigi sanilmaktadir.
- Divan siirinin etkisindedir.
- Siirlerinde yeni bir biçim,
- ince bir duyarlilik, incelmis
- bir dil vardir.
- Hece ile kosmalar, türküler,
- türkmaniler aruzla divan ve
- müstezatlar yazmistir.
- Divânçe (1500'den fazla siir)
- Dost baginin meyveleri eristi Ayva benim alma
benim nar benim Çesmim yasi ummanlara karisti
Cefakarim sitemkarim var benim - Göster güzelim hüsnüne hayran olayim ben
Firkatte iken diline sadan olayim ben (gazelden)
22BAYBURTLU ZIHNI (1798-1859)
- Divan sairi olmaya özenmesine karsin halk ozani
olarak ün yapmistir. - Usta bir taslamacidir.
- Divan(Gazel ve
- tahmislerden olusmustur.)
- ve Sergüzestname
- (Mesnevi)si vardir.
- Bad-i saba dost eline varirsanYa gelsin ya
gidek o diyara bizKatip arzuhalim yaz ki
cananaAyrilali düstük ah u zara biz
23DERTLI (1772-1845)
- Halk ozanlarinin memurluk yapmis ender
tiplerinden birisidir. - Hem aruz, hem hece
- ölçüsünü kullanmistir.
- Gazel, divan, mersiye,
- nefes, devriye, kosma,
- semai, satranç, kalenderi
- gibi nazim biçimlerini kullanmistir.
- Dertli Divani adli eseri vardir.
- Telli sazdir bunun adi Ne ayet dinler, ne kadi
Bunu çalan anlar kendi Seytan bunun neresinde?
24DADALOGLU (1785-1868)
- Avsar Türklerindendir.
- "Hakkinizda devlet vermis fermani,
- ferman padisahinsa dostlar daglar
- bizimdir." sözü çok meshurdur.
- Türkü türünün ustasidir.
- Göçebe boylarinin direnis öyküsü
- ve derebeyi-asiret savaslari siirinin ana
temalaridir. - Özlü ve içli bir dille yigitçe seslenisi
kaynastirmistir. - Yazis bakimindan Karacaoglan ve Köroglu'nu
hatirlatir. - Türkü, semai, varsagi ve destan yazmistir.
25ERZURUMLU EMRAH (7-1840)
- Hem aruz hem hece ölçüsünü kullanmistir.
- hece ile yazdigi siirlerde daha basarilidir.
- Divan siirine hakim olan halk sairlerimizdendir.
- Kosma ve semaileriyle ünlüdür.
- Gazel, murassa, muhammes
- tarzinda da siirler yazmistir.
- Gönül gurbet ele çikma Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme Ya sevilir ya sevilmez
26SEYRANI (1800-1866)
- Tasavvufa ilgi duymus, hicivleri yüzünden
Istanbul'dan kaçmak zorunda kalmistir. - Asik ve divan tarzi siirler yazmistir.
- Saglam bir dil ve içten bir anlatima sahiptir.
- Seyrani Divani adli bir eseri vardir.
- Gönül serden geçer yardan geçemezBaglanmis
ikrara kavi özlüyümHer sözüm dinleyen özüm
seçemezSirat köprüsünden ince sözlüyüm - Seyrani aradim onu her yerdeAsk-i hakikatle
düstüm bu derdeTuttum günahimdan yüzüme
perdeRabbim divaninda kara yüzlüyüm
27ASIK VEYSEL SATIROGLU (1894-1973)
- Siirlerinde 20. yüzyilin düsünce
- ve yasantisini açikça yansitmistir.
- Halk siirine yeni bir dogus ve
- soluk getirmistir.
- Insan, yurt ve toprak sevgisini
- degisik bir üslupla dile getirmistir.
- Tasavvuf felsefesinin kazandirdigi
- hosgörü anlayisi, siirinin
- temellerinden biridir.
- Küçük yasta gözlerini kaybetmistir.
- Ahmet Kutsi Tecer tarafindan
- kesfedilmistir.
- Eserleri Dostlar Beni Hatirlasin,
- Sazimdan Sesler,Deyisler
28(No Transcript)
292. Anonim Halk Edebiyati
- Söyleyeni belli olmayan, halkin ortak mali
sayilan ürünlerin olusturdugu edebiyattir. Halk
diliyle söylendigi için dili sadedir. Sözlü
gelenege dayanir. Söyleyeni belli olmayan, halkin
ortaklasa yaratisi olarak kabul edilen tüm
ürünleri içeren edebiyattir. - Bu edebiyatin özellikleri Asik edebiyatiyla
aynidir. Anonim halk edebiyati türleri nazim ve
nesir olmak üzere ikiye ayrilir. - Bu ürünleri türkü, mani, ninni, destan,
tekerleme, bilmece, masal, karagöz, ortaoyunu,
atasözü, meddahlik olarak siralayabiliriz. - Bu ürünlerde ask, ölüm, hasret, yigitlik, ayrilik
gibi evrensel konular islenir.
30SIIR (NAZIM) BIÇIMLERI 1. Mani
- Biçim Özellikleri Nazim Birimi Dörtlük Ölçü
7'li Hece ölçüsü Uyak Dizilisi a a x a ( x a x
a seklinde uyaklanan da vardir.) - Içerik Özellikleri Yazarlari belli degildir.
- Anlatilmak istenen duygu ya da düsünce son iki
dizede bulunur.ilk iki dize son iki dize ile
yalniz ölçü ve kafiye bakimindan ilgilidir. - Konular ask, ayrilik, özlem, ölüm, doga...
- Türleri Birinci dizesi yedi heceden az olan
mâniler de vardir. Dizeleri cinasli uyaklarla
kuruldugu için böyle mânilere Cinasli Mâni ya
da Kesik Mâni denir.
31Mani Örnekleri
- Bugün al
- Yarim giymis bugün al
- Sad edersen bugün et
- Can alirsan bugün al
- A benim bahtiyarim
- Gönülde tahti yârim
- Yüzünde göz izi var
- Sana kim bakti yârim
- Can iste canan hani
- Dert iste derman hani
- Gönül sarayi bombos
- Beklenen sultan hani
- Sürüne
- Madem çoban degilsin
- Ardindaki sürü ne
- Ben bir körpe kuzuyum
- Al kat beni sürüne
- Beni böyle yandiran
- Sürüm sürüm sürüne
322. Türkü
- Biçim Özellikleri Nazim Birimi Dörtlük, Ölçü
7'li 8'li 11 'li Hece ölçüsü - Içerik Özellikleri Türkünün yazari ve söyleyeni
- belliyse asik edebiyati içerisinde
- degerlendirilir.
- Anonim Halk edebiyatinin en yaygin türüdür.
- Kendine özgü bir ezgisi vardir.
- Nazim türlerinin tümü türküye dönüstürülebilir.
- Bunda tek ölçüt ezgidir.
- Her konuda söylenebilir.
- Ait oldugu bölgelere göre adlandirilir.
- Varsak boylarinin türkülerine "Varsagi",
- Türkmen türkülerine "Türkmani" denir.
- Çoban türkülerine "kayabasi", dokunakli bir
müzikle söylenenlere "ezgi" denir. - Türkünün asil bölümüne bend, nakarat bölümüne
kavustak (baglama) denir.
33Türkü Örnekleri
- HAVADA BULUT
- Havada bulut yok bu ne dumandir
- Mahlede ölüm yok bu ne figandir
- Adi Yemendir gülü çemendir
- Giden gelmiyor acep nedendir
- Burasi Mustur yolu yokustur
- Giden gelmiyor acep nedendir
- ..
- ZEYNEBIM
- Zeynep bu güzellik var mi soyunda
- Elvan elvan güller biter baginda
- Arife gününde bayram ayinda
- Zeynep'im Zeynep'im alli Zeynep'im
- Bes köyün içinde sanli Zeynep'im
- Zeynep'e yaptirdim altindan tarak
- Tara zülüflerin bir yana birak
343. Ninni
- Biçim Özellikleri Nazim Birimi Dörtlük Ölçü
7'li 8'li 9'lu Hece ölçüsü Uyak Dizilisi
Genellikle dörtlügün dört dizesi de birbiriyle
uyaklidir. - Içerik Özellikleri Bebekleri uyutmak için
söylenen bir nazim biçimidir. Her zaman bir ezgi
ile söylenir. Anne çocuguna iliskin isteklerini,
iyi dileklerini, kendi sevincini, üzüntülerini
anlatir. Divan-i Lügatit Türk te Balubalu
olarak geçer. - Dandini dandini danali bebek
- Elleri kollari kinali bebek
- Benim oglum nazli bebek
- Uyusun da büyüsün ninni
354. Agit
- Biçim Özellikleri Nazim Birimi Dörtlük Ölçü
7'li 8'li 10'lu Hece ölçüsü Uyak Dizilisi a a
a b, c c c b... - Içerik Özellikleri Ölen kisilerin ardindan
duyulan aciyi, üzüntüyü dile getirmek için
söylenen siirlerdir. - Deprem, yangin, sel gibi dogal afetlerle ilgili
de agitlar yakilmistir. - Agitin yazari ve söyleyeni belli degilse anonim
bir ürün sayilir. - Agitin Islamiyet Öncesi Türk edebiyatinda
karsiligi "sagu", Divan edebiyatinda karsiligi
ise "mersiye"dir. - Ibisimin kazalari Sarikamis ne arali
Battin avsar kozalari Kimi ölmüs kimi yarali
Sarikamis'ta kirildi Bunu duymus var mi ola
Koç yigidin tazeleri Yalan dünya kurulali
365. Destan
- Biçim Özellikleri Nazim Birimi Dörtlük
(Dörtlük sayisi sinirsizdir.) Ölçü 11 'li Hece
ölçüsü - Içerik Özellikleri Toplumu etkileyen olaylar
anlatilir. - Dogal destanlarimizin tümü anonimdir. Dogal
destanlarimiz uzun manzum öykülerdir.
37B.AN0NIM HALK EDEBIYATI DÜZYAZI TÜRLERI 1. Masal
- Türk ve dünya edebiyatinin en eski ve en yaygin
türlerindendir. Hayal gücüyle derlenen ve
olaganüstü olaylarla dolu anlatilardir. Yer ve
zaman kavrami yoktur. - Temel amaç, insanlarin düssel dünyalarini
zenginlestirerek insanlara ders vermek, yol
göstermektir. - Iyiler sürekli yüceltilir kötüler sürekli
cezalandirilir. - Genellikle bir tekerlemeyle baslar.
- Masal kahramanlari sunlar olabilir Insanlar
(padisah, keloglan ...), hayvanlar (yilan,
tilki,güvercin...), bitkiler (agaç, çiçek ...)
düssel yaratiklar (dev, cin, peri...) - Türk edebiyatinda La Fontaine'in masallari Sinasi
tarafindan "Tercüme-i Manzume" adiyla
çevrilmistir.
382. Halk Hikayeleri
- Halk arasinda söylenen, söyleyeni belli olmayan
hikayelerdir. - Destanla hikaye arasinda bir geçis görevi
üstlenmistir. - Hem destan, hem hikaye, hem de masal özelligi
tasimaktadir. - Nesir bölümlerinin arasinda nazim parçalari da
bulunmaktadir. - Olustuklari çagdaki sosyal yapiyi ve iç
mücadeleleri yansitmaktadir. - Sevgi ve kahramanlik islenmektedir.
- Anlaticilari okur-yazar, az çok kültürlü
- kisilerdir.
- Kisiler gerçek yasamdakilere yakindir
- olaganüstülükler oldukça sinirlidir.
- Ünlü halk hikayeleri sunlardir Kerem ile Asli,
- Ferhat ile Sirin, Arzu ile Kamber,
- Köroglu Hikayeleri, Battalgazi Hikayeleri...
393. Fikra
- Genellikle gerçek yasam olaylarindan yola çikarak
- hisse kapmayi amaçlayan ve temelinde nükte,
- mizah, elestiri ve hiciv ögesi bulunan düzyazi
- biçimindeki kisacik öykülere denir.
- Nasrettin Hoca,
- Incili Çavus ve
- Bektasi fikralari
- bu türün en tipik
- örnekleridir.
- ALLAH BILIYOR Nasreddin Hoca bir
cimri tanidiginin evine gittiginde tanidigi - ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmis.
Nasreddin Hoca bayat - ekmegi disi kesmeyince sinirinden bali kasikla
yemeye baslamis. - Ev sahibinin gözü yerinden oynamis -Aman
efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanin içini
siyirir, demis. Nasreddin Hoca hiç ses
çikarmadan bali bitirmis ve -Kimin içinin
siyrildigini Allah biliyor, demis.
404. Bilmece
- Bütün uluslarda örnekleri görülen çok eski bir
sözlü Halk edebiyati türüdür. - Her toplumda hosça vakit geçirmek amacinin
dogurdugu yaygin bir biçim ve söz oyunudur - Türk bilmecelerinin çogu ölçülü, uyakli,
aliterasyonlu, cinasli bir sanat yapisi gösterir. - Bilmecenin iç özellikleri deger yargilarini,
- dünya görüslerini,
- akil seviyesinin üstünlügünü,
- günlük yasayisi
- sakaci ve nükteci
- bir sekilde yansitir.
415.
- Ses ve sözcük benzerliginden yararlanilarak
meydana getirilen yari anlamli, yari anlamsiz
cümlecik veya sözlerdir. - Çocuk oyunlarinda ve masallarin girisinde
söylenir. Diksiyon egitiminde tekerlemelerden
yararlanilir. - Evvel zaman içinde
- Kalbur saman içinde
- Deve tellal iken
- Pire berber iken
- Ben annemin besigini
- Tingir mingir sallar iken
-
426. Efsane
- Bir olayi akildisi ve olaganüstü yoldan gelismis
gösteren söylenti. - Efsane türleri
- - Tarihi, dini, olaganüstü kisileri, varliklari
ve güçleri konu alan efsaneler - - Dünyanin yaratilisini anlatan efsaneler
- Tabiat olaylarinin meydana gelisini
- anlatan efsaneler
- Kiyamet gününü anlatan
- efsaneler
- Türk edebiyatinda Genç Osman,
- Bos Besik,
- Çoban Çesmesi,
- Cennet Dagi
- gibi efsaneler yillardir söylenegelir.
43SAHMARAN
- Yoksul bir ailenin oglu olan Camsab bir gün
ormanda bir kuyu dolusu bal bulmus. Bali çikarmak
üzere kuyuya inen Camsab'i, bütün bali yukari
çeken arkadaslari aç gözlülükleri yüzünden kuyuda
birakmis. Yalniz basina feryat eden Camsab tam da
ümidini kesmisken topraktan igne deligi
büyüklügünde isik sizdigini farketmis. Isigin
geldigi deligi büyüten Camsab, ömründe görmedigi
kadar güzel bir bahçeye girmis. Bu bahçede
dünyada esi benzeri olmayan çiçekler, ortasinda
bir havuz ve çevresinde oturaklar ile bir yigin
yilan bulunuyormus. Havuzun basindaki taht
üzerinde insan basli, süt beyaz vücutlu bir yilan
Camsab'a kendi diliyle hitap etmis 'Hosgeldin
insanoglu, çevrendekilerden korkma sen bizim
misafirimizsin' Sahmaran Camsab'a türlü türlü
yiyecekler ikram edip kendi ülkesine nasil ve
neden geldigini sormus. Camsab hikayesini uzun
uzun anlatmis... Camsab'i dinleyen Sahmaran
basini sallayip 'Insanoglu nankördür, hilekardir.
Küçücük menfaatleri karsisinda muazzam
zararlarina razi olur' demis. Sahmaran'in
güvenini kazanan Camsab uzun yillar bu bahçede
yasamis. Yillar sonra bir gün Sahmaran'a yaklasan
Camsab, ailesini çok özledigini söyleyip 'Nolur
beni aileme kavustur' diye yalvarmis. Bunun
üzerine Sahmaran kendisini saliverecegini, ancak
yerini kimseye söylemeyecegine ve asla hamama
girmeyecegine dair söz vermesini istemis. Çünkü
Sahmaran'la karsilasan her kim olursa hamama
gittiginde vücudu pullarla kaplanirmis.
44- Sahmaran'a söz verip ailesine kavusan Camsab
uzun yillar verdigi sözde durarak Sahmaran'in
yerini kimseye söylememis ve hiç hamama gitmemis.
Derken bir gün Camsab'in yasadigi ülkenin
hükümdari Keyhüsrev hastalanmis. Vezir,
hastaligin çaresinin Sahmaran'in etini yemek
oldugunu söylemis ve herkesin hamama
getirilmesini istemis. Önceleri direnen sonra
zorla hamama gotürülen Camsab'in vücudu hamama
girince pullarla kaplanmis. Sonunda da yapilan
iskenceye dayanamayarak canini kurtarmak için
kuyuyu göstermis. Hemen kuyunun basina gidilmis
ve Sahmaran disari çikarilmis. Camsab'i gören
Sahmaran 'Iste Camsab nihayet kanima girdin. Ben
insanogluna itimat edilmeyecegini biliyordum.
Fakat ne çare ki yine aldandim' demis. Ölüme
giderken de Camsab'a 'Beni toprak çanakta
kaynatip ilk suyumu sana içirecekler sakin içme
zehirlidir. Ikinci suyumu iç gövdemi de hükümdara
yedir' demis Sahmaran'in söylediklerini harfiyen
yerine getiren Camsab ilk suyu vezire içirip
ikincisini kendisi içmis. Etini de hükümdara
yedirmis. Vezir ölmüs hükümdar da kisa sürede
iyilesip Camsab'i veziri yapmis. Efsaneye göre
Sahmaran'in öldürüldügünü yilanlar bilmemekte.
Sahmaran'in öldürüldügünü ögrenen yilanlarin
sehri basacagi rivayet edilir
457. Seyirlik Halk Oyunlari Seyirlik halk
oyunlari adi altinda toplanan ürünler sunlardir
meddahlik, kukla, karagöz, ortaoyunu, tuluat
tiyatrosu, köylü oyunlari.
- a.Meddah
- Taklitçilikle hikayeciligin birlestigi
- tek kisilik halk tiyatro türüdür.
- Hikayeler, konularini
- halkin günlük yasamindan alir.
- Anlatilarda, konusma diline özgü
- yapi ve sözcük ögeleriyle
- okumusluk özentileri göze çarpar.
- Sansar Mustafa, Hançerli Hanim, Letaifname bu
türün örnekleridir. - b.Karagöz
- Bir sanatçinin oynattigi gölge oyunudur.
- Baslanqic ve bitis bölümleri disinda muhavere
- ve fasil adli iki ana bölümden olusur.
- Muhavere, Karagöz ve Hacivat'in karsilikli
- konusmalaridir.
- Fasil bölümünde belli bir olay anlatilir.
- Abdal Bekçi, Kanli Nigar, Kanli Kavak,
- Yalova Sefasi önemli karagöz oyunlaridir.
46- c.Orta ovunu
- 18. ve 19. yüzyilda yayginlasmistir.
- Seyircilerle çevrilmis bir alanda belli bir konu
- çevresinde, yazili bir metne bagli kalinmadan
- oynanan tuluata dayali oyundur.
- En önemli kisiler
- Pisekar ve Kavuklu'dur.
- Baslangiç ve bitis bölümleri
- disinda muhavere ve fasil
- olmak üzere iki ana bölümü
- vardir.
- d.Tuluat Tiyatrosu
- Metinli tiyatro
- ile Orta oyunu'nun
- birlesmesinden olusan
- bir tiyatrodur.
47e. Köy Tiyatrosu Gelenegi
- Kirsal bölgelerde, köylerde görülen,
- daha çok yöresel yasamdan konularini
- alan oyunlardir.
- Kökleri geçmise dayanir. Bolluk,sevgi,
- savas, kiskançlik, yoksulluk gibi konular
- islenir.
- Sözlü gelenek içinde yer alir.
- Oyunlarin içerigi ve yapisi, yörelere göre
- farkliliklar gösterebilir.
- Oyuncular genellikle profesyonel degildir.
- Kilik degistirme, kisilestirme, maskeler ve müzik
oyun içinde yer alabilir. - Oyunlarda kaliplasmis sözlerin yani sira
dogaçlamalar da bulunur.
488. Atasözü ve Deyimler
- Atasözleri halka mal olmus, söyleyeni belli
olmayan, uzun deneme ve gözlemler sonucu olusmus
özlü sözlerdir. Sav, mesel, tabir, darbi mesel
olarak anilirdi. - Agaç yas iken egilir atasözü Orhun abidelerinde
Yuyka erikli toplagali ucuz ermis Yinçge eriklig
üzgeli Yuyka kalin bolsar toplaguluk alp ermis,
Yinçge yogon bolsar üzgülük alp emis. (Ince ve
dayaniksiz iken onu büküp toplamak kolay imis
derler. Fakat kalin olursa onu büküp toplamak,
kirip parçalamak güç olur imis.) seklinde geçer. - Divan-i Lügatit Türkte Dag daga kavusmaz insan
insana kavusur. atasözü Tag taga katismaz, kisi
kisigga katisir. seklinde geçmektedir. - Deyimler genelde gerçek anlamin disinda
kullanilan,en az iki sözcükten olusan ve bir
düsünceyi etkili bir biçimde anlatan kaliplasmis
sözlerdir.
493. Tekke ve Tasavvuf Edebiyati A. Biçim
Özellikleri
- Nazim birimi Dörtlüktür, Beyit halinde söylenmis
siirler de vardir. - Hece ölçüsünün yaninda aruz ölçüsü de
kullanilmistir. - Yarim Uyak ve Redif kullanilmistir.
- Bu edebiyatin konusu Allah aski ve Vahdet-i
Vücud düsüncesidir. - Tekke edebiyati sairlerinin birçogu,
dergahlarda, tekkelerde tarikat ögretisiyle
yetismis seyh ve dervislerdir hosgörüyü, ilahi
aski ve sevgiyi benimsemislerdir. - Dil bilinçle seçilmis halkin anlayacagi
bir dildir. Bu dil özellikle Yunus gibi ozanlar
tarafindan bilinçle islenmistir. - Dilde Arapça ve Farsçadan gelmis tasavvuf
terimleri yer almaktadir. - Yalin ve özlü bir anlatim kullanilmistir. Söz
sanatlarina basvurulmamistir. - Nazim Sekilleri Ilahi, Nefes, Deme, Devriye,
Nutuk, Sathiye, Ayin, Hikmet, Vezn-i Cem Düzyazi
Biçimleri Evliya Menkibeleri, Efsaneler,
Tezkireler (Tarikat büyüklerinin yasamlarini
anlatir.)...
502. Içerik Özellikleri
- Amaci önceden belirlenmis ilk edebiyatimizdir. Bu
amaç, genis halk yiginlarina tasavvuf düsüncesini
benimsetmektir. - Islenen baslica konular Tanri sevgisi (aski),
Tanri'ya varis yollari, dünyanin geçiciligi,
nefsin (benligin) öldürülmesi, ölüm, tasavvuf
ilkeleri... - Siirlerin önemli bir kismi didaktiktir. Ancak
bunlarda bile büyük bir cosku vardir. - Halk edebiyatinda hiç aruz kullanmayan sairler
Karacaoglan, Köroglu, Dadaloglu, Pir Sultan
Abdal, Kayikçi Kul Mustafa, Asik Veysel
51Tekke Tasavvuf Edebiyati Nazim Sekilleri ILAHI
- Tanriyi övmek, ona yakarmak için söylenilen dini
sarkilara ilahi denir. Tekke edebiyatinda ise din
ve ahlakla ilgili siirler ilahi adiyla
tanimlanir. Özel bir ezgiyle okunur. Hecenin 7
li, 8li ve 11 li kalibiyla söylenir. - Bektasi tekkelerinde Nefes, Mevlevilerde Ayin,
Alevi tekkelerinde Deme adini almislardir. - Daglar ile taslar ile
- Çagirayim mevlam seni
- Seherlerde kuslar ile
- Çagirayim mevlam seni
- Sular dibinde mâhiyle
- Sahralarda âhû ile
- Abdal olup yâhû ile
- Çagirayim mevlam seni (Yunus Emre)
-
52NEFES
- Bektasi sairlerin söyledikleri tasavvufi siirlere
denir. Genellikler tasavvuftaki vahdet-i vücud
düsüncesi anlatilir. Bunun yaninda Hz. Muhammed
ve Hz. Ali için övgüler de söylenir. - Aleviler, bu türde yazilmis olan siirlere DEME
adini verirler. - Ilahi, nefes ve demeler, bestelenerek söylenir.
- Istivâyi gözler gözüm
- Sebalmesanidir yüzüm
- Enel Hakki söyler sözüm
- Mirâcimiz dârdir bizim
- Haber aldik mahkemâttan
- Geçmeyiz zâttan sifattan
- Balim nihan söyler Haktan
- Irsâdimiz sirdir bizim (Balim Sultan)
53NUTUK
- Tarikat seyhlerinin, pirlerin, mürsitlerin tekke
ve tarikat derecelerini ve tarikat adabini
ögretmek için söyledikleri siirlerdir. - Evvel tevhid sürer mürsid dilinden
- Erisir cânina fazli Hüdâ nin
- Kurtulursun emârenin elinden
- Erisir cânina fazli Hüdâ nin
54DEVRIYE
- Allahtan gelip Allaha dönülecegini de anlatan
siirler diyebiliriz. Devriye, Hz. Muhammed in
Ben nebi iken Âdem su ile çamur arasindaydi.
hadisi ile ilgilidir. Mutasavviflara göre vücut
halindeki Hz. Muhammed, yeryüzüne sonradan
gelmistir. Halbuki ruh halindeki Hz. Muhammed
ezelden beri vardi. Vakti gelen ruh maddi aleme
iner. Önce cansiz varliklara, sonra nebâtata
(bitkilere), hayvana, insana en sonra da insan-i
kamil e geçer. Oradan da Allah a döner. Bu
inisi ve çikisi anlatan siirlere devriye denir. - Ana rahminden düstük pazara
- Bir kefen aldik da girdik mezara
-
- Çok seyr ü devr edip geldim ben ey can
- Bildim cihan yine evvelki cihan
- (Hüsnî)
-
55SATHIYE
- Dini konulardan, inanca ait meselelerden, alayli
bir dille söz eder gibi yazilan siirlerdir.
Görünüste saçma sanilan bu siirlerin,
yorumlandiginda tasavvufla ilgili degisik
konulara degindigi anlasilir. Bu tür siirlere
genellikle Bektasi sairlerinde rastlanir. Medrese
hocalarina göre bu sathiyeler küfür sayilir. - Yeri gögü ins ü cinni yarattin
- Sen ey mimar basi eyvanci misin
- Ayi burcu günü çarhi var ettin
- Ey mekan sahibi rahsanci misin
- Denizleri yarattin sen kapaksiz
- Sulari yürüttün elsiz ayaksiz
- Yerleri temelsiz gögü direksiz
- Durdurursun acep iskanci misin
-
(Azmi)
56DEME
- Alevi-Bektasi tarikatindan tasavvuf siirlerinin
tarikatlarini ve hareketleriyle ilgili temalari
isleyen, sorunlarini konu edinen siirlerine
"deme" adi verilir. Genellikle 8li hece
ölçüsüyle yazilan demeler saz esliginde kendine
özgü bir makamla söylenir.
57HIKMET
- Dini konulardaki sezgilerin bilgece, özlü bir
biçimdeanlatildigi ilahi tarzindaki siirlerdir. - Hoca Ahmet Yesevinin siirlerinin adidir.
- Ya ilahim hamdin ile hikmet dedim
- Zati ulu hacem, siginip geldim sana
- Tevbe kilip günahimdan korkup döndüm
- Zati ulu hacem, siginip geldim sana
58Tekke ve Tasavvuf Edebiyati SanatçilariHOCA
AHMET YESEVI (12. yy)
- Tasavvuf edebiyatinin kurucusudur.
- En önemli eseri dini ve
- ahlaki ögütler veren Divan-i Hikmet te,
- Ilahi aski anlatir.
- Allah askina düsen kisi bencillik,
- gösteris, iki yüzlülük, kisisel çikar gibi
- küçük hesaplara düsmemelidir.der.
- Ask kapisini Mevlâm açinca bana degdi
- Toprak eyleyip 'Hazir ol! ' deyip boynumu egdi
- Yagmur gibi melâmetin oku degdi
- Ok saplanip yürek, bagrimi destim ben iste.
59YUNUS EMRE (1250-1320)
- Yüzyillar boyunca Tekke edebiyatinin en büyük
önderi sayilmis bugünkü Türkçenin baslaticisi
kabul edilmistir. - Yalin ve özlü söyleyisin ustasidir siirlerinde
coskun bir lirizm vardir. - Insan sevgisi ve Tanri sevgisi siirlerinin genel
temasidir. - Tasavvuf akimini taskin ve gür lirizmi ile halka
yansitmistir. - Aruzla da siir yazmakla birlikte
- genellikle heceyi kullanmistir.
- Eserleri Divan (Ilahi ve nefesler)
- Risaletü'n Nushiye (Mesnevi-Aruz)
60HACI BEKTAS-I VELI (13. Yüzyil)
- Ünlü bir Türk mutasavvifidir.
- Bektasiligin kurucusudur.
- Ahmet Yesevi'nin isaretiyle
- Anadolu'ya gelmis,
- Kirsehir'e yerlesmis ve
- pek çok dervis yetistirmistir.
- Makalat (Bu eserde kisa hikaye
- ve nüktelerle Allah aski ve coskusu
- anlatilmaktadir.)
- Her ne arar isen kendinde ara
- Kudüste, Mekkede, Hacda degildir.
61HACI BAYRAM VELI (1352-1420)
- Bayramiye tarikatinin kurucusudur.
- Siirlerinde Yunus Emre'nin etkisi görülür. Haci
Bayram Veli'nin bugüne kalabilen aruzla yazilmis
iki, hece ölçülü üç siiri var. Bir de onun oldugu
söylenilen Türkçe bir mektubu varmis. - Nutuk (Hece ölçüsü)
- N'oldu bu gönlüm n'oldu bu gönlümDerd-u gam ile
doldu bu gönlümYandi bu gönlüm yandi bu
gönlümYanmada derman buldu bu gönlüm - Bilmek istersen seniCan içre ara caniGeç
canindan bul aniSen seni bil sen seni
62KAYGUSUZ ABDAL (15.Yüzyil)
- Gaybi ya da Kaygusuz Sultan olarak da taninir.
- Siirlerinde hicivli (mizahi) bir dil kullanmis
ham sofularla ve insanlik kusurlariyla alay
etmistir. - Bektasi ozanidir.
- Hem aruz hem hece ölçüsünü kullanir.
- Yalin bir dili ve kivrak bir söyleyisi
- vardir.
- Eserleri Kaygusuz Sultan Divani
- (Siir), Budalaname (Düzyazi)
- Bir kaz aldim ben karidanBoynu da uzun
borudanKirk abdal kanin kurutanKirk gün oldu
kaynadirim kaynamazSekizimiz odun
çekerDokuzumuz ates yakarKaz kaldirmis basin
bakarKirk gün oldu kaynadirim kaynamaz
63PIR SULTAN ABDAL (16.Yüzyil)
- Kanuni döneminde Sivas'in Banaz ilçesinde
yasamistir. - Bektasi ozanidir.
- Bir ayaklanmaya katildigi gerek-
- çesiyle Hizir Pasa tarafindan öldürtül-
- müstür.
- Aleviligi yaymak amaciyla yazdigi
- siirlerinde coskun bir lirizm hakimdir.
- Duru bir Türkçe ile yazdigi dindisi
- siirlerinde aski, dogayi ve halkin gerçek
- yasamini anlatmistir.
- Siirleri halk belleginde yasayarak
- günümüze ulasmistir.
- Bin cefâlar etsen almam üstümeGayet sirin geldi
dillerin dostumVarip yad ellere meyil
verirsenKis ola baglana yollarin dostum
64SEYRANI (1800-1866)
- Tasavvufa ilgi duymus, hicivleri yüzünden
Istanbul'dan kaçmak zorunda kalmistir. - Asik ve divan tarzi siirler yazmistir.
- Saglam bir dil ve içten bir anlatima sahiptir.
- Seyrani Divani adli bir eseri vardir.
- Gönül serden geçer yardan geçemezBaglanmis
ikrara kavi özlüyümHer sözüm dinleyen özüm
seçemezSirat köprüsünden ince sözlüyüm - Seyrani aradim onu her yerdeAsk-i hakikatle
düstüm bu derdeTuttum günahimdan yüzüme
perdeRabbim divaninda kara yüzlüyüm
65ERZURUMLU IBRAHIM HAKKI (18. yy)
- Sair, bilgin ve mutasavviftir.
- Divani ve çesitli bilimlerden söz eden (fizik,
astronomi, sosyoloji) Marifetnamesi ile ünlüdür. - Siirlerinde tasavvufi coskunluk
- vardir.
- Görelim Mevla neyler
- Neylerse güzel eyler
- sözü meshurdur.
66Her ne kadar Sürç-i lisan ettiysek af ola diye
bitiriyoruz sözü. Bizi dinlediginiz için tesekkür
ederiz.
- Hazirlayan ve sunan Devrim OLUKLULU (Edebiyat
Ögretmeni)